Gündem

Karakolda dayak yiyen kadına siyaset desteği artıyor

Siyasetin Fevziye Cengiz ‘e destekleri artıyor. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, İçişleri Bakanı İdris...

13 Aralık 2011 02:00


Hülya Karabağlı - T24 / ANKARA


Siyasetin Fevziye Cengiz ‘e destekleri artıyor. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, İçişleri  Bakanı İdris Naim Şahin ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e ayrı ayrı sorular yönlendirdi. Köktürk,  İçişleri Bakanı’na, “Karakolda elleri bağlı bir kadını döven iki polisi önceki güne kadar görevde tutmaya devam eden İzmir Emniyet Müdürü ve onun hiyerarşisinde bu işe bakmakla sorumlu yardımcıları hakkında da bir soruşturmayı açtırmayı düşünüyor musunuz” dedi.

Bakanı İdris Naim Şahin'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verilen soru önergesi şöyle:

-Kamera görüntülerinde dayak olayını sadece seyreden ve herhangi bir müdahalede bulunmayan karakol polisleri hakkında şu ana kadar herhangi bir işlem yapılmış mıdır?

-Dayak olayı ile ilgili olarak Emniyet görevlilerince tutulan raporun gerçeği yansıtmadığı ve bir anlamda sahte resmi evrak tanzim edildiği, yine video kayıtlarından açıkça görülmektedir. Olayı çarpıtarak sahte evrak tanzim eden görevliler hakkında hangi işlemler yapılmıştır?

-Silivri (Ergenekon, Balyoz, Odatvv.b.) yargılamalarında emniyetçe delillerin karartıldığı, sahte deliller yaratıldığı iddialarının sıkça dile getirildiği nazara alındığında, bu olayda da, gerçeğe aykırı olarak tutanak tanzim edilmesi, Türk Emniyetinin hangi noktaya geldiğini mi göstermektedir?

-Canımızı ve malımızı teslim ettiğimiz Emniyet teşkilatında yaşanan bu süreçler sonucu yurttaşlarımızın Emniyet teşkilatına olan güven duygusunun sürdürülebilmesi olanaklı mıdır?

-Video kamerasındaki görüntüler AKP döneminde polis karakollarımızın ulaştığı "ileri demokrasi' anlayışını mı yansıtmaktadır?"

Köktürk’ün  Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesi şöyle:

-Video kayıtlarındaki görüntülerden açıkça anlaşılacağı üzere; savcılık iddianamesi olayın gerçekliğiyle örtüşmemektedir. Savcılığın bizzat ciddi bir soruşturma yapmayarak polis tutanak ve beyanlarıyla yetindiği açıkça görülmektedir. Keza bu durum kamuoyunca özel yetkili mahkemelerde yargılanan sanıkların "İddianamelerin bizzat emniyet tarafından tanzim edildiği, delillerin eksik ve yanlı olarak toplandığı' iddialarını da belleklere taşımaktadır.

Sonuç olarak; bu durum, AKP döneminde, çoğu zaman, savcılık makamlarının, idarenin, yürütme gücünün talimat ve yönlendirmesiyle hareket ettiğini göstermektedir. Gerek bu somut olayla ilgili olarak, gerekse Silivri yargılamalarındaki aynı yöndeki iddialara yönelik olarak, HSYK'yı göreve davet etmeyi ve savcılarla ilgili kapsamlı bir soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?