Gündem

Karagül: Unutmayın; içeride PKK ile savaşmıyoruz, Rusya ve İran'la savaşıyoruz

"O harita adım adım uygulanıyor"

26 Ocak 2016 13:48

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Suriye sınırında ve Güneydoğu'da yaşanan çatışma ortamı ve operasyonlara ilişkin olarak, "Unutmayın; içeride PKK ile savaşmıyoruz. Rusya ve İran'la savaşıyoruz" iddiasında bulundu. "Bazı Avrupa ülkeleri ile savaşıyoruz" diyen Karagül, "Çokuluslu bir işgal girişimiyle mücadele ediyoruz. Sınırın hemen diğer tarafında da aynı koalisyon karşımıza dikilmiş Türkiye'yi tehdit ediyor" görüşünü dile getirdi.

 

Karagül'ün Yeni Şafak'ta "O harita, iç işgal ve Suriye üzerinden bir başka ihanet" başlığıyla yayımlanan (26 Ocak 2016) yazısı şöyle:

O harita adım adım uygulanıyor. Coğrafyaya çizilen yeni haritayla birlikte Türkiye'ye de yeni bir harita dayatılıyor. PYD üzerinden sınırın hemen dışında, PKK üzerinden içeride Türkiye'ye karşı adice bir savaş yürütülüyor. Bu vekalet savaşının arkasında ise Rusya ve İran'la birlikte Türkiye'nin geleneksel müttefikleri yer alıyor. Maalesef bu yeni savaş türünün Türkiye'de yeterince anlaşılabildiği kanaatinde değilim.

“Terör” konseptinin içine hapsedilen yeni savaş türünün aslında terörle hiçbir alakası yok. Terör bir servis aracı olarak kullanılıyor sadece. Önümüzdeki aylarda daha da yaygınlaştırılacak bu savaş türü bize terör olarak yutturulacak ama siz bunu Türkiye'ye yönelmiş açık bir savaş, saldırı olarak görün. Görmeseniz de birkaç ay sonra böyle görmeye başlayacaksınız zaten.

İçeride PKK ile ortak çalışanlar

Türkiye ilk kez bu kadar ciddi bir saldırı tehdidiyle, ilk kez bir harita projesiyle karşı karşıya. Bazı aklı evvellerin, çok bilmişlerinbu yeni durumu anladıklarını, kavrama yeteneğine sahip olduklarını sanmıyorum.

Süslü cümlelerle dikkatler dar bir alana yönlendirilip operasyonun büyüklüğünü kamufle edenlerin de, Türkiye'yi kör edenlerin de bir şekilde bu harita projelerinin içinde olduğunu, bir şekilde içeriden vekalet savaşı yürüttüğünü düşünecek hale geldik.

Devlet aklının oluşumuna katkıda bulunması gerekenlerin devlet aklını sabote eder hale gelmelerini, ülkenin öz savunma reflekslerini etkisizleştirmelerini, Türkiye'nin yarınlarını belirsizleştirmelerini endişeyle izliyoruz.

Bir zamanlar devlet içinde organize olan, sinir sistemlerine kadar yerleşen ve “devlet” gibi hareket edenlerin bir süre sonra nasıl“devlet”i rehin almaya giriştiklerini, onu felç etmeye, onun üzerinden başkaları adına vesayet kurmaya çalıştıklarını da aynı endişeyle izlemiş, sonunda bu çevrelerin 21. yüzyıl Türkiye'sini durdurmak için nasıl başkalarının örtülü savaşının açık tetikçileri haline geldiklerini görmüştük.

IŞİD'le kör et, PYD/PKK ile vur

Bu sefer yine sistemin içinde bazı çevrelerin ülkenin geleceğini yok edecek bir körleştirme operasyonu yürüttüklerine, bölgesel fırtına Türkiye içlerine servis edilirken onların da içeride devleti felç etmeoperasyonu yürüttüklerine dair güçlü işaretler var.

PYD'nin Türkiye karşıtı vekalet savaşına bu çevreler örtülü destekveriyor. Türkiye'nin PYD'ye müdahalesini sabote ediyor. IŞİD'le savaş dışında bir seçenek bırakmıyor. Gariptir, Türkiye'ye “IŞİD'le savaşın, ortak mücadele edelim” diyen ülkelerin bir çoğu IŞİD'le ortak hareket ediyor.

Rusya IŞİD'le savaş için bölgeye geldiğini açıkladı ama hem IŞİD'le hem de PYD ile ortak hareket ediyor. ABD, “IŞİD'le savaş” öncelikli hareket ediyor ama PYD-IŞİD ortaklığına bir şey söylemiyor, PYD'ye açık, IŞİD'e gizli alan açıyor. Bizim içeridekiler, o “iç işgalciler”de Türkiye'ye “IŞİD'i vuralım” diyor ama bakıyorsunuz PYD ile ortak hareket ediyor, ona toz kondurmuyor, bir tür gizli ortaklık yürütüyor.PYD'nin korunmasına yönelik en büyük operasyon devlet içinden yürütülüyor. Dışarıdan çevreleme ve içeride terör üzerinden yürütülen savaşa, bu “iç işgalciler” devlet aklını felç etmek ortak oluyor.

O gizli ortaklık nasıl bir oyun tezgahlıyor?

Kuzey Kuşağı ya da Kuzey Koridoru, Türkiye'nin olağanüstü hassasiyet gösterdiği ve yakın tehlike, stratejik tehdit gördüğü harita, işte bu koalisyon üzerinden biçimlendiriliyor. ABD'nin tavrı, Rusya'nın cephedeki durumu, Almanya gibi ülkelerin pozisyonu, IŞİD üzerinden saf belirleyen alan ülkelerin ortaklığı ile Türkiye'ye ayar veriliyor.

Açık bir tehditle, uyarıyla, hesaplaşma planıyla karşı karşıyayız. Tehdidin de ötesinde bir “çevreleme”, bir “içeride boğma”operasyonuyla, Türkiye'yi durdurma harekatıyla karşı karşıyayız.

ABD Başkan Yardımcısı Joe (Joseph Robinette) Biden'ın PKK konusunda geleneksel terör söylemini, üzerine vurgu yaparak, tekrarlamasına rağmen PYD'yi koruyucu tavrı, PYD ile PKK arasında ayırım yapma çabası, Türkiye'nin tehdit algılamalarını hiçe sayıp PKK'nın Suriye kolunun koruma telaşı gözlerimizi açmaya yetmedi mi?

ABD'nin kolladığı PYD ile Rusya ortak, İran ortak, bazı Avrupa ülkeleri ortak, Esed yönetimi ortak, IŞİD ortak. Karşımızda nasıl bir koalisyon var? Suriye üzerinde şekillenen açık ve gizli ittifak halkası bize nasıl bir oyun tezgahlıyor?

PKK ile değil, birkaç ülke ile savaşıyoruz

Sur'da, Cizre'de, Silopi'de ve “terörle mücadele” adı altında operasyon yürütülen bölgelerde olanlar, bu çokuluslu ittifakın Türkiye içine müdahalesidir. Evet bu bir müdahaledir! Türkiye'yi içeriden vurma, hareketsiz hale getirme, bölgesel harita projelerine müdahalesini engelleme planının parçasıdır.

Suriye üzerinden vuruluyoruz. Suriye üzerinden vuranlar sadece PKK değil, onları sahaya süren Rusya ve İran'la birlikte Türkiye'nin altmış yıllık geleneksel müttefikleridir.

Koalisyona bakar mısınız? Rusya-Esed-İran ortaklığı Suriye'yi başka bir yapıya dönüştürürken, sivil kıyımlar üzerinden bir tür işgal operasyonu yürütürken sahada Türkiye ve muhaliflerle aynı resimde olan “müttefikler”in Suriye tezlerinin onlarla örtüşüyor olması nasıl açıklanabilir? O müttefiklerin ve o üçlü ittifakın PYD-PKK ile ortaklığı nasıl açıklanabilir?

Hem saçmalık hem ikiyüzlülük

Bu açıdan bakılınca, IŞİD'le mücadele tam bir saçmalıktır. O üçlü koalisyon ve “müttefiklerimiz”in IŞİD'i bize hedef göstermesi tam bir saçmalıktır. Sadece IŞİD'e odaklanıp diğer tehditlere kör olmak tam bir saçmalıktır. IŞİD hedefse PYD de hedef olmalıdır.IŞİD'e düşman olan PYD terörüne de düşman olmalıdır.Onların bunu yapmayıp PKK'ya “terör örgütü” demesi de tam bir iki yüzlülüktür.

Cizre, Sur ve Silopi'deki iç işgal girişimi, tamamen Suriye ile bağlantılıdır, Suriye'deki koalisyon, o “şer ittifakı” Türkiye'yi deiçeriden işgal ediyor. Ülkeyi meşgul ediyor, ilçelerimize yönelik PKK saldırılarına silah sağlıyor, onlara yol yöntem öğretiyor, hedef-taktik belirliyor.

Yani biz, kendi ülkemizde bir dış müdahale ile uğraşıyoruz. Yani ilk kez Türkiye'nin bazı bölgeleri, terör örgütü kamuflajı üzerinden saldırı altında, işgal tehdidi altında ve biz oraları yeniden denetim altına almaya, işgalden kurtarmaya çalışıyoruz.

Ankara için yeni bir ihanet planlanıyor!

Herkes aklını başına alsın. Kimse bunu terör meselesiyle, Kürt meselesiyle kamufle etmesin. Kimse zihinleri bulandırmasın. PKK üzerinden servis edilen bu senaryonun siyasi destekçileri sadece HDP yönetimi ve o organizasyon altında bulunan kişiler sanmasın.İşbirlikçi ağı çok daha geniş. Bu ağ, Türkiye'yi korkunç bir tuzağa sürüklüyor. Hem Suriye'de hem de Türkiye içinde büyük birihanet operasyonu yürütüyor. Türkiye içinde de Suriye'de de Türkiye'ye tuzak kuruyor. IŞİD'i gösterip PYD'ye alan açanlar, IŞİD'i gösterip iç işgali yönlendiriyor.

Bu çevreler, Gezi ve 17 Aralık darbe girişimlerinden sonra yeni bir senaryo üzerinde çalışıyor. Suriye'deki gelişmeler konusundaAnkara'yı yanlış yönlendirdikleri gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan için de dosyalar hazırlamaya çalışıyor.

MİT TIR'larını durduran irade, bu sefer aynı hesabı başkaları üzerinden yürütüyor. Amaç aynı: Birilerini “suçlu” göstermek, Türkiye'yi teröre arka çıkan ülke göstermek, birilerini ve ülkeyi yalnızlaştırmak.

Dün bunu paralel örgüt üzerinden yapıyorlardı bugün başkaları üzerinden yapıyorlar. Devletin içinden, siyasetin ve sistemin içindenyeni bir ihanetle karşı karşıya kalabiliriz. Gezi ve 17 Aralık cephesi bu işin içinde. Şimdi bunlara yeni bir halka eklenmiş görünüyor. Hedef aynı, hesap aynı, yol-yöntem aynı sadece halka biraz daha genişlemiş.

Azez-Cerablus hattı hayal olur

Unutmayın; Güney sınırlarımıza belki on yıllarca kapatacak kalın bir duvar örülüyor. Türkiye ile Sünni Arap dünyası arasına kalın çizgi çiziliyor. İran'ın, son yıllardaki en stratejik adımı Rusya'yı Türkiye'nin karşısına dikmek oldu. Putin, Tahran'ın öncü gücügibi hareket ediyor, Türkiye'nin çıkar alanlarını vuruyor. Ama bu yöntemi tamamen İran önceliklerine göre şekilleniyor.

Türkmendağı'nın düşmesiyle Azez-Cerablus arasındaki güvenli bölge planları da tehlikeye girdi. Rusya ve İran bölgeye yığınak yaparken PYD ile ortak cephe şekillendiriyor. Kime karşı? IŞİD'e mi? Elbette Türkiye'ye karşı. O hat tehlikeye girebilir.

Yarın müdahale etmek istediğimizde karşımızda IŞİD ya da PYD değilRusya ve İran'ı bulacağız. Belki ABD'yi de. Çünkü hepsi birlikte Türkiye'yi bölgeden çıkarmaya, kovmaya çalışıyor.

Yine unutmayın: İçeride PKK ile savaşmıyoruz. Rusya ve İran'la savaşıyoruz. Bazı Avrupa ülkeleri ile savaşıyoruz. Çokuluslu bir işgal girişimiyle mücadele ediyoruz. Sınırın hemen diğer tarafında da aynı koalisyon karşımıza dikilmiş Türkiye'yi tehdit ediyor.

Unutmayın, düşman hem içeriden hem sınırlarımızdansaldırıyor. Ve Türkiye belki de çok acı bir ihanetle yüzleşmeye doğru sürükleniyor!