Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün "Asıl intifadayı ben başlatacağım" sözleri sonrası başlayan tartışmaya ilişkin olarak, "O gece '28 Şubat’ta bile bu kadarını görmedik' diyerek diyen paralel yapı sekterlerine şahane bir hediye lütfeden kendisini tutamayan bir hanım vardı" dedi.
Karaca, geçtiğimiz günlerde de Hayrunnisa Gül'ün Köşk resepsiyonundaki çıkışına kişişel Twitter hesabından paylaştığı (22 Ağustos 2014) mesajda "Habsburggiler" göndermesi yaparak, sözlerini "Köşk sonrası stres bozukluğu" olarak nitelemişti.
Karaca'nın Habertürk'e "Hiç niyetim yoktu ama artık şart oldu" başlığıyla yayımlanan (24 Ağustos 2014) yazısının ilgili kısımları şöyle:
O gece kendisini tutamayan bir hanım vardı.
“28 Şubat’ta bile bu kadarını görmedik” diyen.
Çankaya’ya çıkacak bir başörtülü olarak 28 Şubat zihniyetinin devamı niteliğindeki Cumhuriyet mitingleriyle cezalandırılmaya çalışılırken, destek aldığı çevreyi itham eden... Dahası, 2012’den beri istisnasız her ortamda “28 Şubat’ta bile bu kadarını görmedik” diyen paralel yapı sekterlerine şahane bir hediye lütfeden
Abdullah Gül’ün o üzülmesin diye interneti kestiğinden ama daha da mühimi gazeteleri sakladığından bahsederken, ne ilginçtir ki, internet yasasını onayladığında Twitter’da Abdullah Bey aleyhine başlatılan “unfollow kampanyasını” kastetmiyor. Arkasına Murat Yetkin’i alarak AK Parti’ye ve bilhassa Erdoğan’a yakın medyayı şikâyet ediyor, Abdülkadir Selvi’nin elini sıkmıyor, “Size çok kırgınım” diyerek arkasını dönüyor ve üzerinde kendi isminin de bulunduğu bir davetiye ile oraya çağrılmış olan Selvi’yi refüze ediyor.
İki bini aşmış ve daha cesedi soğumamış Gazze şehitlerinin artık bir can taşımayan soluk gözlerine bakarak “İntifada başlatacağım” diyor. Tüm yaptığı; köşkü tanrılar katından indirip siyasi bağlamda “Gül bundan böyle nerede durur, Çankaya’ya çıkacak olan Erdoğan ile anlaşır mı, anlaşamaz mı?” üzerinden analiz ve eleştiri yapmak olan medyayı -tabii Erdoğan’a yakın duruşa sahip medyayı- “İsrail” zulmü ile özdeşleştiriyor.
Garip değil mi? Bütün bunları çok anlayışlı, çok hoşgörülü, çok demokrat sıfatlarıyla mücehhez hale getirilmiş Gül soyisminin adı altında yapıyor.
Bu efsanevi Gül hoşgörüsünü Erdoğan’a karşı kullanılan bir silah haline getirmiş olan anti-Erdoğanistler de buradaki tolerans yoksunluğunu görmekten ve değerlendirmekten aciz, Hayrünnisa Hanım’a övgüler diziyor.
Ne yapmış peki bu medya, köşe yazarları?
Epey baktım. Sosyal medyadaki birkaç hesabın yazdığı olumsuz ve incitici yorum dışında, tahkir edici herhangi bir köşe yazısına ya da habere rastlamadım. Kulis ve lobilerde de, Davutoğlu taraftarlarının dahi Gül’ün itibarının zedelenmemesi gerektiğine, saygısızlığın hoş olmadığına dair yorumlar yaptığına ise bizzat tanığım.
İçinde azıcık adalet duygusu bulunanları çileden çıkaran “son noktayı” ise Muharrem Sarıkaya’nınaktardığı ifadeler ile koydu Hayrünnisa Gül. Cümle şöyle: “Daha bugün 7 tablo astım; eğer buraya (Köşk) zarar verecek davranışları olursa karşılarında beni bulurlar” (HTGazete / 21.08.2014)
Allah aşkına, şimdi Erdoğan Ailesi çıkıp “28 Şubat’ı yapanlar bile böyle davranmamıştı” dese haksız mı olurlar?