Yoğun kar yağışlarında sıklıkla başvurulan bir uygulama, buzlanma tehlikesine karşı yolların tuzlanması. Ancak bilim insanları yollarda kaya tuzu kullanmanın yaşam için zararlı olduğunu ve en iyi uygulamaların hızla yaygınlaştırılması gerektiğini söylüyor.
Yolları tuzlamanın içme sularının tuzluluk oranını artırdığını söyleyen çok sayıda araştırma var.
Bu artış sudaki yaşama zarar vererek hem biyoçeşitliği hem de göller, akarsular ve diğer su ekosistemlerini tehdit ediyor.
Daha önce BBC'ye konuşan Galler'deki Swansea Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olan Dr. Dan Forman, yol kenarlarındaki durgun sularda yaşayan amfibilerin tuzluluktaki değişikliklere karşı savunmasız olduğunu belirtti.
Dr. Forman, "Özellikle hendeklerde ve yol kenarlarındaki amfibi popülasyonları azalıyor. Bu noktalar o kadar fazla tuzla yüklenebiliyor ki amfibiler burada yumurtlayamıyor. Bu durumda ya buradan ayrılıyor ya da ölüyorlar" dedi.
Risk altındaki amfibiler arasında kurbağalar, kara kurbağaları ve iribaşlar bulunuyor. Amfibiler vücutlarının kimyasal dengesini derileriyle koruyor.
Yaşadıkları suyun tuzluluğundaki herhangi bir değişiklik, hayatta kalma yetenekleri üzerinde ciddi bir etkiye sahip olabiliyor.
Tuzlamanın yaşam üzerinde başka etkileri de var.
Dr. Forman, tuzun bir bitkinin fotosentez (ışıktan enerji üretme) yeteneğini etkileyebileceğini ve yolların yakınındaki toprakların artan tuzluluk oranı nedeniyle bitkilerin yaşam alanlarını değiştirdiğini de söyledi.
Bitkiler sudaki çözünmüş tuzlardan etkilenebiliyor. Yaygınlıkla kullanılan buz çözücü tuzlar, suda çözündüğünde sodyum, kalsiyum, magnezyum ve klorür iyonlarına ayrılabiliyor. Toprakta yüksek orandaki çözünmüş sodyum ve klorür iyonları diğer mineral besin maddelerinin yerini alarak bitkilere zarar veriyor. Yapraklarda klorür birikimi zararlı seviyelere ulaşarak yaprak yanmasına ve ölüme neden olabiliyor.
Aralık ayında Frontiers in Ecology and the Environment dergisinde yayımlanan bir araştırma dünya çapında tuzlama yapılan soğuk bölgelerde içme sularının tuzluluk oranının 'devasa ölçüde' arttığını söylüyor.
Kanada'da her yıl 7 milyon ton, Çin'de 600 bin ton, Norveç'te 320 bin ton, İsveç'te 210 bin ton ve Danimarka'da 55 bin ton tuzun buzlanmaya karşı kullanıldığı belirtiliyor.
İçme sularının tuzluluk oranının artması insan sağlığını da olumsuz etkileyebiliyor. Özellikle düşük sodyum diyetindeki insanlar için riskli bir durum yaratıyor.
Bununla birlikte yollarda tuzları aşırı kullanımı su dağıtım borularından kurşun salınımına yol açabiliyor. İçme sularını karışma riski olan ve sağlığı tehdit eden diğer mineraller arasında merkür ve radon sıralanıyor.
ABD'de Çevre Koruma Ajansı (EPA) balıkları, bitkileri ve diğer sucul yaşamı korumak için tatlı su ekosistemleri için 1988 yılında federal güvenlik sınırları belirledi. Araştırma tuz konsantrasyonlarının güvenli sınırları yaygın olarak aştığını söylüyor.
Tuzlanan akarsuların sayısının endişe verici olduğunu söyleyen araştırma, litre başına 230 miligram olan EPA kronik klorür eşiğinin bazı bölgelerde 20 ila 30 katına çıktığını vurguluyor.
ABD'nin Ohio eyaletindeki Toledo Üniversitesi'nde Ekoloji alanında Yardımcı Doçent olan araştırmanın baş yazarı Dr. Bill Hintz, "Yol tuzu kirliliği sorununun büyüklüğü dikkate değer ve acil müdahale gerektiriyor" diyor.
Hintz, mevcut EPA eşiklerinin açıkça yeterli olmadığını belirtiyor ve ekliyor: "Buz çözücü tuzların etkileri, mevcut eşiklerde öldürücü olabilir ancak son araştırmalar, olumsuz etkilerin bu eşiklerin çok altındaki seviyelerde meydana gelebileceğini gösteriyor."
Daha çevre dostu alternatifler neler?
Dr. Hintz, yollarda kullanılan buz çözücülerin araba kazalarını yüzde 78'den fazla azalttığını dikkate alarak insan güvenliğiyle olumsuz çevresel ve sağlık etkileri arasında dikkatli bir denge kurmaya çalıştıklarını söylüyor.
Araştırmacılar, "ekolojik olarak zararsız ve uygun maliyetli alternatiflerin eksikliğini göz önünde bulundurarak" bazı alternatiflerin olduğunu belirtiyor.
Bunlardan ilki tuzu katı halde yollara dökmektense, kar fırtınalarından önce tuzlu su solüsyonları şeklinde uygulamak. Bu sayede ihtiyaç duyulan tuz miktarının yüzde 26 ila 75 oranında azaltılabileceği belirtiliyor.
Bununla birlikte tuzun uygun koşullarda depolanmıyor olması toprağa ve suya sızmasında bir diğer önemli faktör. Araştırmacılar beton temelli ve kapalı depolama tesislerine geçişin sorunları azaltabileceğini söylüyor.
Tüm bu süreçte dökümün yapıldığı makinelerin tasarımında iyileştirmelerle verimlilik artırılabilir.
Hintz, "Tatlı su ekosistemlerinin daha fazla tuzlanmasını engellemek için en iyi yönetim uygulamalarının geniş çapta benimsenmesi gerekiyor" diyor.