Gündem

Kapatma davası iki dudağımın arasında değil

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, 2. tura geçilen Anayasa görüşmelerini değerlendirdi.

01 Mayıs 2010 03:00
T24 - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, “Ortada dolaşan gerçeklere dayanmayan iddiaları üzülerek izliyorum. Kapatma davası açmak benim iki dudağımın arasında değil. Yeterli delil olduğunda dava açılır” dedi.

Hürriyet gazetesine konuşan Yalçınkaya, "Habur yargılaması, Yargıtay dinlemesi, İlhan Cihaner’in soruşturması konusunda dosyalar istendi. Bunların hepsi üzerindeki inceleme sürüyor" dedi.

Yalçınkaya’nın gündeme ilişkin yaptığı açıklamalar şöyle:

Hukuka aykırı işlemler yapılmadıkça, görülmedikçe savcı, kamu adına hareket ederek, dava açma yoluna gitmez. Ancak yeterli deliller biriktiğinde, bu delillerin suç unsuru teşkil edip etmediğini takdir edecek makam bağımsız mahkemelerdir. Bu aşamaya gelindiğinde savcının bir takdir hakkı kalmamaktadır. Yargı bağımsızlığının ayrıcalık değil bir yükümlülük de getirdiği unutulmamalıdır. Yeterli delil olduğunda dava açılır. Açılsa açılırdı. Bu benim iki dudağımın arasında olan bir şey değil. Siyasi partiler sicil büromuz çalışıyor. Habur yargılaması, Yargıtay dinlemesi, İlhan Cihaner’in soruşturması konusunda dosyalar istendi. Bunların hepsi üzerindeki inceleme sürüyor. Bu konu benim tek başıma takdir edebileceğim bir konu değil. Kurumsal olarak çalışıyoruz. Parti kapatma davaları kamu adına açılır, toplumun tümü mağdurdur, zarar görendir. Davalı ise hukuka göre haksız faaliyette bulunan siyasi partidir. Davada hukuka aykırı faaliyet olup olmadığına karar verecek olan da bağımsız yargıdır. Bağımsız yargının da bu fiillerin hukuka aykırı olup olmadığını tayin ederken esas alacağı içtihat Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıdır.


Pazarlık olmaz

Demokrasinin güvencesi olan hukuk devleti ilkesi siyasi partiler arasında tartışma ve pazarlık haline getirilmemelidir. Hukuk ve mahkemeler siyasi malzeme olarak siyasi partice kullanılmaya başladığında, hukuka ve yargıya olan güven azaltılmak suretiyle devletin yapısı demokratik toplum düzeni bozulur. Hukukun etkinliği hukuk birliği ve uzlaşma kültürü bulunmayan toplumlar, temel hak ve özgürlüklerine kaybetmeye başlarlar. Yüce halkımız yargısal denetime tabi olmayan bir siyasi hareketi hiçbir halde kabul etmez.


Anayasa değişikliği uyarıları

Parti kapatmaların TBMM iznine bağlanması, bu iznin yargısal bir denetime tabi tutulmaması, evrensel hukuk kuralları ve iç hukukla uyuşmamaktadır. Bu anayasada yazılı temel ilkelerden olan güçler ayrılığını ortadan kaldıracaktır. Genel seçimlerden hemen sonra oluşacak Meclis’te grubu olan partilerin kapatma izni komisyonunda bulunabilecekleri hüküm altına alınmamakla da uygulamada keyfiliğe yol açacaktır. Bu da hukuk devleti ilkesinin ihlalidir. Hukuk devletinde keyfiliğe yolaçacak şekilde anayasa değişikliği yapılamaz. Gruplardan gelen parti üyeleri Meclis kapatma izni komisyonu olarak bir karar alırken, kendi seçmenine karşı olan sorumluluğunu mu partisini çıkarlarını mı toplumun yararını mı gözönünde tutacak veya bir diğer parti için koz, bir şart olarak mı kullanacak.

Adil, tarafsız ve bağımsız yargının siyasi güçlerle uzlaşma yoluna gitmesi görev ve yetkilerini tartışması hukuk devleti ve güçler ayrılığı bulunan evrensel hukuku gözeten bir ülkede mümkün değildir. Siyasi partiler temsil ettikleri halk adına uzlaşma yolunu seçerek, demokratik hak ve kurallar çerçevesinde hukuka aykırılıkları giderme, hak, yükümlülük ve görevlerine sahiptirler.