Cihaner'in tutuklanmasını ve sonrasındaki tartışmaları değerlendiren Kanadoğlu, ''Öncelikle yapılan işlemlerde yargı etiği ve yargılama usulü açısından eleştirilecek noktalar var. 22 saat dinlendirmeden devamlı olarak ifade alma işlemi yapılmıştır. O zaman CMK'nın 148. maddesine bakıldığında 'yasak usul' çıkacaktır. Adil yargılamanın olmadığı ortaya çıkacaktır'' dedi.
HSYK'nın hiçbir şekilde ''yetki gasbı"nda bulunmadığını öne süren Kanadoğlu, bu şekilde ifade etmenin ''art niyet ve cehalet'' olacağını iddia etti.
'İstanbul'daki savcıların soruşturmaya bakarsa yetki aşımı olur'
Kanadoğlu, ''Yetkisi bulunmayan bir savcının yaptığı bir işlem sonunda HSYK'nın engel olma görevini yaptığını'' ileri sürdü.
İstanbul özel yetkili savcıları ile aynı yetkiye sahip Erzurum savcıları arasında herhangi bir fark olmadığına öne süren Kanadoğlu, İstanbul özel yetkili savcılarının soruşturmaya bu noktadan itibaren devam etmeleri halinde yine yetki aşımının olacağını savundu.
''Kim suç işlediyse hesap vermelidir'' diyen Kanadoğlu, bunun cumhurbaşkanından sade vatandaşa kadar herkes için geçerli olduğunu belirterek ''Ancak Türkiye, herkesin hesap verebileceği bir ülke konumundan çıkmıştır. 'Herkes hesap vermelidir' demeye en az hakkı olan, dokunulmazlığa sahip olan kişilerdir. Önce kendiniz hesap vermenin önünü açın. Yargıyı bağımlı hale getirmek istiyorsanız, bağımlı bir yargının siyasallaştığını hesap etmeniz lazım. Siyasallaşan bir yargı, bir ülke içinde düşünebileceğiniz en büyük tehlikedir'' dedi.
Türkiye'nin ihtiyacı olanın güçlü bir TSK olduğunu ifade eden Kanadoğlu, ''Unutmayalım TSK Türkiye'nin güvencesidir. Temel taşıdır. Bu temel taşını yıkmaya çalışanlara karşı güç birliği içinde karşı çıkalım TSK'ya sahip çıkalım. Gücümüz oradadır'' diye konuştu.