Ekonomi

Kamu Özel İşbirliği projelerinde devletin vazgeçtiği gelirler

Devlet, borçlar doğrudan Hazine’ye yazılacağına, koşullu yükümlülük olarak, bütçe dışına yazılsın daha iyi olur diyor

11 Kasım 2017 23:41

Hakan Özyıldız*

2018 bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken gündeme geldi. Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden bütçeye gelecek yükler için ilk defa bir yılın bütçesine ödenek kondu. Karayolları ve şehir hastaneleri için konulan 6,2 milyar lira oldu.

Şeffaflık adına sevindirici bir gelişme. Daha önce tartışma konusu olan KÖİ projelerinin bütçeye yükü artık bir gerçek ve hepimiz biliyoruz. Kur ve enflasyon varsayımlarındaki sapmalar nedeniyle hesaplama tam olarak yapılamamış olsa bile, hesap verilebilirlik açısından olumlu.

Aklıma Kalkınma Bakanlığı'nın KÖİ envanteri geldi. Dönüp bir kez daha baktım.

Envanterde, sektörler itibariyle büyüklüklere yönelik iki ana tablo var. Birincisinde sözleşme değerlerinin sektörlere göre dağılımı var. İkincisinde ise yatırım tutarlarının dağılımı görülüyor.

Ben ikisini birleştirip aşağıdaki tabloyu hazırladım.
Görüldüğü gibi sözleşme değerlerine göre KÖİ projelerinin toplamı 130 milyar dolar kadar. En önce gelen sektör havaalanı projeleri. Ardından enerji, karayolu ve sağlık tesisleri geliyor. 
Sözleşme değeri nedir? En basit anlatımıyla devletin köprüden, havaalanından, tünelden, karayolundan, limandan 20-25 yılda elde edeceği gelirin, bugünkü para ile (bugünkü değere indirgenmiş miktar) hesaplanmasıdır. Yani Ulaştırma Bakanlığı (TCK veya DHMİ) kendisi projeyi yapsaydı 20-25 boyunca elde edeceği gelirlerin toplamının bugünkü değeri 500 milyar lira (130 milyar dolar) olacaktı.

Buna karşılık tabloda yer alan yatırım değeri ise bu kadar gelirinden vazgeçilen KÖİ projelerinin yatırım değeri. Diğer bir anlatımla devlet, 20 yılda kasasına girecek olan 130 milyar dolarlık gelirden vazgeçip, özel sektöre gel 59 milyar liralık yatırımı, borç bul sen yap diyor.

Devletin, kendisinin aynı anda 59 milyar dolarlık yatırımı yapamayacağını düşünüyor. Bu kadar büyük borcun altına girip, Hazine’yi borçlandırırsa, zaten çok şişmiş olan Türkiye’nin borç rakamlarının daha da şişeceğinden, piyasalara yanlış görüntü verileceğinden endişe ediyor. Borçlar doğrudan Hazine’ye yazılacağına, koşullu yükümlülük olarak, bütçe dışına yazılsın daha iyi olur diyor. Oysa dış borç kimin defterinde olursa olsun, yabancılar onu Türkiye hesabına kaydediyorlar.
Öte yandan devletin yükü sadece gelir kaybı değil. Bir de bütçeden ödemek zorunda olduğu doğrudan yükümlülükler var. Bunların bir kısmı köprü ve tünel geçişlerinde olduğu gibi verilen geçiş garantilerinden az araç geçişi karşılığında ödenecek olan paralar. Bu yıl bütçeye 3,6 milyar lira kondu.

Ayrıca sağlık sektöründe, aşağıdaki tabloda görünmeyen bir tutar, ödenecek olan kiralar var. Konunun uzmanlarından Prof. Dr. Uğur Emek, “2016 yılı ortası itibariyle 20 sağlık tesisinin (şehir hastaneleri) yatırım bedeli 10,2 milyar Euro ve Sağlık Bakanlığı’nın bu tesisler için ödeyeceği kira (doğrudan yükümlülük) yıllık toplamda (kira+isteğe bağlı hizmet bedeli) 2,280 milyar Euro’dur. Bu kiraların 25 yıl boyunca toplam tutarı 57 milyar Euro’dur. Ödemeler finansmanın sağlandığı para cinsinin ülkesinde gerçekleşen enflasyonla güncellenecektir.” diyor. Önümüzdeki yılın bütçesine bu ödemeler için 2,6 milyar lira ödenek kondu.

Özetleyecek olursak, devlet ayağını yorganına uzatmak istemediği için milyarlarca lira gelirden vaz geçip, bütün projeleri aynı anda başlatıyor. Bir de üstüne milyarlarca lira harcama yapıyor. Uzmanlardan ricam, vazgeçilen gelirleri, bütçeden ödenecek paraları toplasınlar, bugünkü değere indirgesinler. Eminim 59 milyar dolar tutmaz.

O zaman bu işten kim kazançlı?

Devlet mi?
 


*Bu yazı hakanozyildiz.com'da yayımlanmıştır