Kamp Armen’in yıkımına karşı tepkiler gelmeye devam eder ve kampta yıkıma karşı nöbet sürerken, çözüm için de girişimler başladı. Konu, hükümetin gündemine gelmiş durumda. AKP milletvekili adayı Markar Esayan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla konuştuğunu ve sorunun çözümü için çalışmaların başladığını söyledi.
Yıkımın durdurulmasının ardından Düşünce Platformu’nun girişimiyle, 12 Mayıs Salı akşamı bir toplantı düzenlendi. Toplantıya, Nor Zartonk ve kampta nöbet tutanları temsilen Alexis Kalk, Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi Ruhani Önderi Kirkor Ağbaloğlu ve kilise vakfının yöneticileri, Ermeni toplumu avukatları adına Sebu Aslangil, Düşünce Platformu’ndan Harut Özer, Vakıflar Genel Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, kampta yetişenler adına Garabet Orunöz, AKP İstanbul milletvekili adayı Markar Esayan katıldı. Toplantıya, ayrıca AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci de telefonla katıldı. Toplantı, yaklaşık 4 saat sürdü.
Toplantıda öne çıkan görüş, kamulaştırma ve sonrasında vakfa tahsis edilmesi formülünden önce, hükümetin siyasi irade göstererek kampı iade etmesi yönünde. Kamp Armen, azınlık vakıflarının devlet tarafından el konulan mülklerinin iadesini öngören Vakıflar Kanunu’nun geçici 11. maddesi kapsamına girmiyor. Hükümet de bulunacak formülün bu yasayı delmesini ve emsal oluşturmasını istemiyor. Toplantıda, AKP İl Başkanı Temurci, konuya formül bulunması için ortak toplantılar yapılacağını söyledi. Önümüzdeki günlerde AKP İl Başkanı Temurci, İBB yetkilileri ve Markar Esayan’ın da katılacağı bir toplantı daha yapılacak. Ayrıca, Tuzla Belediyesi’nin önümüzdeki günlerde, mülk sahiplerinin almış olduğu yıkım ruhsatını iptal etmesi bekleniyor.
Formül aranıyor
Uygar Gültekin'in Agos gazetesinde yayımlanan habere göre, Esayan, hükümet cephesindeki gelişmeleri şu sözlerle anlattı: “Vakıflar Genel Müdürlüğü, konuyla ilgili çözüm formülleri üzerinde çalışıyor. Geçtiğimiz akşam AKP’nin düzenlediği yemekte, konuyu Başbakan Davutoğlu’yla görüştüm. Şahsi olarak devreye gireceğini söyledi. Görüşmenin yapıldığı masada, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci de vardı. Konu topluca görüşüldü. Başbakan Davutoğlu talimat verdi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da talimatı üzerine aldı. Sahipleriyle temasa geçilecek, bir formül bulunacak. Gerekirse bedeli ödenerek, gerekirse de kamulaştırma yoluyla bir formül bulunmaya çalışılıyor.”
Artık yıkılamaz
Esayan, artık kampın yıkımının mümkün olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Buranın artık yıkılması mümkün değil. Mülk sahibi, metruk ve tehlikeye açık bir bina olduğunu söyleyerek yıkım ruhsatı almış. Belediyeyi de aslında yanıltmış. En üst kademeden yıkımın durdurulması konusunda Tuzla Belediyesi’ne talimat verilmiş durumda. Ama vakfın bir ricası olarak, yıkım ruhsatını iptal ettirmeye çalışıyoruz. AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci’den de rica ettim. Tuzla Belediyesi’nden resmî bir yazı almaya çalışıyoruz. Bunlar bürokratik ayrıntılar, artık yıkılması konusunda bir risk yok. Biz sorunu kökten çözmeye çalışıyoruz. Yakın zamanda, AKP İstanbul Başkanı Temurci’nin de katılacağı bir toplantı yapılacak ve bir yol haritası çizilecek.”
Sorunun çözümü konusunda siyasi bir irade gerektiğini ve Başbakan’ın verdiği talimatın bu açıdan önemli olduğunun altını çizen Esayan, “Vakfın da ihmalleri söz konusu. Bazı davalar zamanında açılmamış. Burada yargının üstünde bir siyasi irade gerekli. Bunu da hükümet çözecek. Başbakan’ın talimatı var. Toplantılar yapılacak, yol haritası çıkartılacak. Biraz zaman alabilir, ama Büyükşehir Belediyesi bu sorunu çözecek. Mülk sahipleriyle de görüşülecek” dedi.
Alcan: Kırmızı çizgilerimiz var
Vakıflar Genel Müdürlüğü de Kamp Armen konusunda dün Vakıflar Genel Meclisi toplantısında özel bir görüşme yaptı. Konuyu VGM’nin gündemine taşıyan Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün uygulamanın haksızlığı konusunda hem fikir olduğunu ve bürokratik olarak irade göstereceğini söyledi.
Alcan, AKP ve hükümet cephesinden atılan adımlara ilişkin Agos’a değerlendirmelerde bulundu.
El koymaya neden olan Yargıtay kararının, satışın iptalinden sonra paranın nasıl iade edileceği, edilmezse ne olacağı konusunda bir içtihat oluşturmadığını belirten Alcan, sorunun ancak kamu tarafından satın alma ve kamulaştırmayla yapılabileceğine dikkat çekti.
Alcan, şunları söyledi: “Artık çözümde uygulama aşamasına geçtik. Başbakan Ahmet Davutoğlu da sorundan haberdar ve çözüm konusunda irade gösteriyor. Hem siyasi, hem de bürokratik bir iradenin devreye girdiğini söyleyebiliriz. Artık çözüm basamağındayız. Ancak, bizim de kırmızı çizgilerimiz var. Biz para istemiyoruz, paranın iadesini öngören bir çözümü kabul etmiyoruz. Biz tapunun iadesini istiyoruz. Şu anda en kolay ve hızlı çözüm, Büyükşehir Belediyesi’nin satın alarak veya kamulaştırarak 30 yıllığına vakfa tahsis edilmesi. Ancak biz meselenin kesin çözümünü, yani tapunun gerçek sahiplerine iadesini istiyoruz.”
Alcan, soruna yol açmaması için Tuzla Belediyesi’nin verdiği yıkım ruhsatının da bir an önce iptal edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Aslangil: Tapu iade edilmeli
Görüşme sürecine Ermeni toplumunun hukukçuları adına katılan avukat Sebu Aslangil, kısa vadede bir hukuki çözümün mümkün olmadığını söyledi. Aslangil, kamulaştırma sonrasında kampın vakfa tahsis edilmesine karşı.
Aslangil, “Siyaseten bir çözüm gerekli. Şu anda, siyasi çözüme odaklı görüşmeler yapılıyor. Hukuki çözümler kısa vadede mümkün değil. Öncelikle yapılması gereken, siyasi bir irade gösterilerek yıkım ruhsatının geri alınması. Kampın kamulaştırılarak vakfa tahsis edilmesi ise güvenceli bir yol değil; her an vazgeçilebilir bir şey. Bu nedenle tapunun iadesi gerekiyor” dedi.
Özer: Lütuf gören bir çözümü kabul etmeyiz
Yıkım sürecinin başından bu yana, çözüm için temaslarda bulunan Düşünce Platformu’ndan Harut Özer, kamp sorunun çözümüne dair umutlu ama temkinli. Bulunacak çözümün kampta yetişmiş çocukları mutlu etmesi gerektiğine dikkat çeken Özer, şunları dile getirdi: “Hukuken neler yapılabilir, önce ona odaklanmıştık. Hukuken yapılacak şeyler uzun vadeli. Biz taraflarla temas kurmak istedik. Çözüm arayışındayız. Şu anda kampta yetişip de dünyanın çeşitli yerlerinde dağılmış olanlar var. Aileleriyle beraber sayıları 10 bini buluyor. Bulunacak çözüm, onları memnun etmeli. Biz artık bu kampın geleceğini konuşmak istiyoruz.”
Ortaya çıkan çözümün bir milat olacağını vurgulayan Özer, “İlk kez, hep beraber kazanmış olacağız” dedi.
Kampın iadesinin, Ermeni toplumunun aidiyet duygusunu yeniden güçlendireceğini de belirten Özer, çözüm konusundaki endişesini şöyle dile getirdi: “Adil olması hâlinde çözümü kabul ederiz. Lütuf gibi görülen bir çözümü, kabul etmeyeceğiz.”
Paylan: Vaat yeterli değil
Kampın yıkımına karşı temaslar sürdüren HDP İstanbul milletvekili adayı Garo Paylan, hükümetle yapılan görüşmelere temkinli yaklaşanlardan. Paylan, hükümetin başta vakıf seçimleri olmak üzere pek çok konuda oyalama taktiği içinde olduğuna dikkat çekerek “Seçim öncesi vaatte bulunmakla olmaz. Vakıf seçimleri konusunda da aynı şeyi söylediler. Adım adım yürüyecek bir süreç bu. En temel talebimiz, gasp edilen mülkün vakfa tamamen iadesidir. Burada en acil yapılması gereken şey, kampın kamulaştırılarak özel mülkiyetin elinden alınması. Seçim öncesi mavi boncuk dağıtmakla olmaz, adım atmalılar” dedi.
Kamp tehlike yaratıyor diye yıkım ruhsatı verilmiş
Kamp Armen konusunda atılması istenen ilk ve en acil adımlardan biri, Tuzla Belediyesi tarafından verilen ‘yıkım ruhsatı’nın iptali. Kamp Armen’e el konulduktan sonra, kampın mülkiyeti defalarca el değiştirdi. Kampın tapusu, son olarak 2008 yılından bu yana Erhan Aydınlar’ın üzerine görünüyor. Aydınlar ise yaptığı açıklamalarda, mülkü sözleşmeyle Fatih Ulusoy’a sattığını söyledi.
Kamp, defalarca el değiştirmesine rağmen, yaklaşık 30 yıldır arazi ve tesisler üzerinde herhangi bir işlem yapılmadı. Kamp arazisi, imar planlarında idari tesis olarak görülüyor. Mülkün yıkım ruhsatı için ilk başvuru, 4 Şubat 2015 tarihinde Erhan Aydınlar adına vekili Celal Erkol tarafından, Tuzla Belediyesi’ne yapılmış. Başvuruyla beraber, yıkım işleri için Ulusoy İnşaat tarafından taahhütname de verilmiş. Yıkım için yapılan başvuruda, yaklaşık 30 yıldır hiçbir şikâyetin olmadığı kampın, içinde yaşayanlar olmasına rağmen metruk olduğu ve asayiş açısından mahallenin güvenliğini tehdit ettiği iddiası yer alıyor. Belediye, binanın su, elektrik ve doğalgazını keserek, 31 Mart 2015 tarihinde yıkım ruhsatı düzenledi.