Suriyeliler için Kahramanmaraş’ta Alevi köylerinin olduğu bölgeye konteyner kent yapılmasına tepki gösteren Aleviler, 19 gündür Aşağı Terolar Köyü yakınlarında eylem yapıyor. 16 Alevi köyünün nüfusundan fazla Suriyeli mültecinin bölgeye getirileceğini söyleyen Aleviler, “Merhametli insanlarız, derdimiz Suriyeliler değil. Bunu anlasınlar” diyor.
Öğünç'ün Cumhuriyet'te "Maraş direnişi" başlığıyla bugün (11.04.2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Alevi ve Sünni 16 köyün sakinleri Maraş’ta Suriyeliler için yapılacak konteyner kente, doğuracağı sosyal gerginlik yüzünden karşı çıkıyor. Hükümetten gelen son sinyalse “Devlet yatırım yaptı, geri dönüş yok”. Asıl mesele Alevi-Sünni ekseninde. Maraş Yaşam Platformu sözcüsü Salman Akdeniz, 25 bin Alevi nüfusun ortasına 25 bin Suriyeliyi getirmekte kasıt buluyor.
Gökyüzüne üç ateşin isi yükseliyor. “Akreplerin”, “Kirpilerin” arkasında bir grup jandarma ateş başında. Kahramanmaraş’ın ovaya açılan ağzında Suriyeli sığınmacılar için kurulacak konteyner-kentin inşaatını koruyorlar. Aşağı Terolar köyünden Hasan’ın “Gençliğimizin geçtiği, hayvanlarımızın beslendiği yerdi” dediği tepe gün içinde onlarca iş makinesiyle dümdüz ediliyor.
Birkaç yüz metre ileride cemevinin yanına ateş yakılmış. Maraş Yaşam Platformu pankartı altında kamp oraya yapılmasın diye nöbet tutuluyor. Aynı Hasan “Biz merhametli insanlarız, derdimiz Suriyeliler değil, ne olur bunu anlasınlar” diyor.
Merkezdeki eski sanayi bölgesine yakın çadır kentten beş çocuk babası bir Suriyeli’nin efkârdan yaktığı sigaranın alevi de yükseliyor aynı göğe. Bu kamptakilere, yetkililerin dahi tam veremediği sayıda sığınmacı daha eklenerek Sivricehöyük’teki yenisine geçecekler.
“Hayvan bağlar gibi”
Ovaya yayılan 16 köyün sakinleri 19 gündür bu kampa karşı çıkıyor. Mesele bir doktora tezine mevzu olacak kadar katmanlı. Neden karşılar?
Bir katmanı, köy ortak alanlarının Büyükşehir Yasası sonrası kolay manipüle edilen “kamu yararı” gerekçeleriyle bu vasfı kaybetmesi. Bu alan Sivricehöyük’ün bin yıllık merasıydı. Köylüler oraya ne yapılırsa yapılsın karşı çıkacaklarını söylüyor; sürece dahil edilmemelerine itiraz ediyor. İkinci boyut başka köylerin mera alanlarıyla kamulaştırılacak tapulu arazilere yapılacak üçüncü organize sanayi bölgesi. Bölge sermayesinin mevzua iştahlı dahli bu kampın ucuz Suriyeli emeği merkezi olacağının sinyallerini veriyor.
Ama asıl mesele Alevi-Sünni ekseninde görünüyor. Maraş Yaşam Platformu sözcüsü Salman Akdeniz, tüm ovada 25 bin etmeyen Alevi nüfusun ortasına 25 bin Suriyeliyi getirmekte demografik kasıt bulduklarını söylüyor. “Özellikle bir fitil yakmak isteniyor. Yoksa onlar mihmanımızdır, böyle ağırlamak istemeyiz” diyor. İngiltere’deki Pazarcıklılar Derneği Başkanı Selver Çulpan, “Suriye’de savaşın müsebbibi Aleviler gibi gösterilirken, savaştan kaçan insanların buranın Alevilerine karşı nasıl önyargıları olacağını bilemeyiz” diye endişesini dile getiriyor. Sivricehöyük muhtarı Mehmet Caner, bitap halde elindeki dilekçe dolu dosyayı açmış. “Hem biz sesimizi duyuramıyoruz hem de o insanları affedersiniz hayvan bağlar gibi kapatacaklar. Çalışmayan kadınlar, çocuklar dışarı hiç çıkmayacak mı? Kapıya cihaz, etrafa tel yapılacak deniyor. O alana 25 bin kişi, iki cami, iki futbol sahası nasıl sığacak zaten muamma. Planda bunlar var”.
"Tam bir darboğazdayız"
Kampa en yakın köylerden Fituşağı’nın muhtarı Ahmet Uluç, bunun özellikle Alevi-Sünni meselesi gibi yansıtılmasına karşı çıkıyor. Bir Sünni köyü olan Fituşağı sakinleri başından beri seçilen yere, alanın darlığına itiraz ediyor. Uluç “Allah onlara yardım etsin ama kampta 27 bin Suriyeli olacağı söyleniyor. Sadece beş bini her gün dışarı çıksa buralarda hayat değişir” diyor. Plana göre yolları değişecek, organize sanayi bölgesi için meralarını kaybetmişler, bazı tarım alanları istimlak edilmiş, “Yazın, tam bir darboğazdayız” diye yakınıyor Uluç.
“Geri dönüş yok”
Cumartesi 20.30 sularında AKP’nin Maraş İl Binası, mevzuyla ilgili sürpriz bir toplantının mahalliydi. Maraşlı olan Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ın kente ziyaretini vesile eden Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ömer Debgici, altı muhtarı ve avukatları buluşturdu. Yaşam Platformu avukatları Mehmet Ercoşman, Haydar Altunpek, Mustafa Torun, Hüseyin Anıl Engizek, toplantı sonrası direniş çadırına döndüklerinde herkes etraflarını sardı: Ne oldu, ne oldu?
Davetli muhtarlar Ahmet Uluç (Fituşağı), İrfan Yıldız (Kapıçam), Mehmet Çakallıoğlu (Abbaslar), Mustafa Çilgı (Çınarlı), Kenan Yılmaz (Yeniköy), Mehmet Caner (Sivricehöyük) ve Muhtarlar Derneği Başkanı Yaşar Altuntel, görüşmede bunun bir Alevi-Sünni meselesi olmadığını, kampın yerinin sorunlu olduğunu anlatmışlardı. Hakikaten bu muhtarların yarısı Alevi, yarısı Sünni köylerinden ve başından beri itiraz noktalarında ve hukuki süreçte birlikteler. Ünal’dan aldıkları yanıtsa Kültür ve Turizm Bakanı olarak yapabileceklerinin hududuyla başlamış. Muhtemelen buluşmanın nihai mesajı da bu Ünal “Yalçın Akdoğan’la ve AFAD Başkanı’yla yaptığı görüşmelerde devletin buraya büyük yatırım yaptığı ve geri dönmeyeceği izlenimini edindiğini” söylemiş. “Güvenliğinizin teminatı benim” gibi de bir vaatte bulunmuş.
Avukat Ercoşman, naklettikçe kalabalıktan itirazlar, “vay vay vay”lar yükseliyordu. Ayaz, yağmur olarak düşmeye başladığında aralarındaki fikir ayrılıklarını onarma, taleplerinin peşini bırakmama kararı alındı coşkuyla. “Hukuksuzlukları anlatacağız, anayasal haklarımızı kullanacağız, biz de bu ülkenin vatandaşıyız” diyorlardı. Yürütmeyi durdurma başvurusunun neticesi beklenirken bölgeden yeni eylem haberleri gelebilir. Ekonomik boykot da bunlardan biri; merkez esnafı şimdiden dertli.
Fakat mesele en çok politik-psikolojik yanıyla irdelenmeyi icap ettiriyor.
Alevi köylerinde mülteci kampı endişesi: IŞİD’liler yerleşirse can güvenliğimiz kalmaz