Gündem

Kahraman: 8 Kasım İstanbul gibi şehirlerimizde dert yanma günü

    Gökhan ÇELİK - Harun UYANIK/İSTANBUL, (DHA) 8 KASIM Dünya Şehircilik Günü'nde konuşan Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, 8 Kasım'ın İstanbul'da kutlama değil, dert yanma günü olduğunu söyledi

08 Kasım 2018 13:56

 

 

Gökhan ÇELİK - Harun UYANIK/İSTANBUL, (DHA) 8 KASIM Dünya Şehircilik Günü\'nde konuşan Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, 8 Kasım\'ın İstanbul\'da kutlama değil, dert yanma günü olduğunu söyledi.  Güncel şehir planlarının yetersiz kaldığını savunan Kahraman, “Gerekli önlemler alınmazsa İstanbul\'u gelecekte daha kaotik bir gelecek bekliyor\" dedi.

Şehirlerdeki çarpık kentleşmenin önüne geçmek, insanların kentlerde çağdaş koşullarda yaşamasını sağlamak ve sürdürülebilir, planlı kent bilincinin arttırılması amacıyla her yıl 8 Kasım\'da kutlanan “Dünya Şehircilik Günü\" için ülkemizde 1977 yılından beri çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Şehir plancıları, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde var olan sorunların, kutlamaların önüne geçtiğini savunuyor. Mega projelerle kentteki sorunların sürekli arttığını belirten İstanbul Şehir Plancıları Odası Şube Başkanı Tayfun Kahraman, “8 Kasım Dünya şehirciliği için aslında çok önemli bir gün. 1950\'lilerden beri dünya genelinde kutlanıyor. Bu kutlamaları biz özellikle İstanbul gibi şehirlerimizde dert yanma günü olarak değerlendiriyoruz. Baktığınızda İstanbul tam bir sorunlar yumağı.  Bu anlamda da biz kutlamak yerine birbirimize dert yanıyoruz\" dedi.

“ŞEHİR PLANLARI YENİ PROJELERLE ÇÖP OLDU\"

İstanbul\'un artık yaşayamayan ve kendine yetemeyen bir kent olduğunu söyleyen Kahraman, şunları söyledi:

“Böyle bir şehirde yaşayamaz, nefes alamaz, ulaşamaz ve sağlıklı çevrelere ulaşamaz olduk. Bu sorunların ivedilikle çözülmesi lazım. Dünya Şehircilik Günü vesilesiyle bu sorunların çözümü için hep birlikte daha çok çalışmamız lazım. İstanbul\'un güncel şehir planları 2006 ve 2009 yılında yapıldı. Bu planlar zamanla çöp belge haline dönüştü. Çünkü bu projelerde yer almayan pek çok büyük proje İstanbul\'da inşa edildi. Bu projelerle İstanbul\'un Kuzey Ormanları yok oluyor, İstanbul\'un nefes aldığı, doğal kaynaklarının bulunduğu bu alanları kaybediyor. İstanbul için kaotik durum daha da artacak. 2009 çevre düzenleme planında bir kırmızı hat vardı. Bu planda da şöyle bir öneri vardı. Bu kırmızı hattın kuzeyinde kesinlikle yapılaşmaya ve projelere izin verilmemeli. Ama bugün bakıyoruz ki, bu kırmızı hat çoktan geçildi. İstanbul\'u şimdi daha da kaotik bir gelecek bekliyor.\"

“KARA YOLUNA DEĞİL RAYLI SİSTEME İHTİYACIMIZ VAR\"

Kentte yeni yerleşim yerleri açmak yerine mevcut sorunların çözümü için çalışılması gerektiğini savunan Tayfun Kahraman, “Sorunların başında ulaşım sorunu geliyor. Ulaşım sorununu çözmek için bizim yeni karayollarına ihtiyacımız yok, raylı sistemlere ihtiyacımız var. Karayolları durumu daha kötüleştiriyor. Bugün dünya örneklerinde de görebileceğiniz gibi bütün gelişmiş kentler ulaşım sorunlarını raylı sistemle çözüyor. Karayolları demek sorunların daha da büyümesi anlamına geliyor. Biz de karayolları yerine, raylı sistemle entegre bir ulaşım sistemleri yaratmamız gerekiyor. İstanbulluların yaşayabilecekleri, trafikte çok vakit geçirmeyecekleri sağlıklı bir alt yapı sunabilmeliyiz. Ayrıca İstanbul\'da yeşil alanlara rekreasyon alanlarına ihtiyacımız var. Bugün İstanbul\'da merkezdeki saray bahçelerinden başka yeşil alan kalmadığını görürüz. Onun da her geçen gün azaldığını görüyorum. Bu tablo karşısında kent gerçekten sağlıklı bir alt yapı bize sunmuyor\" ifadelerini kullandı.

“KİŞİ BAŞINA DÜŞEN YEŞİL ALAN 10 - 15 METREKARE ARALIĞINDA OLMALI\"

Son olarak kentteki kişi başına düşen yeşil alanların azlığına dikkat çeken Kahraman, “Bugün İstanbul\'da kişi başına düşen yeşil alan 3 metrekare. Bu çok küçük bir alan. Bir kentte kişi başına düşen yeşil alan 10 -15 metre aralığında olmalıdır. Ancak bugün biz refüj alanlarını da hesaplama içine katarak rakamları büyütmeye çalışıyoruz. Bir anlamda hile yapıyoruz. İstanbul\'da en üst ölçekli plandan en alt ölçekli uygulama imar planına kadar uyumlu plan çalışmaları yapmak ve kamu mülkiyetinde olan alanların satışlarını gerçekleştirmeden bunların kamusal faaliyetler, sosyal donatı alanları anlamında kullanabilmeliyiz. Eğer bunu başarabilirsek bir sonraki dünya şehircilik gününde dert yanmıyor olacağız\" şeklinde konuştu.

(FOTOĞRAF)