Hükümet, kadına karşı şiddetin önlenmesi için yeni bir eylem planı üzerinde çalışsa da, kadın derneklerinden “Mevcut yasalar doğru düzgün uygulansın. Türkiye’de kadının hayatı yok” çağrısı yükseliyor.
Mersin’de Özgecan isimli genç kızın bir baba ve oğul tarafından tecavüz edildikten sonra hunharca öldürülmesine protestolar tüm Türkiye’ye dalga dalga yayıldı. Mersin’de 15 bin kadının kadına karşı şiddet için sokaklara dökülmesini, İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere büyük, küçük tüm kentlerdeki protestolar izliyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Kadına uzanan eller kırılacak” mesajıyla öfkeli kadınları, aileleri yatıştırmaya çalışsa da, tüm kadın örgütleri hükümet gerçekten ‘somut adım’ atana kadar sokaklarda eylemlerini sürdürme kararı aldı. Ve bu kararın ardında hükümete tek bir çağrı var: Mevcut yasalar uygulansın. Şiddetin yargıdaki karşılığı ‘indirim’ olmasın.
Bir yılda 294 cinayet
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Deutsche Welle’ye “Türkiye’de neden kadına yönelik şiddet bitmiyor” sorusunu yanıtlarken, “Çünkü siyasi zihniyet sürekli şiddeti körükleyen açıklamalar yapıyor” diyor. Güllü, Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanının “Kadın-erkek eşit değildir” diyerek Anayasa’nın 10. Maddesini ihlal ettiğini öne sürerken, “Bir başbakan yardımcısı çıkıyor, kadının kahkaha atmasının erkeğe davet olduğunu söylüyor. Bir bakan çıkıyor, kadının kariyerinin çocuk yapmak olduğunu dile getiriyor. Bir din adamı çıkıyor; 6 yaşındaki kızlarla evlenilebileceğini iddia ediyor. İşte bu söylem, toplumdaki tüm şiddetin daha çok kadına yönelmesine neden oluyor.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Türkiye’nin de içinde bulunduğu uluslararası topluluğun İstanbul Sözleşmesi’ne imza attığını ancak Türkiye’nin bu sözleşmenin hiçbir maddesini uygulamadığını anlatan Güllü, “Milli Eğitim Bakanlığı, bu sözleşme gereğince cinsiyet eşitliğini müfredata alacaktı, almadı. Şiddet uygulananlara ceza indirimi olmayacaktı ancak Türkiye’de sürekli bununla karşılaşıyoruz. Ne yazık ki Türkiye’de kadının hayatı yok. Kadına karşı devletin uyguladığı bir şiddet olduğunu söylemekten yorulduk artık” yorumunu yapıyor.
Türkiye’de 2014’te 294 kadının cinayete kurban gittiğini hatırlatan Güllü, bu kadınların yüzde 80’inin ayrılmak istediği eşi ya da boşandığı eşi tarafından öldürüldüğünü söylüyor. “Kadının kürtajı, mini eteği, çocuğu, boşanması sürekli devlet yetkililerinin dilinde anlamsızca dolaşıyor” diyen Güllü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la iletişim kuramadıklarından da yakınıyor. Güllü, “Türkiye’nin 186 noktasında irtibat noktamız, 50 bin üyemiz var. Bundan böyle sokaklardan çekilmeyeceğiz. Mevcut yasalar uygulanana kadar sokaklarda olacağız” diyor.
“TCK'ya bir madde eklesinler”
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucusu Canan Arın, Deutsche Welle’ye “Hükümet; kadına karşı şiddeti çözebilir” mi sorusunu yanıtlarken, “Çözemez, çünkü hükümetin bu yönde bir iradesi yok. Eğer çözmek istiyorsa, bizi inandırsın” diyor. Arın, hükümetten gelen her açıklamada bireyden, kadından çok önemli olanın aile olduğu vurgusunun öne çıktığına dikkat çekerken, “Bugün Özgecan için ağlayan, sızlayan hükümet timsah gözyaşları dökmektedir. Kendisinden beklenen adımları hiçbir zaman atmamıştır” yorumu yapıyor. Canan Arın’ın, “Hükümetten ne istiyorsunuz” sorusuna yanıtı da şöyle:
“Tacizcileri, şiddet uygulayanları asın, tecavüzcüleri hadım edin demiyoruz. Türk Ceza Kanunu’na bir madde eklesinler ve desinler ki; -şiddet, tecavüz, taciz olaylarından ceza alanlara kesinlikle indirim yapılamaz. – Beklediğimiz budur. Oysa ülkemizde hükümet de, yargı da şiddet yanlılarına çalışıyor. Hükümet, dursun ve düşünsün, kadınlar neden sokaklarda diye. Bardak taştı artık, kadınlar sokaklardan çekilmeyecek. “
Avrupa da takipte
Özgecan cinayeti Avrupa’nın da gündeminde. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Eşitlik Komitesi başkanlığına seçilen Gülsün Bilgehan, Deutsche Welle'ye Türkiye’de kadına karşı şiddetin boyutlarının bundan böyle daha gündemden düşmesinin mümkün olmadığını söylüyor. “Bu cinayetler yıllardır oluyor ama masum bir genç kız, bir baba-oğul tarafından acımasızca öldürülünce Türkiye uyandı. Son 15 yıldır sürekli bu konuyu gündeme getiriyoruz. Evet, uluslararası bir sorun ama bu sorun Türkiye’de vahim bir hal alıyor” diyor. Bilgehan, “Avrupa’nın bile örnek aldığı yasalarımız var ama o yasalar uygulanmıyor. Kadını koruyan açıklamalar nedense cinayetlerden sonra geliyor. Hükümetten beklenen; anlık açıklamalar değil yasaları takiptir” mesajı veriyor.
Mersin’den İstanbul’a, Ankara’dan Diyarbakır’a tüm kadınların sokaklarda eylem yaptığını hatırlatan Gülsün Bilgehan, “Bu insanların ideolojik hiçbir yanları yok. Bu kadınlar, haklarını istiyorlar ve şiddete karşı çıkıyorlar. Türk halkı gerektiğinde sokağa çıkabiliyor. İşte Türkiye’de böylesi bir zamandan geçiyoruz. Bu noktadan sonra kadınları sokaklardan kimse alamaz. Hükümetin, kadınlarla işbirliği yapma zamanı gelmiştir” değerlendirmesinde bulunuyor.