Hukukçular, "canavarca hisle işlenen" kadın cinayetlerinin artmasına rağmen cezaların caydırıcı olmadığını söylüyor. “Eziyet çektirerek öldürme” suçu, Yargıtay kararları nedeniyle kadın cinayetlerinde tartışma konusu.
Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü. Türkiye'de işlenen kadın cinayetlerinde eziyet ya da işkence olgusu, her geçen gün daha da dikkat çekmeye başladı. Ancak bazıkadın cinayetleriYargıtay'ın "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" kriterlerine uygun bulunamayabiliyor.
Nazmiye Koyuncu cinayeti, onlardan biri. 19 yaşındaki Nazmiye Koyuncu, Ankara'daki evinde iki aylık bebeği ile yeni yılın yolunu gözlüyordu. 2019 yılının son günü, uzaktan akrabası olan Ramazan Dirgen genç kadının evine geldi. Koyuncu'ya önce yanında getirdiği, sonra da evde bulduğu başka bir bıçakla defalarca saldırdı. Olay yeri incelemesinde, Dirgen'in kaçmaya çalışan kadını evin içinde koridor boyunca bıçakla kovaladığı ortaya çıktı. Bir yandan bebeğini bir yandan da kendisini korumaya çalışan Nazmiye Koyuncu, 15 bıçak darbesi sonucu aynı gün hayatını kaybetti.
Dirgen, evden çıkmadan önce saldırı sırasında kullandığı bıçakları temizlemiş, lavaboyu silmiş ve ellerini yıkamıştı. Dirgen, yerel mahkeme tarafından "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Müşteki avukatları, Türk Ceza Kanunu'nda yer alan "canavarca hisle veya eziyet çektirerek" suçundan cezalandırılmasını talep etmişti. Çünkü müebbet hapis cezası, 24 yıl hüküm giyilmesi demek olsa da bir takım iyi haller ve tahrik indirimi kapsamında suçlular çok daha kısa sürede cezaevinden çıkabiliyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ise 30 yılı bulabiliyor. Avukatlar, ağırlaştırılmış müebbet hapsin, kadın cinayetlerinde caydırıcı bir rolü olacağına dikkat çekiyor.
Koyuncu ailesinin avukatı Gülsüm Serttaş, "Canavarca his" dediğimiz aslında tam olarak bu soğukkanlılık ama hem yerel mahkeme hem de bölge adliye mahkemesi, 'Darbe sayısı bu cinayetin canavarca işlendiğini göstermiyor' dedi" diye anlatıyor.
"Eziyet demek için darbe sayısı yeterli olmamalı"
Kimi Yargıtay kararları canavarca his ya da eziyet çektirerek öldürme suçu için cinayet sırasındaki darbe sayısına işaret ederken, kimi kararlarda "yüze kezzap atmak" gibi durumlarda bu suçun işlendiğine kanaat getiriliyor. Avukat Gülsüm Serttaş'a göre, eziyet çektirme suçuna hükmetmek için darbe sayısına bakmak yeterli olmamalı:
"Katil, Nazmiye'yi iki aylık bebeğinin yanında evin içinde oradan oraya saldırmaya devam ederek öldürdü. Nazmiye, 15 bıçak darbesi ve çok sayıda kesikle vefat etti. Şu an çabamız, sanığın canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürdüğünün kabulüyle ağırlaştırılmış müebbet cezası alması yönünde…"
Bazı Yargıtay kararlarında, eziyet suçu için "sanığın ölümden zevk alması" gibi kriterler de yer alabiliyor. Koyuncu cinayetinin tasarlanarak işlendiğine dikkat çeken avukat Serttaş, bu noktada yargı kriterlerini sorguluyor.
"His kısmını ben ispatlayamam. O nedenle bu kavramlar, yargının insafına bırakılmış halde. Ancak şunu sorabiliriz: Ne kadar vahşi olduğunda canavarca his oluyor?"
"Beyin parçacıkları sokağa saçıldı, o derece bir eziyet hali"
Ayşe Tuba Arslan, Eskişehir’in en işlek yerlerinden biri olan Atatürk Bulvarı'nda 2019 yılının Ekim ayında hakkında 23 kez şikâyetçi olduğu eski eşi Yalçın Özalpay'ın satırlı saldırısına uğradı. Başına aldığı darbeler sonucu 45 yaşındaki kadının beyin parçacıkları sokağa saçıldı. Komaya giren Arslan, 44 gün sonra hayatını kaybetti. Yerel mahkeme, Özalpay'ı "canavarca hisle ve eziyet çektirerek kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırdı.
Ancak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, cinayetin canavarca hisle ve eziyet çektirerek işlenmediğini savunarak kararı bozdu ve istinaf savcısı cezada haksız tahrik indirimi uygulanması yönünde mütalaa verdi. Yalçın Özalpay, Ayşe Tuba Arslan'ın evliyken başka erkeklerle görüştüğünü iddia ederken, mahkeme boşandıktan sonra başka bir erkekle mesajlaşmasını Özalpay için tahrik indirimi olarak kabul etti. Arslan ailesinin avukatı Funda Güney'e göre, bozulan karar ve savcı mütalaası, eril yargının kadın cinayetlerine bakış açısına örnek teşkil eden türden. Güney, "Biz suçun tasarlanarak ve canavarca hisle işlendiğini düşünüyoruz. Vücudundaki bütün hayati yerlerine önce satır, sonra bıçakla darbe vuruyor. Ayşe'nin beyin parçacıkları sokağa saçılıyor. O derece bir eziyet hali söz konusu" diyor.
"Adeta suça teşvik eden bir karar örneği"
Kırıkkale'de iki sene önce işlenen Emine Bulut cinayetinde de mahkeme, Yargıtay içtihatlarına atıfta bulunmuştu. 10 yaşındaki kızının yanında boğazından bıçaklanan ve "Ölmek istemiyorum" sözleri ülke gündemine oturan Emine Bulut'u öldüren Fedai Varan, "kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Yerel mahkeme gerekçeli kararında, Varan'ın cinayeti tasarlayarak ve canavarca hisle işlemediğine hükmederek, "Yargıtay içtihatları dikkate alındığında, çok sayıda darbe ile ölüm meydan gelmesi, tek başına canavarca hisle öldürme suçunu oluşturmamaktadır" ifadelerine yer vermişti.
Kadın cinayetlerinde eziyet çektirme suçundan ceza verilmesi, cezaların caydırıcı olması açısından önemli. Fakat bugüne kadar verilen kararlarda, yasalara rağmen uygulamada sorunlar yaşandığı görülüyor. Avukat Funda Güney de, Yargıtay'ın eziyet suçunda farklı kararları olduğuna işaret ediyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında, sanığın kişi öldükten sonra da eylemine devam etmesi ya da öldürmek için zorunlu olmayan hareketlerde bulunması halinde işlenen cinayetin eziyet kapsamına alındığını söylüyor. Avukat Funda Güney'e göre, Türkiye'de eziyet sonucu cinayet kurbanı olan kadınların sayısı artıyor ama mahkeme kararlarında canavarca hisle ve eziyet çektirme nitelikli hali gittikçe daha az uygulanıyor.
"Eziyet çektirerek öldürmenin kabulü önemli çünkü nitelikli haller verilen cezayı ağırlaştırıyor. Ayşe Tuba Arslan cinayeti, toplumda infial uyandıran bir cinayetti. Ayşe'yi öldüren adam yaklaşık 10 yıl içinde aramızda olacak. Bu bozulan karar, adeta suça teşvik eden bir karar örneği…"
Burcu Karakaş
© Deutsche Welle Türkçe