Osman ŞİŞKO- Emre KOLTUK/TRABZON, (DHA)- TÜRKİYE genelinde getirilen İmar Barışı uygulaması, Doğu Karadeniz Bölgesi\'nde yaylalarda inşa edilen ve yıkım kararı alınan 4 bini aşkın kaçak yapı sahibini harekete geçirdi. Trabzon ile Giresun sınırında yer alan, kaçak yapılar nedeniyle neredeyse yer kalmayan ve doğal güzelliği yok olan Sisdağı Yaylası\'nda vatandaşlar, İmar Barışı uygulamasından yararlanmak için başvuru yapmaya başladı. Doğal ve Tarihî Değerleri Koruma Derneği Başkanı, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Erüz, bölgedeki bütün yaylalarda anormal kaçak yapılaşma olduğunu belirtti, \"Kaçak yapıları yasalaştırırsak yayla denilen kavramı ortadan kaldıracağız\" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan\'n Rize\'deki Ayder Yaylası için \"Ayder’i kirlettik, rezil ettik\" çıkışı ile gündeme gelen Doğu Karadeniz yaylalarındaki kaçak yapılar için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da \"Hiç kimse kusura bakmasın, kaçak yapılar yıkılacak\" açıklaması yapmıştı. Bu açıklamaların ardından Trabzon, Rize, Giresun ve Gümüşhane illerinin valilikleri yapı yoğunluğu artan ve doğal güzellikleri bozulan yaylalar için harekete geçti.
İlk etapta Trabzon\'da 1750, Giresun\'da 1700, Rize\'de 350, Gümüşhane\'de ise 306 olmak üzere toplam 4 bin 106 kaçak yapı için yıkım kararı alındı. Bölgede ilk yıkımlar Uzungöl Tabiat Parkı\'nı da bünyesinde bulunduran Trabzon\'un Çaykara ilçesinde gerçekleştirildi. İlçede 6 yaylada tespit edilen 573\'ü tamamlanmış, 203\'ü yapım aşamasında, 776 kaçak yapı için harekete geçen ekipler Çaykara ve Köprübaşı ilçeleri sınırlarında yer alan Barma Yaylası\'nda ilk yıkımı gerçekleştirdi. Bölgede kaçak yapı sahiplerinin artan tepkileri üzerine yıkımlara ara verildi.
İMAR BARIŞI İÇİN SIRAYA GİRDİLER
Türkiye genelinde getirilen İmar Barışı uygulaması, Doğu Karadeniz Bölgesi\'nde yaylalarda inşa edilen ve yıkım kararı alınan 4 bini aşkın kaçak yapı sahibini harekete geçirdi. Trabzon ile Giresun sınırında yer alan ve 2 ilin ortak kullandığı 2 bin 182 metre rakımlı Sisdağı Yaylası da bölgede çarpık yapılaşma yaşanan yaylalar arasında yer alıyor. Kaçak yapılar nedeniyle neredeyse yer kalmayan ve doğal güzelliği yok olan Sisdağı Yaylası\'nda vatandaşlar, İmar Barışı uygulamasından yararlanmak için başvuru yapmaya başladı.
\'İMAR AFFI KAFAMIZI RAHATLATI\'
İmar Barışı için e-devlet üzerinden başvuru yaptığını anlatan Mete Civil, \"Başvuruma onay geldi, evin fotoğrafını çekip metrekaresini ölçtüm. Devlet ona göre bir bedel oluşturacak biz de ona göre hareket edeceğiz. İmar affı bizi kafa olarak rahatlattı. En azından biri bir şey dediği zaman arkamızda devlet var. Sistem üzerinden 80 metrekareye 1080 lira bir fiyat çıktı. Evim 56 metrekare. Şimdi yeniden bir hesaplama yapılacak\" dedi.
Sisdağı Yaylası sakinlerinden Nurettin Çetin de İmar Barışı uygulamasının vatandaş ve devlet için kazançlı olduğunu belirtti. Çetin, \"İmar barışı ile birlikte hem kaçak yapılaşma olmaz hem de devlet gelir elde eder. Böylece vatandaşlar olarak bizler de muradımıza ereriz\" diye konuştu.
\'İMAR AFFI İLE YAPILARIMIZ RESMİLEŞTİ\'
Ahmet Dede ise \"Devletten gelen her şeye biz razıyız. Bu yayla bize dedelerimizden kaldı. Ben 63 yaşındayım. Doğdum doğalı yaylacılık yapıyorum. İmar affıyla birlikte buralardaki yapılarımız resmileşmiş olur. Devlet tarafından güvence altına alınmış oluruz\" ifadelerini kullandı.
İmar Barışı\'nı \'olması gereken bir uygulama\' diye niteleyen Şaban Ali Bayraktar da \"Ben çocukluğumdan beri yaylalarda yaşıyorum. Devlet gelip buradaki yapıları yıkıp taşısa bile buralarda insanlar çadırıyla gelip yine yaylacılık yapar. Çünkü yaylacılık bir kültürdür, silip atılamaz. Yaylaya geldiğimiz zaman kaldığımız süre boyunca yayla davasını çekiyorduk. Bu yeni çıkan yasayla birlikte yaylaya geldiğimiz zaman daha huzurlu olacağız. En azından böyle bir problem kafamızı kurcalamayacak\" diyerek uygulamanın kendilerini sevindirdiğini söyledi.
DR. COŞKUN ERÜZ: ANORMAL KAÇAK YAPILAŞMA VAR
Doğal ve Tarihî Değerleri Koruma Derneği Başkanı, KTÜ Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Erüz ise imar hakkı olarak geçen yönetmelikle birlikte, bölgedeki yaylalardaki kaçak yapılaşmanın da bir şekilde yasaya adapte edilerek affedileceği yönünde söylemler olduğunu belirtti. Buradaki ana amacın hem kent yerleşimlerinde bulunan imarlı alanlardaki kaçak yapıların yasayla birlikte düzenlenmesi ve kayda alınması hem de vergilendirilerek ülkeye kazandırılması olduğunu kaydeden Dr. Erüz, şöyle dedi:
\"Meralar ve yaylalar, Mera Kanunu denilen özel bir kanunla birlikte, kendine has bir kanunu olan ve ulusal kamuya ait olması zorunlu olan alanlardır. Bu kanuna göre bu alanlar devletin koruması altındadır ve özel tapuya, mülkiyete konu edilemez ancak tahsis yapılabilir. Bölgemizdeki bütün yaylalarda anormal şekilde bir kaçak yapılaşma var. Trabzon sınırları içerisindeki meralarda 85-90 bin civarında yapı var. Meraların asıl amacı, hayvancılık ve ülkenin tarımsal üretimine destek vermektir. Bu yapılardan en fazla 30-40 bini amacına uygun olarak inşa edilen yapılardır. İşin kötü tarafı bu yapıları yapan insanlar bir süre sonra yaylanın gerçek sahibi olan yani meraları amacına uygun kullanıp hayvancılık yapan gerçek yaylacıları da \'Koku yapıyorsun, hayvanların pislik yapıyor\' diyerek rahatsız ediyor ve dışlıyorlar.\"
\'İMAR BARIŞI YAPARAK SOSYAL BARIŞ YAPMIYORUZ\'
Yaylaların İmar Barışı ile insanlara tahsis edilip kullanılması, ulusal kaynağın heba edilmesi ve doğal peyzajın kötü bir şekilde heba olmasına neden olacağını söyleyen Dr. Erüz, şunları kaydetti:
\"Uygulama mera bütünlüğünü ortadan kaldırıyor. Şu anda bu yapıları yasalaştırırsak yayla denilen kavramı ortadan kaldıracağız. Yönetmelikle bu insanlara hak verirsek, cüzi rakamlar karşılığında yasalaştırırsak devlet daha büyük kayıplarla karşı karşıya kalır. Bu yapılan uygulama iyi niyetle yapılıyor ama sonucu iyi niyetli olmayacak. Çünkü bu, fırsatçılığa yeni bir kapı açıyor. İmar Barışı yaparak sosyal barış yapmıyoruz. Ülke kaynaklarını barıştırmıyoruz, heba ediyoruz. Gerçek köylü olan gerçek hayvancılık yapan yaylalarda yer açamazken hiçbir hakkı olmayan, büyük şehirlerde keyif için yaylalara gelen insanlara hak veriyoruz. Bu da hak etmeyene ülkenin kaynaklarını vermek anlamına geliyor. Dolayısıyla 81 milyonun hakkı 80 bin ev sahibine peşkeş çekiliyor.\"
FOTOĞRAFLI