Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'kontrollü normalleşme' adımlarını açıkladı

Türkiye'nin 81 ili risk gruplarına bölünürken, düşük ve orta riskli şehirlerde yüz yüze eğitimin başlayacağı açıklandı

01 Mart 2021 19:39

T24 Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınında geçilen 'kontrollü normalleşme' dönemine ilişkin bilgi verdi. Erdoğan, illerin düşük riskli mavi, orta riskli sarı, yüksek riskli turuncu ve çok yüksek riskli kırmızı şeklinde sınıflandırıldığını bildirirken, Türkiye genelinde yüz yüze eğitimin okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8 ve 12. sınıflarda başlayacağını açıkladı. Düşük ve orta riskli illerde ortaokullar ve liselerde de eğitim öğretime başlanacağını belirten Erdoğan, riskli ve çok yüksek riskli illerde ise sadece liselerde yüz yüze sınavlar yapılacağını söyledi. Çok yüksek riskli iller haricinde restoran, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerlerin 07.00-19.00 arasında faaliyet gösterebileceğini duyuran Erdoğan, yüzde 50 kapasite kuralının uygulanacağını aktardı.

Erdoğan, kabine toplantısının ardından "Milletimize daha önce söz verdiğimiz şekilde bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz" sözleriyle Koronavirüs salgınında geçilen 'kontrollü normalleşme' dönemine ilişkin alınan yeni kararları açıkladı. 81 ilin düşük riskli mavi, orta riskli sarı, yüksek riskli turuncu ve çok yüksek riskli kırmızı şeklinde ayrıldığını belirten Erdoğan, kararların il bazında geçerli olacağını ve her hafta illerin risk durumunun yeniden değerlendirileceğini söyledi.

Sağlık Bakanlığı, Erdoğan'ın açıklamaları devam ederken Türkiye'nin risk haritasını yayımladı. Buna göre Türkiye'nin en kalabalık şehri İstanbul yüksek riskli grubunda değerlendirilirken, başkent Ankara orta riskli oldu. Vakaların arttığı Karadeniz bölgesinde ise çok sayıda şehrin yüksek riskli grubunda olduğu görüldü.

Erdoğan'ın açıkladığı normalleşme adımları şöyle:

  • Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kalktı. Yüksek ve çok riskli illerde ise pazar günleri devam edecek.
  • Türkiye geneli hafta içi uygulanan akşam 21.00-sabah 05.00 arası sokağa çıkma yasağı sürecek.
  • Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8 ve 12. sınıflarda eğitim öğretime açılacak.
  • Düşük ve orta riskli illerde ortaokullar ve liselerde eğitim öğretime başlanacak. Riskli ve çok yüksek riskli illerde ise liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacak.
  • Restoran, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler, çok yüksek riskli iller dışında Türkiye genelinde sabah 07.00-akşam 19.00 arasında yüzde 50 kapasiteyle faaliyetlerini sürdürecek.
  • Halı saha ve havuz gibi yerler, düşük riskli illerde sabah 9 ile akşam 19 arasında faaliyetini sürdürecekler.
  • Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye'de normale döndürülecek.
  • 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundaki vatandaşlarla ilgili düzenlemeler, düşük ve orta riskli illerde kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek riskli illerde sokağa çıkma süresi artırılacak.
  • STK'lar, meslek odaları, kooperatifler ve benzeri kuruluşların genel kurulları düşük, orta ve yüksek riskli illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabilecek.

Erdoğan, "Vatandaşlarımız salgın tedbirlerine ne kadar riayet ederlerse illerinin normalleşmeye o kadar hızlı geçebilmesini sağlayacaklardır. Her hafta risk durumuna göre illerimizin renkleri yeniden tespit edilecek, iki haftada bir normalleşme uygulaması güncellenecek" diye konuştu.

Haritaya göre, illerin risk kategorileri şu şekilde:

Düşük riskli iller (mavi): Uşak, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak, Hakkari, Siirt, Batman, Diyarbakır, Bitlis, Van, Bingöl, Muş, Ağrı, Iğdır.

Orta riskli iller (sarı): Bursa, Manisa, Aydın, Denizli, Isparta, Afyonkarahisar, Eskişehir, Bursa, Ankara, Çankırı, Karabük, Bartın, Kastamonu, Çorum, Yozgat, Kırşehir, Nevşehir, Adana, Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Malatya, Sivas, Elazığ, Tunceli, Erzincan, Bayburt, Erzurum, Kars.

Yüksek riskli iller (Turuncu): İstanbul, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, İzmir, Muğla, Antalya, Bilecik, Kütahya, Düzce, Bolu, Zonguldak, Kırıkkale, Karaman, Mersin, Niğde, Kayseri, Kilis, Artvin, Ardahan.

Çok yüksek riskli iller (kırmızı): Edirne, Balıkesir, Burdur, Sakarya, Sinop, Samsun, Amasya, Tokat, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Trabzon, Rize, Konya, Aksaray, Osmaniye, Adıyaman.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Dün siyasi tarihimizin en karanlık dönemlerinden birinin sembolü olan 28 Şubat müdahalesinin 24. yıldönümünü geride bıraktık. Hiç şüphe yok ki 28 Şubat hadisesi 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi milli iradeyi, milletin bizatihi kendisini hedef alan darbe girişimidir.

"Sandıkla iktidara gelmiş, anayasa ve yasalar çerçevesinde ülkeyi idare eden meşru hükümet, bir kısım medyanın, sermayenin, STK'nın içinde yer aldığı kirli senaryolarla istifaya zorlanmıştır. Şubat'ın ağır faturaları olmuştur. Sermayenin renklere bölünmesi, esnafından holdingine bu ülke için üreten, çalışan, ihracat yapan şirketlerin ötekileştirilmesi ekonomimizde derin yaralar açmıştır. Türkiye tarihinin en büyük soygunlarından birini bu dönemde yaşamıştır. Binlerce, on binlerce insanımız sırf inançlarından, fikirlerinden, siyasi görüşlerinden dolayı hukuksuzluğa ve zulme maruz kalmıştır. Kılık kıyafetinden dolayı okullarından atılanlar, diplomasını almak için çıktığı sahneden ağzı kapatılarak indirilen kızlar, kimliğindeki fotoğraf sebebiyle kanser tedavisi göremeyen nineler yaşanan garabetlerden sadece birkaçıdır. İkna odaları milletimizin hafızasına kazınmıştır. İkna odalarıyla üniversitelerimizi adeta Nazi kamplarına çeviren üniversite yöneticilerinin geçen hafta yayınladığı bildiriyle özgürlükten bahsetmesi tam bir kara mizah örneğidir. Tarih, her türlü baskıya rağmen iradesine sahip çıkanlar ile vesayete selam duranları elbette unutmamıştır, unutmayacaktır. Attıkları manşetlerle, yazdıkları iğrenç yazılarla, darbe şakşakçılığı yapanlar, üzerinden değil 24 yıl, bin yıl bile geçse alınlarındaki kara lekeyi silemeyecektir. Milletimiz o derin ferasetiyle daha beşindi yılını bile doldurmadan 28 Şubat zihniyetini sandığa gömmüş, Türkiye'de yeni bir dönemi başlatmıştır. 27 Mayıs, 27 Mayıs bildirisinden cumhuriyet mitinglerinin tamamı hezimete uğramıştır. 15 Temmuz gecesi yaşananlar milletimizin istiklal ve istikbalini koruma kararını dost düşman herkese yazılan tarihi destanla göstermiştir. Milletin kurumlarıyla, değerleriyle, inancıyla kavga edenler, ekmeğini yedikleri vatana ihanet edenler acı akıbetten kurtulamayacaktır. Türkiye'nin bir daha böyle acılar ve utançlar yaşamaması için elimizden geleni yaptık, inşallah bizden sonraki nesillere de devredeceğiz.

"Milletimizle sırt sırta vererek Türkiye'yi eski karanlık günlerine döndürmek isteyen darbe heveslilerine bırakmayacağımızı gösterdik. Hak ve özgürlükleri genişleterek Türkiye'de milli iradeyi yeniden egemen kıldık. Bu doğrultuda sadece 15 Temmuz sonrası attığımız adımlar dahi başlı başına birer devrimdir. Cumhur İttifakı çatısı altında hayata geçirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi2yle en büyük yönetim reformunu milletimize kazandırdık. Pek çok reform paketini hayata geçirdik. Bu kazanımları daha güçlü, büyük bir atılımla güçlendirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yarın İnsan Hakları Eylem Planı'mızı kamuoyuyla paylaşacağız. Bir süre önce milletimizin takdirine sunduğumuz yeni anayasa hazırlama teklifimiz bu eylem planının da adeta çatısını oluşturuyor. Biz tüm samimiyetimizle Türkiye'yi ayağına vurulan darbe anayasası prangasından kurtarmak olduğuna inanıyoruz. 10 yıldır bu konuyu ülkemizin gündemine getirdik. Maalesef bugüne kadar milletimize layık yeni ve sivil bir anayasa hayalimize kavuşamadık. İnşallah bu defa bunu başaracağız. Cumhur İttifakı olarak yeni ve sivil anayasa metnimizi tamamlayıp milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız.

"Küresel ekonomi çok zorlu bir dönemden geçiyor. Geçtiğimiz yıl küresel gelir yüzde 3,5, dünya ticaret hacmi yüzde 9,6 oranında daraldı. Sadece bir senede 90 milyondan fazla insanın aşırı yoksulluk sınırı altına düştüğü tahmin ediliyor. Bugün hala aşıya ulaşamayan 100'ün üzerinde ülke bulunuyor. Türkiye bu zorlu süreci başarıyla yürüttü, yürütmeye devam ediyor. Bugün açıklanan ve yüzde 1,8 olarak gerçekleşen 2020 büyüme oranımız izlediğimiz politikaların başarısının en somut örneğidir. Türkiye büyürken İngiltere yüzde 9,9 oranında, Hindistan yüzde 8 oranında, Almanya yüzde 4,9 oranında, ABD yüzde 3,5 oranında küçüldü. Aynı şekilde 2021 yılına iyi bir başlangıç yapan ihracatımız Şubat ayında önceki yılın aynı ayına göre üzde 9,6 artışla 16 milyar doları aşmıştır. Böylece yılın ilk 2 ayı itibariyle dış ticaret açığımız yüzde 15,3 azalmıştır. Gelişmeler ihracattaki artışın önümüzdeki aylarda süreceğine işaret ediyor. Tabi bunlar dikkate değer, takdir edilmesi, örnek gösterilmesi gereken başarılardır. Biz bununla yetinmiyoruz, asıl önemli olan ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerine ulaşması ve istihdamın da oluşmasıdır. Böyle bir durumda kaliteli ve kalıcı bir büyümeden söz etmek mümkündür. Hedefimiz refahı artıracak, sağlıklı ve istikrarlı bir büyümenin, orta ve uzun vadede güçlenerek sürmesidir. Bu hedefe giden yol fiyat istikrarından geçiyor. Burada da karşımıza verimlilik artışı ihtiyacı çıkıyor. Bir ekonominin yapısal temelleri ne kadar güçlüyse, şoklara karşı direnci de o kadar artar. Ülkemiz piyasalarında geçtiğimiz hafta dalgalanmalar görüldü. Bu tip küresel dalgalanmalar ne ilktir, ne de son olacaktır. Bizim için önemli olan bu gibi risklere karşı dirençli, sağlam, kendi mecrasında yürüme gücüne sahip bir ekonomik işleyişi temin etmektir. Enflasyon, faiz, kuru kontrol altına almış, büyümesini, ihracat, istihdamını koruyan ekonomi bu şokları kolayca savuşturabilir. Özellikle fiyat istikrarının sağlanmasına, cari açıkla mücadeleye önem veriyoruz.

"Biraz önce ifade ettiğim İnsan Hakları Eylem Planımızla eş zamanlı ve eş güdümlü olarak ekonomide hayata geçireceğimiz reformların da hazırlıklarını yürüttük. Ekonomi alanında hayata geçireceğimiz reformun da hazırlıklarını yürüttük. Arkadaşlarımız sahaya indi. Tüm taraflarla bir araya geldi. İletilen talepleri dikkatle dinledi. Buna göre çözüm odaklı bir yaklaşımla üzerine gideceğimiz alnaları öncelikli hale getirdik. Bu çalışmalardan da rahatsız olanlar elbette çıkabilir. Biliyorsunuz, biz kısa mesafe koşucusu değil, maraton koşucusuyuz. Mücadeleden kaçmadığımız gibi, kendi sınırlarımızı da zorlarız. Önümüzdeki hafta açıklayacağımız reformları kararlılıkla uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Reformların devamının geleceğini de söylemek istiyorum.

"Türkiye inşallah salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacak. Hem mevcut riskleri en aza indirecek hem de karşımıza çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendireceğiz. Makroekonomik istikrar kapsamında kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör, cari açık gibi alanlara öncelik verdik.

"Mali disiplin her dönemde olduğu gibi bugün de bizim olmazsa olmazımızdır. Gelir ve harcama tarafında aldığımız tedbirlere uygun şekilde 2021 bütçe açığı hedefimizi yüzde 4,3'ten, yüzde 3,5'e indirdik. Bütçe açığı ve borç stokunda Türkiye oldukça iyi durumdadır.

"Reform paketimizde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına yer veriyoruz. İsrafa tahammülümüz olmadığı için harcamaların takibine özel ehemmiyet gösteriyoruz. Bakanlıklarımızdan zorunlu olmadıkça kendilerine tahsis edilen ödeneğin üstünde harcama yapmamalarını hatta bu ödenekten tasarruf yapmalarını istiyoruz.

"Reform paketi çerçevesinde kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçiyoruz. Kamu iktisadi teşebbüslerine gerekiyorsa yeniden yapılandırarak daha verimli ve rekabetçi hale getiriyoruz. Fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler getiriyoruz. Cari açıkla mücadelemizi başarıya ulaştırmak için üretimde yapısal dönüşümü teşvik edecek yeni adımlar atıyoruz. Kamudaki kurumsal yapıyı güçlendirerek reformların kalıcılığını öyle veya böyle sağlayacağız. detayları önümüzdeki hafta kamuoyuyla paylaşacağız.

"Koronavirüs salgını sağlık krizi olmanın ötesinde Batı'da sosyal hastalıkların artmasına sebep oluyor. Avrupa'daki vatandaşlarımızı hedef alan ırkçı, faşist bir saldırının haberini alıyoruz. Kuran'ı yaklamar, mescitlerimizin kapısına domuz başı bırakmalar artık sıradan vakalar haline geldi. Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları 2 kat artmıştır. Avrupa'da en çok vatandaşımızın yaşadığı üç ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini aşmıştır. Sadece 2020 yılında 400'ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere 900'ün üzerinde saldırı kayıtlara geçmiştir. Bu rakamlar buz dağının görünen kısmını teşkil ediyor. Çünkü nefret suçlarının sadece 5'te 1'i kayıt altına alınıyor. Rapor edilen saldırılarda resmi kurumlar suçluların peşine düşmek yerine mağdurlara baskı uyguluyorlar. Bugün kültürel ırkçılık kurumsal ırkçılığa dönüşmüştür. 5-10 yıl öncesine kadar marjinal görülen fikirler, Avrupa'da ana akım siyasi partilerin söylemi haline gelmiştir. Son birkaç yıldır Avrupa seçimlerinin temasını mültecilere, yabancılara ve müslümanlara özellikle de Türkiye'ye ve şahsıma yönelik husumet politikaları oluşturuyor.

"Koronavirüs salgınının ülkemize sirayet etmesi ve buna karşı tedbirleri almaya başlamamızın üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. 18 Mart 2020'de yaptığımız toplantının ardından ortak akıl ve karar ürünü olarak ortaya çıkan kapsamlı tedbirleri milletimizle paylaştık. Süreç içinde aldığımız tedbirlerden etkilenen tüm kesimler için ilave destek paketleri oluşturmuş ve uygulamaya geçirmiştik. Her şeye rağmen işi bozulan, geliri azalan vatandaşlarımız olmuştur. Yakından takip ederek pek çok farklı yol ve yöntemle kendilerini desteklemeye çalıştık, çalışıyoruz. Dünyada ve ülkemizde salgının bir yıllık seyrinin sonuçlarına baktığımızda gördüğümüz şudur: Türkiye hem sağlık hizmetleri, hem önleyici tedbirler, hem ekonomik destekler bakımından herkesin takdir ettiği bir yerde durmaktadır. Bugün 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10'undan fazlasına ulaşan Türkiye dünyada ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Hem hiçbir vatandaşımızı doktorsuz, ilaçsız, maskesiz bırakmadık, hem de finansal dalgalanmalara karşı devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik.

"Merkez Bankası rezervlerindeki hareketlilik bu dönemdeki mücadelenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunu göstermektedir.

"Türkiye pek çok devlete nazaran coğrafi alan ve nüfus itibariyle büyük bir ülke olduğu için adımlarımızı kademeli şekilde atmamız gerekiyor. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı başta olmak üzere illerimizi sınıflandırdı. Bu değerlendirmeye göre 81 vilayetimiz düşük riskli mavi, orta riskli sarı, yüksek riskli turuncu ve çok yüksek riskli kırmızı gibi renklere ayrıldı. Valiliklerimiz başkanlığındaki il kurullarımız bu güncellemeye göre uygulamayı gözden geçirecek ve yeni düzenlemelere gidecektir.

"Tedbirlerin sıklaştırılması veya gevşetilmesi kararı illerimizdeki iyileşme ve kötüleşme durumuna göre verilecek. Her hafta risk durumuna göre illerimizin renkleri yeniden tespit edilecek, iki haftada bir normalleşme uygulaması güncellenecek. Her ilimiz salgın tedbirlerinin orada ne düzeyde uygulanacağını kendisi belirleyecek. 

"Normalleşme adımlarının  prensipte nasıl atılacağı konusunu kapsamlı şekilde görüştük. Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kalkarken, yüksek ve çok riskli illerde bir müddet daha pazar günü devam edecek. Akşam 21.00-05.00 yasağı ise sürecek.

"Okullar Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokullarda, 8 ve 12. sınıflarda eğitim öğretime açılacaktır. Düşük ve orta riskli illerde orta okullar ve liselerde eğitim öğretime başlanacaktır. Riskli ve çok yüksek riskli illerimizde liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacaktır.

"Restoran, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler, çok yüksek riskli iller dışında Türkiye genelinde sabah 07.00-akşam 10.00 arasında yarı kapasiteyle faaliyetlerini sürdürecektir.

"Halı saha ve havuz gibi yerler, düşük riskli illerde sabah 9 ile akşam 19 arasında faaliyetini sürdüreceklerdir.

"Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye'de normale döndürülecek, ihtiyaç halinde valilikler farklı düzenlemeler yapabilecektir. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundaki vatandaşlarımızla ilgili düzenleme, düşük ve orta riskli illerde kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek riskli illerde sokağa çıkma süresi artırılacaktır. STK'lar, meslek odaları, kooperatifle ve benzeri kuruluşların genel kurulları düşük, orta ve yüksek riskli illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabilecektir.

"Diğer uygulamalardaki hususların nasıl olacağı il kurullarımız tarafından belirlenecektir. Hedefimiz mümkün olan en kısa sürede kontrollü normalleşme sürecini tamamlamaktır. Denetimler daha sıkı ve kararlı şekilde yürütülecektir. Türkiye'nin, kısıtlamaların gevşetilmesi ve tamamen kaldırılması hususunda aynı başarıyı göstereceğine yürekten inanıyorum."