Birilerine, bildikleri bir teknik direktörün adını sorsanız, dünyanın her tarafında en sık duyduğunuz yanıt kesinlikle Jose Mourinho olur.
Jurgen Klopp ve Pep Gurdiola, İngiltere'de son dönemde daha büyük başarılar kazamnış olabilir ancak bu zaferler bile bu ikiliyi Mourinho kadar tanınır bir isim haline getiremedi.
Mourinho bu imajını büyük ölçüde başarılarına borçlu. Başarılar kazandıkça, futbol dünyasında daha görünür hale geldi.
Peki Mourinho, nasıl Jurgen Klopp ya da Pep Guardiola'nın yakalayamadığı bir pop kültürü ikonu statüsüne ulaştı.
İşte nedenleri;
Kendi imajının efendisi
Jose Mourinho, fuıtbofda kelimenin tam anlamıyla dünyanın en ünlü isimlerinden biri.
Favori görülmeyen takımı Porto'nun Manchester United'ı Şampiyonlar Ligi'nden elediği 2004 yılında, bitiş düdüğünün ardından, uzun pardösüsü uçuşurken, yumrukları havada, Old Trafford'da oyuncularına doğru koşmasından bu yana böyle.
O zamana kadar imajını da bulmuştu. Uzun siyah pardösüsü, atkısı ve özenle kesilmiş saçıyla...
Barcelona'da yardımcı antrenörlük yaptığı yıllardaki eski fotoğraflarında giydiği bol eşofmanlar, imajının ne kadar çok parlatıldığını kanıtlıyor.
Yıllar boyunca tutarlı bir şekilde yansıttığı zarif imajı, saçının biraz daha kırlaşması dışında, aşağı yukarı aynı kaldı.
Dile hakimiyeti
Jose Mourinho, sadece görünüşü sayesinde değil, söyledikleriyle de bir efsane.
Mourinho'nun kendisini "Özel biriyim" diye tanımlanması ve çalıştırdığı takımlar yenilince, rakip taraftarların "Şimdi o kadar da özel değilsin" diye bağırması artık bilinen, hatta biraz da sıkan bir durum.
Ancak, bu tanımlamayı kendisi için 15 yıl önce yapmasından sonra bile hala kalıcı olması, Mourinho'nun ana dili olmayan İngilizce'de bile kelimelere ne kadar hakim ve bu konuda ne kadar yetenekli olduğunu gösteriyor.
İyi başlıkların çok tiraj ve çok tık getirdiği İngiliz basını bunu çok sevdi.
Birçok teknik direktör, sıkıcı klişelere başvurma eğilimi gösterir. Mourinho ise kendininkileri icat etti.
Chelsea'nın başında çıktığı Premier Lig'deki ilk maçında, Tottenham ile 0-0 berabere kaldıktan sonra "Bir otobüs getirdiler ve kalenin önünde bıraktılar" demişti.
Bu deyim daha sonra sadece gol yememek için sahaya çıkan takımlara yakıştırılan "otobüsü park etmek" deyimine dönüştü.
Mourinho, dil yeteneğini uzun süredir, dikkatleri aldığı kötü skorlardan uzaklaştırmak için de kullanıyor.
Örneğin çok kötü bir oyunun ardından West Ham United'la 0-0 biten maçın ardından "Bu dünyadaki en iyi lig değil. Bu 19. yüzyıldan kalma bir futbol. Defans duvarını delmek için güçlü bir matkap getirmekten başka yapabileceğim bir şey yoktu" demişti.
Son takımı Manchester United'de işler kötüye gidince, geçmişteki başarılarını özlü bir şekile hatırlatarak şöhretini korumaya çalışmıştı.
"Premier Lig'de diğer 19 teknik direktörün toplamından daha çok sayıda şampiyonluk kazandım" demiş, sonra da "Dünyanın en büyük kulüplerinden birinin menajeriyim, ayrıca dünyanın en büyük menajerlerinden biriyim" diye de eklemişti.
United'daki sorunların kendine mal edilemeyeceğini ima ediyordu ve geçmişte ne kadar çok başarı elde ettiğini vurguluyordu.
Ayrıldıktan sonra da "Kariyerimdeki en büyük başarılardan biri Manchester United ile Premier Lig'de sezonu ikinci bitirmekti" demişti.
Duygularını saklayamıyor
Bazı menajerler, örneğin Arsenal'in eski menajeri Arsene Wenger, duygularını saklamakta uzman.
Jose Mourinho ise bunlardan biri değil.
Dünyanın en duygularını belli eden yüzlerinden birine sahip.
Bu nedenle Mourinho'nun yüz ifadelerinden her durum için bir GIF yapıldı.
Her hikayenin baş karakteri
Porto'nun, 2004'teki Şampiyonlar Ligi zaferi turnuva tarihinin en kayda değerlerinden biriydi.
Portekiz takımı Avrupa'nın 5 büyük liginin dışında bir takımdı ve çok iyi oyunculardan kuruluydu. Bir önceki yıl AC Milan ve Juventus'un finalini oynadığı bir kupayı almışlardı.
Bu iki İtalyan devinde, Gianluigi Buffon; Alessandro del Piero; Andriy Shevchenko; Paolo Maldini vardı. Porto'nun ilk 2004'teki 11'inde Costinha, Maniche, Carlos Alberto ve Derlei.
Ama bu oyuncular, büyük ölçüde unutuldu artık. Monaco'ya karşı oynanan finalse, tek bir şeyle hatırlanıyor; Mourinho'nun Avrupa'nın en iyi teknik direktörü tacını takmasıyla.
Morinho, her seferinde kendisini hikayenin baş unsuru haline getirmeyi başardı.
Old Trafford'daki son haftalarında Paul Pogba'yla ters düştüğünde, oyuncuya Instagram'a fotoğraf koyduğu için kızmasını gösteren görüntüler sızdı.
Birçok kişi, kameraların tam olarak ne zaman kayda geçeceğini nasıl bildiğini merak ediyordu.
Manchester United ile ligi ikinci bitirdiğini söylediğinde bile, 25 kupa kazandığını araya sıkıştırmayı ihmal etmedi.