PKK ile girdiği çatışmada ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkum olan eski JİTEM komutanı emekli albay Abdülkerim Kırca, evinde ölü bulundu. Kırca'nın tabancayla intihar ettiği anlaşıldı.
Yeşil ile beraber yargılanıyordu
Diyarbakır’da Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı görevinde bulunan ve birçok çatışmanın içinde yer alan Kırca, Antalya’daki bir çatışmada aldığı kurşun yarası sonucu tekerlikli sandalyeye mahkum olmuştu. İlk incelemelere göre Kırca, bitişik atışla kafasına sıkılan tek kurşun nedeniyle öldü. Kırca, emekli olmasına rağmen, geçmişteki hizmetleri dikkate alınarak Ankara Güvercinlik'teki jandarma lojmanlarında kalıyordu.
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından devlet şeref madalyası ile ödüllendirilen ve Genelkurmay üst düzey yetkililerinin katıldığı Çankaya'daki törene tekerlekli sandalyesi ile katılan Abdülkerim Kırca, son dönemlerde Güneydoğu ile ilgili haberlerde PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan tarafından yine gündeme getirilmişti.
Kırca'yı üzen gelişme
PKK’ya katılan ve örgütün dağ kadrosunda üst görevlerde bulunan Aygan, örgütten ayrılıp itirafçı oldu. Kırca’nın görev yaptığı dönemde jandarmada maaşlı olarak çalıştırıldı. Bazı operasyonlara da Aygan’ın PKK’lıların yerlerini bilmesi nedeniyle götürüldüğü bildirildi. Devletten kaçıp yeniden PKK’ya katılan Aygan bu kez devlet görevlilerinin aleyhine ifade vermeye ve kitap yazmaya başladı.
Ergenekon operasyonu kapsamında yeniden gündeme gelen ve gazeteleri arayıp açıklamalar yapan Aygan’ın özellikle Emniyet Müdürü şehit Gaffar Okkan suikastıyla Kırca’yı ilişkilendirilmek istenmesinin emekli albay Kırca'yı çok üzdüğü ileri sürüldü. Kırca'nın bunu devre arkadaşlarıyla paylaştığı belirtildi.
PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın, birçok faili meçhul olayın talimatını vermekle suçladığı emekli binbaşı Abdülkerim Kırca hakkında" silahlı çete kurmak" "işkence" ve "3 kez adam öldürmek" suçlarından müebbet hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
Komutanın intiharındaki sırlar
PKK itirafçısı ve eski JİTEM'ci Abdulkadir Aygan'ın, JİTEM grup komutanı Kırca’nın yaptığını iddia ettiği infazları Star gazetesinde üç gündür yayınlanıyordu. Şimdi, Devlet Övünç Madalyalı Abdülkerim Kırca’nın ölümü ile bu itiraflar arasındaki bağlantı konuşuluyor.
PKK ve JİTEM itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın ‘JİTEM’in 16 ölüm kuyusunu biliyorum’ diyerek kuyuların adreslerini ve kuyulara atılan kişilerin isimlerini vermesi üzerine yakınları kuyuların açılması için Silopi Savcılığı’na başvuru yapmaya hazırlanıyor. Tuncay Güney de Ergenekon’un öldürdüğü kişileri ‘asit kuyularına attığını’ iddia etmiş ve kuyuların bulunduğu bölgeyi Silopi BOTAŞ tesisleri yakınlarındaki petrol kuyularının çevresi olarak tarif etmişti.
'Gördüm, kafalarına sıktı'
Star Gazetesi'ndeki habere göre, Binbaşı Cem Ersever’in Ankara’ya tayin olmasından sonra JİTEM’in başına atanan Abdulkerim Kırca döneminde cinayetlerin arttığını iddia eden Aygan, ''JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı Binbaşı Abdulkerim Kırca’nın üç kişiyi infaz ettiğini gözlerimle gördüm. Bu kişiler Sağlık- Sen Diyarbakır Şubesi’nden Necati Aydın, Mehmet Ay ve Ramazan Keskin’di. Bu kişiler mahkemece serbest bırakıldığı için Kırca infaz etti. Silvan yolunda Kağıtlı Karakolu’nu geçince gündüz gözüyle bunlar dizüstü çöktürüldü. Kırca, yakın mesafeden kafalarına sıktı. Daha sonra bunları toprağa gömdük.'' dedi.
İşte Star gazetesinde yayınlanan PKK itirafçısı Aygan'ın iddiaları:
Murat Aslan: 1994 yılında oğlunu kaybeden Diyarbakırlı bir baba şok iddialarda bulundu. İzzettin Aslan, 10 Haziran 1994 tarihinde elektrik faturası yatırmak için evden çıktıktan sonra bir daha dönmeyen oğlu Murat'ın, JİTEM Diyarbakır Grup Komutanı Abdülkerim Kırca tarafından öldürüldüğünü iddia etti ve savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Görgü tanıklarının "evinizin iki sokak ötesinde beyaz bir otomobile zorla bindirilip götürüldü" dediği oğlunun izini 10 yıl sonra bir televizyon programında bulduklarını belirten baba İzzettin Aslan, şunları anlattı: 11 Mart 2004'te bir televizyon kanalında eski bir PKK itirafçısı anılarını anlatırken ‘Diyarbakır'da Murat Aslan isimli bir genci Binbaşı Abdülkerim Kırca'nın emriyle aldık. JİTEM merkezinde işkenceyle sorgulandı. Silopi'ye bağlı Çukurca köyünün yakınındaki mezarlığın altında bir dere yatağında yakılarak öldürüldü’ dedi. Evde herkes şok içindeydi. Hemen şikáyetçi olduk ancak 4 yılda Kırca'nın ifadesi bile alınamadı. İtirafçının tarif ettiği yere gittim, köylülerle konuştum. Olayı doğrulayanlar cesedin mezarlığın hemen dibine gömüldüğünü söylediler. Silopi Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdum. Mezar açılırken başında durdum. Yapılan DNA testinde sonuç yüzde 99.99 oğlum olduğunu söyledi.
İdris Yıldırım: Silopi'den alınıp Elazığ timine götürüldü, orada boğularak öldürüldü ve çuvala konuldu. Elazığ-Baskil yolu kenarında bir ufak dere içerisinde yakıldı. Bu olayda Grup Komutanı, Kemal Emlük, ben ve Elazığ timi vardı.
Servet Aslan: Siirt'in Eruh ilçesinden olan Servet Aslan'ın babası Diyarbakır'daki Kredi Yurtlar Kurumu'nda bekçiydi. Bu kişi de yine aynı yöntemle alınarak infaz edildi.
Edip Aksoy - Sıdık Etyemez: Bunlar infaz edildiler. Öldürüldükten sonra Silopi ile Cizre arasında bir dere yatağında gömüldüler.
Ahmet Ceylan: Diyarbakır'da Yenişehir içerisinden alındı. İşkenceyle bilgi alındıktan sonra infaz edildi.
Şahabettin Latifeci: JİTEM'e getirildi. Orada Şehmus kod adlı uzman çavuş tarafından boğularak öldürüldü. Bu şahsın cenazesi de çuval içinde Silvan-Diyarbakır yolu üzerindeki bir süt fabrikası veya yoğurt fabrikasının arkasına atılmıştı.
Mehmet Salim Dönen: JİTEM'e getirildi. JİTEM'de üzerinden 7 bin Mark çıktı. Bu Marklar tabi Abdulkerim Kırca tarafından alındı. JİTEM'e televizyon alındı. Bu kişi de işkenceyle öldürüldükten sonra cesedi atıldı.
İhsan Haran: JİTEM'de sorgulandı ve infaz edildi.
Hakkı Kaya: 18 Kasım 1996’da Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi civarında yürüyen Hakkı Kaya JİTEM tarafından alındı. Kaya, Gülüstan adlı bir PKK’lının babasıydı. Muhsin Gül adlı itirafçı Kaya’nın kızının dağda olduğunu ve kendisinin de irtibata girdiğini, yardım yataklık yaptığını söylemişti. Kaya, JİTEM’de sorgulanarak öldürüldü. Cenazesi çuval içerisinde Diyarbakır’dan Silvan’a giderken Karaçalı köyünü geçince sol taraftaki toprak yolun 5 ile 10. km arasındaki Han Köyü’ne doğru gidilirken virajda atıldı ve üzeri toprakla örtüldü.
DEP’li Fethi Yıldırım: 1 Ocak 1994 günü Viranşehir Özal Mahallesi Yükseller Tesisleri arkasında bulunan evden alındı. Diyarbakır’da JİTEM’e getirilen Fethi Yıldırım, Saraykapı’da sorgulandıktan sonra kaybedildi. Karaçalı Köyü’nden Hani İlçesi’ne giden toprak yoldan 2-3 kilometre gidince yol hafif tepelik bir yerden geçiyor. Orada yolun sol yanı batı tarafına (yolun 2-3 metre yakınına) gömüldü.
'14 yıldır kemikleri sızlıyor'
Fethi Yıldırım’ın ağabeyi Süleyman Yıldırım, Aygan’ın açıklamaları üzerine hemen savcılığa başvuracağını kaydetti. Ağabey Yıldırım ‘’Kardeşim kaybolduktan sonra hemen savcılığa gittim. Savcı ‘iki gün sonra haber vereceğim’ dedi, daha sonra kardeşimin gözaltına alınmadığını söyledi. Gece evini basarak resmi kimlikli 4 kişi kardeşimi aldı. 14 yıldır kardeşimin kemikleri sızlıyor. Cesedi nereye atıldı bilmiyoruz. Bu insanlık mıdır? Canımız gitmiş. Hiç olmazsa kemiklerini bulalım. Bu bile bizim için yeterli. İstiyoruz ki mezarına çiçek koyalım’ dedi.
Abdülkadir Çelikbilek: Abdulkadir Çelikbilek'i PKK'ye yardım, kaçakçılık yapıyor ve PKK'yı finanse sağlıyor suçlamasıyla Diyarbakır Postanesi civarında ben, Kemal Emlük, Apo kod adlı Uzman Çavuş Abdulkadir Uğur, Şehmuz kod adlı Uzman Çavuş Uğur Yüksel, onu alarak Toros arabaya bindirdik. JİTEM'e götürdük. Buradaki sorgusunda üzerinden hiç para çıkmadı, yoksul bir adamdı, bizde de şüphe olmuştu; ama bir defa almıştık. JİTEM alınca sağ bırakmaz. Şehmuz Uzman Çavuş, onu boğarak öldürdü. Beyaz Station arabasının arka kısmına Çelikbilek'in cesedi atıldı.
Abdulkerim Zoğurlu - Zana Zoğurlu: Abdülkerim Kırca zamanında gerçekleştirilen bir diğer operasyon ise Abdulkerim ve Zana Zoğurlu olayı. Bir pastaneye yapılan saldırının ardından misilleme olarak Abdulkerim ve Zana Zoğurlu alındı. İtirafçı Muhsin Gül ve itirafçı Saniye (Alataş) Emlük kullanılarak ikisinin evi öğrenildi. şeyhmus kod adlı Uzman Çavuş Uğur Yüksel, Muhsin Gül ile isimlerini hatırlayamadığım bir iki rütbeli daha vardı. Onları araziye götürüp infaz ettiler.
Hasan.....: 'Hasan' isimli Silopili bir şahıs Kortik köyünden olması gerekir. JİTEM'de çalışan ve maddi durumu iyi olan, soyismi 'Acut' ya da 'Acet' olarak bilinen Koçer lakaplı kişi, Hasan adlı kişiyi alarak Silopi Timi'ne götürdü. Ardından da Diyarbakır Timi'ne, sonra da Elazığ Timi'ne götürülen Hasan öldürüldü. Burada da cesedi çuval içine konularak Hazar Gölü'ne atıldı.
Memduh Ökmen: 1994 yılında gözaltında kayıp edilen Memduh Ökmen’in ağabeyi Fikri Öktem, 15 yıl sonra bir umut ışığının doğduğunu söyledi. Öktem, ‘16 gün boyunca gözaltında kalmıştı. Mahkemede serbest bırakıldıktan sonra çıkışta tekrar gözaltına alınmıştı. O günden beri kendisinden haber alamıyoruz. Kuyuların açılabileceğini duyduk. İçimize bir ışık doğdu. Nereye başvurmak gerekiyorsa başvuracağız. Ne zaman kardeşimin evine gidip çocuklarını görsem gözlerim doluyor. Onu görmeyen belki hiç hatırlamayan çocukları var’ dedi.