Dünya

İzmir depremi Economist dergisinde: Depremin yaralarını saran Türkiye daha büyüğüne hazırlanıyor'

04 Aralık 2020 11:04

Economist dergisi bu haftaki sayısında "Yaraları sarmak" başlıklı bir makalede, İzmir depremini kast ederek "Türkiye bir depremin yaralarını sarıyor ve daha fazlasına hazırlanıyor" derken, İstanbul'un bir sonraki büyük depreme hazır olmadığını vurguluyor.

Yazıya "İzmir'in ana caddelerinden birinde buldozerler ve ekskavatörler, büyük bir enkaz yığınının yanında, Türkiye'nin üçüncü büyük kentini Ekim ayında vuran depremde yıkılan apartmanın dehşet veren kalıntıları üzerinde çalışıyor" ifadeleriyle başlayan yazıda, nakliyecilerin yıkım bekleyen ya da yıkılmanın eşiğinde olan, yüzeyleri derin çatlaklarla kaplı binalardan mobilyaları ve mutfak eşyalarını kurtarmaya çalıştığı aktarılıyor.

Dergi, birkaç yüz metre ötede felaket nedeniyle evsiz kalan boşanmış öğretmen Meryem'in iki çocuğuyla birlikte eşyalarını bir kamyonete yüklediğini, Meryem'in evinin ayakta kalmış olmasına rağmen, çok hasar aldığı için geri dönmeyi reddettiğini ve "Kimsenin başına gelmesini istemem" dediğini belirtiyor.

Economist, 7 büyüklüğündeki depremde, sarsıntıdan kaynaklanan küçük bir tsunamide boğulan bir kadın da dahil en az 116 kişinin öldüğünü, tüm ülkeden kurtarma ekiplerinin bölgeye akın ettiğini, binlerce kişinin kan vermeye gönüllü olduğunu bildiriyor. Yerel işletmelerin depremzedelere yiyecek dağıttığı, yaklaşık üç gün sonra enkazın altından üç yaşındaki bir kız çocuğunun, bir gün sonra da bir bebeğin kurtarıldığı ifade ediliyor.

Dergi şöyle devam ediyor;

"Fay hatlarıyla kaplı Türkiye'de sadece bu yıl dört ölümcül deprem oldu ve son 120 yılda büyüklüğü 7 ya da daha büyük olan 18 sarsıntı yaşandı. Neredeyse 60 milyon kişi ya da nüfusun yüzde 70'i, sismik açıdan hareketli yerlerde yaşıyor. Felaket sonrası yardım Türkiye'de artık ciddi bir sorun değil ama hazırlıklılık öyle."

Dergiye konuşan Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Mustafa Erdik, toplam 10 milyon binadan yüzde 20 ila 25'inin depremden korunma standartlarına uymadığını belirtirken, dergi diğerlerinin bu sayının daha da yüksek olduğunu söylediğini aktarıyor.

Riskin özellikle 15 milyon nüfuslu İstanbul için büyük olduğunu belirten Economist, kentteki binaların yüzde 70'inin 2000 yılından önce yapıldığına dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor;

"20 yıl önce 7,6 büyüklüğündeki deprem 17 bin kişiyi öldürdü. Bilim insanları bir sonraki büyük depremin sadece bir zaman meselesi olduğunda hemfikir. Bazıları gelecek 30 yıldaki deprem olasılığının yüzde 40 olduğunu söylüyor. Yerel bir planlama kuruluşunun yakın tarihli çalışmasına göre aynı büyüklükteki bir deprem 48 bin binanın yıkılmasına, 196 bin binanın hasar görmesine ve 15 milyar dolarlık hasara yol açacak. İstanbul Türkiye'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın üçte birini oluşturduğundan, uzun vadeli ekonomik hasar ağır olabilir."

Economist, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin gelecekteki depremlerin etkisini azaltmak için adımlar attığını belirtiyor. 2012'de başlatılan kentsel dönüşüm programıyla 500 bin riskli binanın yıkılıp, yenilerinin yapıldığı, kısmen Dünya Bankası tarafından fonlanan bir programla da İstanbul'daki 1200 okul ve hastanenin depreme karşı güçlendirildiği ifade ediliyor.

Aralarında yeni boğaz köprüsü ve yeraltı tünelinin de bulunduğu bir dizi altyapı projesinin de büyük depremlere dayanıklı inşa edildiği kaydediliyor. "Ancak Türkiye ileri doğru attığı her adımdan sonra bir geri adım atıyor gibi görünüyor" diyen dergi, kentsel dönüşüm programını eleştirenlerin, programın hükümete yakın şirketleri zenginleştirdiğini, çevre kaygılarını dikkate almadığını ve evlerden tahliye dalgasını tetiklediğini söylediğini bildiriyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Jeolog Naci Görür de "Bu çok iyi programdı, ancak müteahhitlere teslim edildi ve onlar da en çok kar edebilecekleri mahallelere öncelik verdiler" diyor.

"Erdoğan'ın iktidarında Türkiye'nin ekonomisinin itici gücü olan inşaat çılgınlığı, açık alanları ve parkları yuttu" diyen dergi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na göre 1999 depreminden sonra İstanbul'da belirlenen 470 toplanma alanından sadece 77'sinin kaldığını belirtiyor. İki yıl önceki seçimden önce hükümetin bir imar barışı yasası getirdiği de vurgulanıyor.

Economist imar barışından Türkiye genelindeki 7 milyon mülkün sahibinin yararlandığını ve bunların birinin de İstanbul'da geçen yıl kendi kendine çöken ve 21 kişinin ölümüne neden olan bir bina olduğunu ve binanın sekiz katından üçünün kaçak yapıldığını belirtiyor.