İyi Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, Kahramanmaraş merkezli depremlerde kimsesiz kalan çocukların sayısına ilişkin çelişkili açıklamalara dikkat çekerek, “İçişleri Bakanlığı yetkilileri, dün, ‘Kimsesi bulunamayan 213 çocuk var’ dedi. Ancak Aile Bakanlığı 79 olarak açıkladığı için kafalar bulanık. Ve bulanıklık giderilinceye kadar tek bir çocuğumuzun dahi mağdur edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
Aylin Cesur, TBMM Genel Kurulu’nda dün yaptığı konuşmada, Kahramanmaraş merkezli depremlerde kimsesiz kalan çocuk sayısının İçişleri Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından farklı açıklandığına vurgu yaptı. Cesur, şunları söyledi:
“Türkiye çok büyük bir afet yaşıyor, kaybettiklerimize Allah’tan rahmet diliyorum. AK Parti Adıyaman Milletvekili Sayın Yakup Taş'a ve eski AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı Güvenç'e, yakınlarına ve AK Parti camiasına başsağlığı ve sabır dileklerimi iletiyorum. Nefes almakta zorlandığımız, bir lokma yemek yerken bile sıkıldığımız anları yaşıyoruz. Bir keder çöktü bağrımıza. Çok üzgünüz kayıplarımıza milletçe, ama biz milletin temsilcileriyiz ve üzülmek yetmez. Neden oldu, nelerimiz eksik, tedbir alınsa böyle bir tablo olmaz mıydı, bir daha deprem olacak diye bar bar bağıran, İstanbul’da olası depreme ait bilgi veren bilim adamları var, dedikleri ne kadar dikkate alındı 20 senedir, soracağız.
1500'lü yıllardan itibaren farklı zamanlarda 7 ve üstü büyüklüğünde 25 depremle sarsıldı Türkiye. Bilinen, 6 Şubat tarihli Kahramanmaraş depreminde 50 bine yakın vatandaşımızı yitirdik, canlarımız enkaz altında kurtarılmayı bekledi günlerce ve milyonlarca kişi de kış şartlarında sokaklarda dondu.
"Depremzedeler diyor ki, "Bu belki kaderimiz bizim ama neden hâlâ bu kadere kurban ediliyoruz?'"
Hâlâ ulaşılamayan vatandaşlar var. Ben, bölgeye gittim, Malatya’daydım. Daha dün yeniden aradım bölgedeki vatandaşları ve gittiğim köylerdeki vatandaşlar, ‘Hâlâ su gelmedi’ dedi. Hâlâ yardım bekliyorlar. Doğanşehir’de pek çok köye ulaşılmamıştı ben oradayken hâlâ da sıkıntı devam ediyor.
Sorular uçuşuyor kafalarda. Depremzedeler diyor ki ‘Kurtarma ekipleri ilk 24 saatte gelse yakınlarımız hayatta idi belki’. Dondurucu şartlarda yapayalnız, kendilerinin çuvallarla çevirdikleri odunluğa sığınan 23 kişilik bir gruptan bir kadın dedi ki ‘Bit olduk, su yok. Merkeze gidip çadır bulup getirdiler yeni ve hâlâ yine de 3 aile bir çadırdayız’. Ve dedi ki ‘70 sene evvel bir deprem olmuş burada. Bu belki kaderimiz bizim ama neden hâlâ bu kadere kurban ediliyoruz?’
"Bir çocuğumuzun dahi mağdur edilmesine izin vermeyeceğiz"
Ve anne babasını kaybeden korumasız çocuklarımız... Aile Bakanı, ‘Refakatsiz hiçbir çocuğu derneğe, vakfa teslim etmemiz söz konusu değil’ dedi. Ancak Sakarya’ya getirilen 9 yetim çocuğun, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Mekke Mescidi-Hanife Akın Kuran Kursu’na yatılı verildiği ortaya çıktı. Aile Bakanlığı, ‘Geri aldık’ dedi. Ancak vakıf görevlilerinden biri, çocukların Diyanet’e bağlı bir yere yerleştirildiğini iddia etti.
Enkazdan kurtarıldığı bilinen kayıp çocuklar... Bunun önemini ilk günden genel başkanımız Meral Akşener dile getirmişti. Dün, Çocuk İstismarı Komisyonu’nda sorduk bu soruları. İçişleri Bakanlığı yetkilileri, dün, ‘Kimsesi bulunamayan 213 çocuk var’ dedi ve detaylı açıkladı. Ancak Aile Bakanlığı 79 olarak açıkladığı için kafalar bulanık. Ve bulanıklık giderilinceye kadar soracağız. Çünkü bir çocuğumuzun dahi mağdur edilmesine izin vermeyeceğiz.
"AFAD’ın bütçesi, 2022’de 12 milyarken 2023’te neden 8 milyara indirildi?"
AFAD’ın bütçesi, 2022’de 12 milyarken 2023’te neden 8 milyara indirildi? Hem de AFAD’ın 23 Kasım 2022 tarihli Gölyaka depremi raporunda afet yönetimindeki eksiklikler belirtilmişken. Soru; bırakın 21 yılı, bu rapordan sonra ne yaptınız?
En hayati öneme sahip yerler arasında sağlık kurumları var. 448 sağlık çalışanını, 201'i polis 214 emniyet mensubunu yitirdik. Depremzede polislere, doktorlara, sağlık personeline ne izin ne kalacak yer verildi.
"Kızılay’ımızı içine düştüğü feci durumdan çıkaracağız"
Kızılay, Malatya’da dünyanın en büyük konteyner üretim fabrikalarından birine sahip. Konteyner stoklanmasına ‘ekonomik gerekçelerle’ onay verilmediği gündeme geldi. Stokların yardım kuruluşlarına satılmasına yarınki nesillerin enfekte olmaması için girmeyeceğim ama Kızılay’ımızı içine düştüğü feci durumdan çıkaracağız, bunu söyleyeceğim.
"Krizlerin faturası üniversite öğrencilerimize kesiliyor"
Krizlerin faturası var ve nedense Covid-19 salgınındaki gibi üniversite öğrencilerimize kesiliyor bu ve eğitim hakları alınıyor, başka birçok yolu varken.
Jeoloji mühendisleri, inşaat mühendisleri, mimarlar odaları, 2013’ten beri ellerinden alınan denetleme yetkisinin sonuçlarını ve ne olmalı anlatıyor. Hepsini dinliyoruz ve düzelteceğiz yanlışları.
"Sorumsuzlar ülkesi olmaktan çıkarmak için ülkemizi, sorumluları bulacağız"
Son 3 yılda iptal edilen 300 güçlendirme ihalesini de soracağız. İskenderun Devlet Hastanesi’ne 2012'de ‘depreme dayanıksız’ raporu verildiği halde gözler neden kapanmış, soracağız. Sorumsuzlar ülkesi olmaktan çıkarmak için ülkemizi, sorumluları bulacağız.
"Türk Silahlı Kuvvetleri engin tecrübesiyle neden erkenden sahaya inemedi, sormayalım mı?"
Türkiye’deki hayvan varlığının yüzde 15’i burada ve bölgedeki tarımsal üretim, üretimin yüzde 20'si. Ekim başladı ve köylüler mağdur her zamanki gibi. Dünya Bankası, ‘Türkiye, dünyada gıda enflasyonu en yüksek ilk 10’da’ diyor. Sadece bölge halkı değil, tüm Türkiye etkilenecek; bunun en kalınından altını çiziyorum. Traktörü, nesi varsa enkazda köylünün ve onlara kendi köyünde çözüm şart ve her şeyi karşılayacaksınız, devletseniz.
İmar afları… 10 ilde imar affı verilen yapı kayıt belgesi, 294 bin. Ne kadarı hasar gördü, soracağız.
Almanya’da 3 bin 800, tüm Avrupa’da 25 bin, bizde neden 453 bin müteahhit var, sormayalım mı?
Türk Silahlı Kuvvetleri engin tecrübesiyle neden erkenden sahaya inemedi, sormayalım mı?
Depremin 3. günü 15:00’te, 9 saat internet neden kesildi, sormayalım mı?
Japonya’da her gün aynı şiddetteki depremlerde bir çivi oynamazken bizde kuma dönen binalara nasıl ruhsat verildi, zeminler incelendi mi, sormayalım mı?
Enkaz 100 milyon ton. Erciyes Dağı demek bu. O kadar da asbest demek bu. Akciğer kanseri, asbestoz ve mezotelyoma demek bu. Bunların döküleceği alanlar çok önemli, buradan uyaralım, gelecek nesiller de tehlikede.
Ve görülüyor ki Türkiye, büyük bir enkaz kaldırıyor. 21 senelik bir enkaz bu. Milletimiz kaldıracak bu enkazı 14 Mayıs’ta ve hep birlikte iyileşeceğiz.” (ANKA)