Adana Aladağ'da 11'i çocuk 12 kişinin öldüğü faciada yaşananların detayları ortaya çıkmaya devam ediyor. Karar'dan Kenan Butakın'ın haberine göre, yangın söndürmek için gelen itfaiye hortumu açamadı, su bile sıkamadı. Merdivenleri dahi yoktu.
Gözaltına alınan 14 şüpheliden Aladağ Sulh Ceza Hâkimliği tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan yurdun gönüllü çalışanı Nesrin Demircioğlu ifadesinde 'abla' olarak görev yaptığını söyledi. 32 yaşındaki Demircioğlu saat 19 sularında yangın çıktığını ve o sırada yurtta olduğunu belirterek şunları anlattı:
"Biz arkadaşlarım Betül ve Neslihan ile birlikte, ziyaret amacıyla yurda gittik. Gittiğimizde yurtta Elif, Deniz ve Ayşe genç isimli şahıslar da orada bulunmaktaydı. Yurdun girişinin hemen üstündeki katta bulunan misafirlerin alındığı 3 kanepeli odaya geçtik. Odaya geçip yaklaşık 10 dakika konuştuktan sonra aşağıdan çocukların çığlık seslerini duyduk. En başta ne söylendiğini anlamadım. Daha sonra çocuklar 'yanıyoruz, yangın var' şeklinde çığlık atıp bağırmaya başladılar. Bunun üzerine Ayşe Genç bizim bulunduğumuz odanın kapısını açıp dışarı çıktığında biz de peşinden çıktık."
"Herkes camları kırarak nefes almaya çalıştı"
"Ben koridora çıktığımda ışıklar yanmadığı için karşı duvara çarptım. Daha sonra çok fazla duman olduğundan nefes alamamaya başladım. Bu sırada etraftaki çocuklar 'Nefes alamıyoruz' diye bağırıyorlardı. Etraf karanlık olduğundan çocukları göremiyorduk. Bulunduğumuz odadan dışarı çıktığımızda, bizim içinde bulunduğumuz odanın da elektriği kesildi. Yanımdaki arkadaşlarımdan ismini hatırlayamadıklarım ellerindeki telefonların ışıklarını kullanarak, bizi içinde bulunduğumuz odanın camına götürdüler. Herkes bu odanın camlarını kırarak nefes almaya çalıştı. Ben de bu sırada dışarıya doğru bağırarak 'imdat yangın var, yardım edin' diye bağırmaya başladım. Bu sırada yurdun yanında evi bulunan Cumali Genç ile Mahmut Deniz de olay yerine geldi. Etraftan duyan kişiler de yurdun yanına koşup merdiven getirdiler. Daha sonra bulunduğumuz odada bulunan arkadaşımın küçük oğlu Mustafa Kocagöz'ü elimle yukarı kaldırıp merdivenden yukarı çıkan tanımadığım birine verdim."
İtfaiye merdivensiz gelmiş!
"Hepimiz nefes alamadığımzı için camdan dışarıya kafamızı uzatıp nefes almaya çalıştık. Hatta Betül isimli arkadaşım, aynı odanın diğer penceresine gitmek için bir an başını bulunduğumuz camdan geri çektiğinde nefes alamadığı için tekrar yanımıza geldi. Olay yerine gelen itfaiye görevlilerinin yanında yangın merdiveni yoktu. Ayrıca itfaiye görevlileri, yanında getirdikleri hortumdan ateşe doğru su sıkamadılar. İtfaiye hortumunu dahi açamadılar. Bu sırada, bizim çığlıklarımızı duyan Adnan isimli şahıs evinden merdiveni alıp getirmiş. Biz aşağı inerken, merdiveni Cumali Genç ve Mahmut Deniz tutmaktaydı. Ben Mustafa'yı verdikten sonra uzatılan merdivenden aşağı indim. Biz aşağı indikten sonra aynı odada bulunduğumuz çocuklar ve hocalar da aynı merdivenden aşağı inmişler."
Adli kontrol şartı ile serbest bırakılan gönüllü görevlilerden Neslihan Yıldırım da yangın çıktıktan sonra yaşadıklarını mahkemede şöyle anlattı: "Biz yangın çıktıktan sonra kapıya koştuğumuzda bir anda odanın elektriği kesildi. Kapıyı arkadaşlarımdan biri açtıktan sonra, içeri duman gelmeye başladı. Nefes alamadığımız için Ayşe hoca 'pencerelere koşun' dedi. Biz de çocuklarla birlikte içinde bulunduğumuz odanın pencerelerine koştuk. Odanın pencerelerini, pencere kolu ve ellerimizle kırdıktan sonra çocukların nefes almaları için bu pencerelere gönderdik."
Adli kontrolle serbest bırakılan gönüllü çalışanlardan Betül Kocagöz de, benzer şekilde yangın çıktıktan hemen sonra gelen itfaiyenin merdiveninin olmadığını ve itfaiye görevlilerinin hortumun suyunu açamadıklarını anlattı. Kocagöz, "Yangın başladıktan sonra camdan dışarı baktığımda yurdun giriş kapısının bulunduğu kısmın yandığını gördüm. Yangının yurdun girişindeki elektrik panosundan çıktığını düşünüyorum" dedi.