Gündem

İtalya'da giderek derinleşen siyasi krizi hakkında bilinmesi gerekenler

Mart ayında düzenlenen seçimlerden bu yana yaşanan siyasi kriz yüzünden bir türlü hükümet kurulamayan İtalya'nın yeniden seçime gitmesi bekleniyor. Düzen karşıtı siyasi hareketler ve merkez partileri arasındaki gerilimin tırmanması hem ekonomiyi hem de ül

29 Mayıs 2018 15:12

İtalya, Mart ayında düzenlenen seçimlerden zaferle çıkan ve Avrupa Birliği'ne (AB) karşı tutumuyla bilinen siyasi hareketler ile Avrupa Birliği'nden yana merkez partileri arasında yaşanan bir iktidar mücadelesinin ortasında kaldı.

Popülist koalisyonun oluşması iki hafta sürdü, ancak cumhurbaşkanı tartışmaya yol açacak bir şekilde veto yetkisini kullandı. Bu yüzden İtalya tekrar başlangıç noktasına döndü.

Şimdi İtalya'nın yeniden seçime gitmesi gündemde. Bunun için de henüz güvenoyu almamış bir geçici hükümet kuruluyor.

Euro Bölgesi'nin üçüncü büyük ekonomisi olan İtalya'da ekonomi tam olarak toparlanabilmiş değil.

AB ve küresel piyasalar uzun zamandır endişeli bir şekilde ülkenin büyük borç yükünü nasıl azaltabileceği sorusuna yanıt arıyor.

2010-2011'de yaşanan Euro krizi bir şekilde atlatılsa da sorunlar tam olarak çözülmedi.

Bu yıl düzenlenen seçimlerde Euro Bölgesi karşıtı ve AB'ye şüpheyle bakan popülist Beş Yıldız ile Lig siyasi hareketlerinin sandıktan galibiyetle çıkması, ülkenin yöneldiği siyasi rota konusunda endişeleri artırdı.

Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'nın popülistlerin maliye bakanı olarak seçtiği Prof. Paolo Savona'yı veto etmesi, Euro üzerindeki gerilimin artmasına yol açtı.

81 yaşındaki ekonomist, İtalya'nın eurodan çıkması için bir B planı geliştirmişti.

Beş Yıldız ile Lig partileri ise Mattarella'nın veto kararına tepki gösterdi.

Mattarella ise ekonomist Carlo Cottarelli'ye hükümeti kurma görevi verdi.

Cottarelli, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) eski bürokratlarından biri ve Brüksel'e yakın bir isim. Euro ve kemer sıkma politikalarından yana.

Çok yüksek. Ancak İtalya siyasi krizlere uzak bir ülke değil. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana 64 hükümet gördü.

5 Yıldız'ın siyasi lideri Luigi Di Maio, Cumhurbaşkanı Mattarella'nın görevden alınması çağrısında bulundu.

Lig Partisi'nin lideri Matteo Salvini ise Mattarella'nın veto kararının arkasında Almanya olduğunu ancak İtalya'nın bir koloni olmadığını dile getirdi.

Ancak böylesi bir kriz İtalya için yeni sayılır, çünkü İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana popülistler bu kadar yüksek bir oy oranı kazanmamıştı.

Bu yüzden yeni hükümetin çok dikkatli olması gerekiyor. Yeni başbakan Cottarelli, yeni seçimlerin 2019 yılının başında düzenleneceğini, eğer güven oyu alamazsa Ağustos ayında bile seçimlere gidilebileceğini söyledi. Ki ikinci seçenek şu aşamada daha olası görünüyor.

Bazı İtalyanlar ise 2011 yılında olduğu gibi AB tarafından devreye sokulan bir senaryonun uygulandığını düşünüyor.

O zamanlar devlet tahvil faizlerinin yükselmesi ile iflasın eşiğine gelen İtalya küresel piyasalar tarafından cezalandırılmış, dönemin başbakanı Silvio Berlusconi görevden alınarak yerine AB komisyoneri Mario Monti getirilmişti.

Hemen değil.

Beş Yıldız'dan Di Maio'nun cumhurbaşkanının görevden alınması için dile getirdiği çağrı, parlamentodan çoğunluğu alabilirmiş gibi görünmüyor.

Anayasaya göre görevden alınması için yüksek seviyede bir ihanet suçu işlemesi ya da anayasaya aykırı davranmış olması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Mattarella ise sadece görevinin temsili olmadığını göstermiş oldu.

Hükümeti atamak onun görevi.

Ancak Beş Yıldız ve Lig ekibini reddetmek siyasi olarak riskliydi.

Şimdi sistem karşıtı bu grup oylarını artırabilir, çünkü geçici hükümet Brüksel'in bir maşası olarak görülecek.

İtalya'nın kamu borcu 2,3 trilyon euro. Bu da gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 132'sine denk geliyor. AB'de Yunanistan'dan sonra en yüksek ikinci oran bu.

Lig Partisi'nden Matteo Salvini, "Eurodan çıkmayı hiçbirimiz düşünmedik, ne benim ne (maliye bakanı olarak atanması beklenen) Savona'nın manifestosunda bu yer alıyordu" ifadesini kullanıyor.

Beş Yıldız'daki ortakları da euroyu sevmiyor; ancak eurodan çıkmak için bir referandum düzenlemek artık planları arasında yer almıyordu.

Yine de popülistlerin ajandasında euro meselesi vardı, daha çok Brüksel'in bütçe disiplini ve sert hedeflerini empoze eden AB anlaşmalarını gözden geçirmeyi vaat ediyorlardı.

AB'nin serbest piyasa liberalizmi yerine refah devletini devreye sokmak istiyorlar.

Emekli ikramiyelerini yükseltmek ve yoksullara yardımda bulunmak için İtalya'daki sosyal politikalara milyarlarca euro ayırmak hedefindeler.

Kamu araştırmaları son seçimlerden bu yana Lig Partisi'ne verilen desteğin yükseldiğini gösteriyor. O yüzden aylar içinde düzenlenecek bir başka seçim sağcı ve göçmenlik karşıtı partiye daha sağlam bir yer verebilir.

İtalya siyasetinde AB'ye güvence verecek bir düzelmenin yakın zamanda yaşanacağı düşünülmüyor.