Dünya

İtalya sil baştan

Demokrat Partili İtalya Başbakanı Enrico Letta, parti içi oylamada genel başkan Matteo Renzi tarafından devrildi. Renzi 2011'den sonra halkın seçmediği üçüncü İtalya Başbakanı olacak.

14 Şubat 2014 13:59


İtalya'da Demokrat Parti'nin (PD) Genel Başkanı Matteo Renzi parti içi oylamada Başbakan Enrico Letta'yı alt etti. Letta partisindeki en büyük rakibine boyun eğdikten sonra başbakanlıktan ayrıldı. Cumhurbaşkanı Giorgio Napalitano yeni hükümeti kurmakla Matteo Renzi'yi görevlendirecek.

Görev devri günlerdir İtalyan medyasının bir numaralı haber konusuydu. Ama bu kadar erken geleceğini kimse beklemiyordu. Demokrat Partililerin büyük çoğunluğu Enrico Letta'nın başbakanlıkta kalmasını istemiyordu. Parti bünyesindeki başkaldırının elebaşılığını gözü hükümet başkanlığında olan Matteo Renzi yapıyordu. Kısa süre önce genel başkanlığa seçilen Renzi, Letta hükümetini kararsız ve reform konusunda isteksiz olduğu gerekçesiyle eleştirmekteydi. Renzi aşırı rota değişikliğiyle reformları hızlandırmayı vaat ediyor. Müstakbel İtalya Başbakanı, aynı çizgide devam edemeyeceklerini, hedef değiştirip tempoyu artırmak zorunda olduklarını söylüyor.

Madyanın adamı

Matteo Renzi etkileyici konuşup toz kaldırmayı iyi bilen bir politikacı. Medyanın dikkatini ancak böyle çekebileceğini ve kariyer basamaklarını tırmanmak için medyanın ilgisine ihtiyacı olduğunu iyi biliyor. 39 yaşındaki politikacı ailesinin pazarlama şirketinde epey tecrübe toplamış. Kendini siyasi hayatın yaşlı neslini hurdaya çıkaran Toscana'nın Tony Blair'i olarak tanımlıyor.

Demokrat Parti lideri emeline nail olmak üzere. Şimdi iş sadece Cumhurbaşkanı Napolitano'nun onayına kaldı. Bir zamanlar onu partisine almak isteyen Silvio Berlusconi'nin onayını çoktan almıştı. Partideki iktidar mücadelesi sırasında buluştuğu Berlusconi ile çektirdiği resim, aralarındaki büyük yaş farkına rağmen ona ne kadar benzediğini gözler önüne seriyor. Farklı kanatlardan olmalarına rağmen her ikisi de siyasi ilkelerinden taviz verebilecek kadar esnek davranabiliyor. Berlusconi gibi o da iktidar dürtüsüyle, medyayı reklam aracı olarak kullanma becerisiyle ve radikal değişim parolalarıyla kitleleri etkileyebiliyor. Amerikan politikacılardan etkilenerek "değişim" ve "İtalya'yı baştan yaratma" gibi sloganlar kullanıyor.

Berlusconi'nin kopyası

Silvio Berlusconi de bundan 20 yıl önce parlak bir gelecek vaadiyle siyasete ağırlığını koymuş ve hiçbir zaman politikaya atılmayı düşünmediğini söyleyerek kariyerine büyük bir yalanla başlamıştı. Matteo Renzi de kısa süre önce Başbakan Letta'yı devirmeyi düşünmediğini söylemişti. Parti başkanı 2011 yılından bu yana İtalya'nın halk tarafından seçilmemiş üçüncü başbakanı olacak. Seçimin İtalya'nın başındaki dertlerden hiçbirine deva olmayacağı gerekçesiyle erken seçime yanaşmayan Floransa Belediye Başkanı "iş bitirici" olmakla övünüyor ve bu özelliğiyle medyatik imajını besliyor.

İtalya'nın en önemli problemi olan işsizlikle mücadele programı oldukça "çalıntı" kokuyor. Hiçbir orijinal siyasi fikir ve vizyonu olmayan Renzi çevrecilikte Yeşillerin ilkelerini tekrarlıyor, ekonomi ve maliye politikalarında da Mario Draghi'nin görüşlerini benimsiyor. Genç seçmenleri kazanmak için de kendi yaşını koz olarak kullanıp siyasetteki nesil değişikliğinden söz ediyor.

İtalyanlar heyecansız

Matteo Renzi'nin iktidara uzanması, son aylarda bütün vaatleri hayal kırıklığının izlediğini bilen İtalyanları pek etkilemiyor. Renzi'nin genel başkanlığa seçildikten sonra Floransa Belediye Başbakanlığı'ndan istifa etmesi gerektiğini söyleyen bir seçmen, onun da bütün politikacılar gibi makam ve mevki koleksiyonu yapmaya düşkün olduğunu belirtiyor. Bir Milanolu da, "Renzi başarılı olsa bile, bir şeylerin değişmesi en az on beş yıl alır" diyor. Halkın kadere boyun eğmişliğini ortadan kaldırmak için etkili söz ve vaatler yetmeyecek. Matteo Renzi'nin sözlerini fiiliyata dökmesi şart. Öncelikle de Meclis ve Senato'da çoğunluğun desteğine ihtiyacı olacak. İtalyan siyasetindeki köşe kapmaca oyunları sürüp gidecek.