Usta spor yazarları haftanın maçlarını yorumladı. Galatasaray – Gaziantep maçını Rıdvan Dilmen, Hıncal Uluç, Ercan Güven, Osman Tanburacı, Asena Özkan, Ahmet Çakar ve Levent Tüzemen yorumladı. Kayseri deplasmanında üzgün dönen Beşiktaş için Erman Toroğlu, Mehmet Demirkol, Ömer Üründül, Şansal Büyüka, Vedat Okyar neler yazdı? İşte usta kalemler ve yorumlarından özetler:
Rıdvan Dilmen: Zevkli maç
G.Antepspor karşısında iki ayrı G.Saray izlediğimizi; maça ‘fırtına’ gibi başlayan G.Saray’ın skoru hemen 2-0’a taşıdığınıve Antep’in gardını düşürdüğünü ifade ediyor. Galatasaray takımının 4-2-3-1 diziliminde oynadığını fakat gollerini Baros’un arkasında oynayan. Kewell, Lincoln, Arda’dan geldiğini; yani Galatasaray’a karşı oynayanların tehlikeyi Baros’ta değil arkadan gelen sürpriz oyuncularda araması gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: “Galatasaray’ın iyi yaptığı şey Gaziantep’i kendi yarı alanında beklerken, pas yapmalarına izin verdiler ama pozisyon vermediler. Eksik yaptıkları açık oynayan rakibe karşı skor avantajı varken pozisyon bulamamaları. Maçı çeviren oyuncu, karşılaşmanın başında Gaziantep savunmasını çözen asistiyle, 2-1’den sonra oyuna ortak olan Gaziantep savunmasının arkasına yaptığı koşuyla (pozisyonun başlangıcı ofsayt) üçüncü golü atan Arda’dır.”
Hıncal Uluç: Son 11 maçın 9’unda gol yiyen G.Saray, Benfica ve F.Bahçe’ye nasıl oynamalı?
G.Saray’ın önündeki Benfica ve F.Bahçe maçlarında eğer kendi gibi oynarsa çok rahat galip geleceğini fakat Skibbe’nin 4’lü savunmaya +2 ön libelo ve +2 ön libero daha eklemesinin G.Antep’e 3 net pozisyon verdiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Skibbe’nin korkaklığının bir şeye yaramadığı açık.”
Asena Özkan: Arda hem elini hem ayağını kullandı
Sahanın en iyilerinden Arda Turan, gereksiz yere elini devreye sokmasa karşılaşmanın gidişatını kestirmek hiç de güç olmayacak; tribündeki, ekran başındaki Galatasaraylı keyifli bir maç izleyecekti, Fenerbahçe’nin iki, Beşiktaş üç puan yitirdiği haftada...
Osman Tanburacı: Seyirci zevkim tavan yaptı
G.Antep’i konuk eden G.Saray’ın, maçta mükemmel uyum fevkalade ataklar, seyir zevki yüksek bir futbol oynadığını özellikle Arda, Kewell, Lincoln üçlüsünün tam bir ‘şeytan üçgenleri’ kurduklarını ifade ediyor ve maç içi gözlemlerini ekliyor: “İlk goldeki kombine dolaşım Kewell’ın ayağından gol olurken, bir dakika sonra da Arda, Baros, Lincoln’le goller ikilendi. Ali Sami Yen zevkten inledi... Devre Galatasaray’ın yediği sürpriz golle bitti. Sonunda üçledi (3-1) Haa bu arada teşekkürle Skibbe...”
Ahmet Çakar: Oynadığı 11 maçın 6’sını bitirebilen Kewell’ı nasıl buluyorsunuz?
Çok önemli bir futbolcu olan Kewell’ın geçirdiği kronik hastalığın, onda ne gibi etkiler bıraktığının ve büyük maçları kaldırıp kaldıramayacağının bilinmediğini ifade ediyor. Kewell’ın istemeden de olsa Arda’ya sıkıntı yaşattığını çünkü her ikisinin de aynı mevkiinin oyuncusu olduğu için Skibbe’nin Arda’yı sağa çektiğini belki de Kewell’ın Baros’un yanında denenmesi gerektiğini belirtiyor.
Levent Tüzemen: Klas ama yorgun
Galatasaray’da Skibbe’nin, Trabzon ve Olympiakos maçlarını kazanan kadroyu Gaziantepspor karşısında saha sürdüğünü; yaratıcı, kaliteli ve ayağa isabetli pas yapma becerisi yüksek oyunculardan kurulu G.Saray’ın özellikle ilk 30 dakikada adeta ‘resital’ yaptığını ifade ediyor. Maçta G.Saray’ın kenarları kullanarak hücuma kalktığını; Baros’un atılan her topu göğsüyle önüne aldığını, Ayhan ve Meira'nın orta alanda yarattığı rahatlıkla Lincoln’ün istediği gibi top kullanıp ve araya mükemmel final pasları bıraktığını belirtiyor ve ekliyor: “G.Saray'ın bu 11'inin teknik kapasitesi yüksek ama takım savunması zayıf. Çünkü koşan oyuncuların sayısı çok az. Barış, Topal, Serkan Çalık gibi dinamizmi yüksek oyuncular bir an önce dönmeli.”
Tanju Çolak: Attı üstüne yattı
G.Antep-G.Saray karşılaşmasının başlarında; Arda'nın “akıl dolu” pasını gole çeviren Kewell ve bir dakika ardından Baros’un direkten dönen topunu gole çeviren Lincoln ile G.Saray’ın 2-0 gibi net bir skora ulaştığını, G.Saray’ın çok pas yapan ve göze hoş görünen futboluna olgun atakların eklenmesiyle Antep savunmasını bunalttığını, neticede maçı 3-1 kazanmayı bildiğini ifade ediyor: “G.Saray'ın geri dörtlüsünde aynı sorun devam ediyor. Defans arkalarına atılan arapaslarında hata sinyali verdiler... Meira'nın orta alanda top kazanımı iyi… G.Saray'ın olmazsa olmazlarından biri bana göre Lincoln…”
Ercan Güven: Böyle rakip dostlar başına
"Öyle bir ilk yarı seyrettirdi ki her iki takım... Sakın özet görüntülerle yetinmeyin, maçın tamamını arayın. Çünkü üç dakikalık süre ilk yarıdaki şık hareketlere, güzel pozisyonlara ve gollere bile yetmez. Sebebi ne olursa olsun futbolun pembe yüzü vardı sahada. Bazı “keskin” yorumcular bu konuda Nurullah Sağlam’a yüklenecek olsa da futbolun güzelini sevenlerin bir teşekkür borcu olmalı her iki takıma da.
Kayseri - Beşiktaş maçının yorumları
Erman Toroğlu: Ali Turna’nın muskası
Özet : Beşiktaş karşısında maçı 1-0 kazanan Kayserispor’un çok kontrollü oynadığını ve Beşiktaş’ta Mustafa Denizli’nin bazı futbolculara haddinden fazla şans tanıdığını, atılan golde de Rüştü ile defansın büyük hatası olduğunu ifade ediyor. Yazısının devamında Kayserisporlu futbolcu Ali Turan’ın tozluğundan sahaya bir muska düştüğünü ve Turan’ın muskayı büyük bir titizlikle yerine koyduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Millet müsbet bilimle uğraşıyor, biz nelerle uğraşıyoruz. Maalesef toplumumuzdaki tartışılacak en önemli konulardan biri de bu. Haliyle de futbolcularımıza kadar yansıyor...”
Mehmet Demirkol: Hücum futbolu bu mu?
Beşiktaş’ın, iki forvete savunma göbeğini yapıştırıp, arkaya da bir sarkık adam bırakmanın temelde sorunu çözer gibi göründüğünü ama yedikleri golde olduğu gibi iki hücumcu, orta saha bir an için bile işin içine girse, bir ters topta tüm savunma birbirine girdiğini; herkes yerini, adamını kaybettiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Bunun üzerine Beşiktaş’ın 3’lü savunma tercihine rağmen iki savunma kanadının oyuna katkısı çok olmadığını koyun… Denizli bu savunma mantığından vazgeçmezse, bu tip maçları kazanması çok zor.”
Ömer Üründül: Yanlış değişiklikler
Özet : Beşiktaş’ın 90 dakika boyunca maçı kendi kontrolünde götürüp rakibine hiç pozisyon vermediğini fakat son dakikalarda yediği golle 3 puanı kaybettiğini, özellikle ilk yarıda oyun disiplinine sadık kalıp akılcı bir taktik plan uyguladığını ve 3'lü defans bloğu yüksek konsantrasyonla Kayseri'nin 2 forvetini etkisiz hale getirdiğini ancak Mustafa Denizli’nin iyi işleyen kurguyu 2 oyuncu birden değiştirerek bozduğunu ve Kayseri’nin gelen 'sürpriz’ gollüyle, Beşiktaş’ın maçı mağlup tamamladığını belirtiyor ve ekliyor: “Kenarlarda Serdar Kurtuluş ve İbrahim Üzülmlez öncelikle asli defansif görevlerine özen gösterdiler. Bunlara en uçta Nobre'nin presi ve ön liberoda Cisse'nin alışılmış kesiciliği eklenince Beşiktaş dar alana sıkıştırdığı Kayserispor'un ofansif planlarını tamamen çökertti.”
Haşmet Babaoğlu: Beşiktaş yenmek için mi oynadı, yenilmemek için mi?
Kayserispor’lu oyuncuların kötü oynamalarına rağmen Beşiktaş’ın maçta sadece kalabalık yaptığını, ortada ne bir yaratıcılık ne de Mustafa Denizli’den bir destek olmadığını ifade ediyor ve ekliyor: “Düşünün; Bobo, Nobre, Holosko, Tello ve Delgado var. Ama kim ofansif açıdan iyi? Bir tek Cisse. Bu ayıp!”
Atilla Gökçe: Beşiktaş istedi!
Beşiktaş’ın Keyserispor karşında gösterdiği savruk, dağınık ve niyetsiz oyunuyla yenilgiyi adeta kendisinin istediğini neticede tatsız bir maç ortaya çıktığını, Beşiktaş’ta yapılan savunma gaflarında Kayserili Turgay’ın golü bulduğunu ve 3 puanı Kayseri’nin aldığını ifade ediyor ve ekliyor: “Nobre'nin gayretleri boşuna. Çünkü o gayretlere eşlik eden arkadaşı yok. Tello etkisiz... Delgado kararsız. Dikkat edin takımda top kaybetmenin şampiyonu o. Bırakın top çalmayı, bir topu isabetli biçimde kullanabildiğini göremedik bu maçta. Holosko'nun dağınıklığı ve kopukluğu da cabası. Denizli'nin takımı Kayseri'de nihayet ayaklarını yere bastı. Puan cetvelinde mutluluk yaratan o sanal başarının gerçeği yansıtmadığını gördü.”
Sanlı Sarıalioğlu: Kartal ikramı!
Beşiktaş’ın Kayserispor karşısında hiç önemli gol pozisyonu bulamadığını, bunun sonunda yenilmesinin gayet doğal olduğunu, şampiyonluğa oynayan Beşiktaş’ın bu denli kısır, bu denli renksiz oynamaması gerektiğini ifade ediyor ve ekliyor: “İkinci yarının 45-70. dakikalar arasında, Beşiktaş biraz daha karşı kale önündeydi. Fakat en ufak bir etkinliği yoktu. Denizli’nin ikinci yarının başlarında oyuna müdahale etmemesi şaşırtıcıydı. Holosko’ya nasıl bu kadar tahammül edebildi? Serdar Özkan’ın şımarık hareketlerine hiç ses çıkartmayacak mı? Ayrıca Denizli’nin artık bu gerçeği görmesi gerek; bu takım tek santrforla oynayamıyor.”
Onur Belge: Kartlar ve savunma kilitleri
Kayserispor-Beşiktaş maçında mücadelede gösterilen sarı kart sayısının bir hayli fazla olduğunu, diğer bir göze çarpan unsurun ise iki takımında savunmalarında kilitlendiğini ve her ikisinin de birbirlerini teknik ve taktik açıdan çok iyi hesapladıklarını, neticede Beşiktaş savunmada kalabalıklaştığı 85. dakikada Kayseri’den Turgay Bahadır'ın golü ile yıkıldıklarını ifade ediyor: “Düşünün ki iki kanattan sadece soldan Toledo'yu biraz atakta görebildim. Sağ taraf çakılı kaldı. Mücadelenin son bölümleri, kalelerin biraz daha tehdit edildiği ve bilinçli değil ama can havliyle pozisyon yakalandığı dakikalardı.”
Şansal Büyüka: Piyango gibi
"Yanlış gördüysem, lütfen biri bana doğruyu söylesin... Kayserispor golü attığı 85. dakikaya kadar Beşiktaş ceza alanına girmedi... Buna ne Kayserispor niyetlendi... Ne de Beşiktaş izin verdi... Kayserispor oyun anlayışıyla zaten beraberliğe razı gibiydi... Ama ikram golünü de geri çevirecek halleri yok ya... "
Vedat Okyar: Eyvah demiyorum
Dakikalar yol aldıkça bu maç eski düğünler gibi ‘40 gün 40 gece oynansa berabere biter’ diye düşünüyordum. Her iki takım için de gol yapmanın çok zor olduğu bir oyundu. İki taraf da kontrollüydü. Bulunacak gol ya ölü toptan olurdu, ya da kişisel hatadan. Öyle oldu.