Arzu Yıldız/Ankara
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Meclis grup toplantısı öncesi yumruklu saldırı düzenleyen, savcılık sorgusundan sonra eylemden dolayı serbest kalan ancak daha önce Denetimli Serbestlik Yasası'nı ihlal ettiği için cezaevine gönderilen Orhan Övet, TBMM'ye bu kadar kolay gireceğini tahmin etmediğini söyledi. Hiçbir parti ve örgütle ilişkisi bulunmadığını, zaman zaman Alperen Ocakları'na gittiğini belirten Övet, TBMM'de kendisini tokatlayan CHP milletvekillerinden şikâyetçi olduğunu, Kılıçdaroğlu'na saldırıdan dolayı da pişmanlık duyduğunu söyledi.
T24 Övet'in savcılıkta verdiği ifadeye ulaştı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, saldırganın AKP üyesi olduğunu ve partiden ihraç edildiğini açıklamasına karşın, Övet, savcılık sorgusunda hiçbir siyasi partiye üye olmadığını söyledi. Övet, saldırıyı, “Kılıçdaroğlu’nun ülke menfaatlerine zarar verecek söylemleri olmasından, yaşadığı ekonomik sıkıntılardan ve seçim öncesi izlediği televizyon haberlerinden etkilenmesinden dolayı" yaptığını anlattı.
İşte Övet’in savcı Sadık Bayındır’a verdiği ifadenin tam metni:
'Kılıçdaroğlu’nun ülkeye zarar verdiğini düşündüm'
“Geçmiş tarihte işlediğim uyuşturucu kullanmak, banka hırsızlığı, emniyet binası içerisinde kavga, ayrıca mala zarar verme suçlarından ceza aldım, sabıkam vardır. Bana verilen para cezasını ödeyemediğim için bu ceza hapse çevrildi ve Şaşmaz Açık Cezaevinde 8 ay kadar kaldım. Şu an da denetimli serbestlik kapsamında bulunuyorum. 16.11.2013 cezaevinden denetimli serbestlikle dışarı çıktım. Herhangi bir işim yoktur, işsizim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüşlerini beğenmediğim için bu görüşlerin ülkeye zarar verdiğini düşündüğümden kendi verdiğim bir kararla bu saldırıyı gerçekleştirdim. Suçumu bu şekilde kabul ediyorum.”
'Hasanoğlan'da saldıracaktım, vazgeçtim'
“Olay öncesinde herhangi bir kişi beni yönlendirmedi. Kimseden talimat almadım. Uyuşturucu, uyarıcı , cesaret verici herhangi bir madde kullanmadım. Ben bir ay önce, seçimlerden önce, televizyondan her gün izlediğim haberlerin etkisinde kaldım. Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinin ülkeye zarar verdiğini düşündüm. Böyle bir saldırı gerçekleştirmeyi planladım. Esasen Kemal Kılıçdaroğlu Hasanoğlan’a bir cenaze nedeniyle gelmişti.O zaman saldırıyı planladım, ancak seçim öncesi provakatör olurum diye bu eylemi gerçekleştirmedim.”
'Meclis'e bu kadar kolay gireceğimi düşünmemiştim'
“Olay günü CHP’nin Meclis'te grup toplantısı olduğunu ve Kılıçdaroğlu’nun geleceğini tahmin ediyordum. Sabah 09:00’da Hasanoğlan’dan özel halk otobüsüne bindim. 09:45 gibi Altındağ Belediyesi’nin oralarda indim. Güvenpark’a kadar yürüyerek geldim. Oradan da dolmuşa bindim Meclis'e gittim. Meclis'e ilk defa gidiyordum. Güvenpark’a yakın olduğunu bilmiyordum. Dikmen kapısı olarak adlandırılan Meclis kapısının ziyaretçi bölümüne gittim. CHP grup toplantısına gideceğim dedim, oraya kimliğimi verdim. Onlar da bir yaka kartı verdiler, bu şekilde içeriye girdim. Ben bu kadar kolay giriş yapacağımı düşünmemiştim.”
'İlk kez meclise gittim'
“İlk defa Meclis'e gittim. Yanlış hatırlamıyorsam Meclis'e girdiğimde saat 10:45’ti. Erken geldiğimi anladım, bir daha dışarı çıksam içeri giremeyeceğimi düşünerek oralarda gezdim. Hatta MHP’nin grup toplantısını izledim. Yarım saat orada durdum. Ben gideceğim yerleri, oradaki görevlilere sora sora buluyordum.”
'MHP grubunu izleyip Kılıçdaroğlu'nu bekledim'
“Oradan ayrılarak CHP’nin grup toplantısının yapılacağı salona doğru gittim. Saat 12:15’ti. Orada bahçe tarafından bir bardak çay alıp içtim. MHP grup toplantısını izlediğimde toplantının sonra ermesinden sonra Devlet Bahçeli’nin çıktığı basın tarafından aynı şekilde Kemal Kılıçdaroğlu’nun geleceğini tahmin ettim. Ben bu durumunu kimseye sormadım. Zira basın mensuplarının beklemesinden Kemal Kılıçdaroğlu’nun geleceğini tahmin ederek beklemeye başladım. Yanlış hatırlamıyorsam saat 13:15 sıralarıydı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun geldiğini, Sırrı Sakık ile tokalaştığını gördüm. Yanlarına yaklaştım. İki adım uzağımdalardı. Ben bu sırada saldırarak Kemal Kılıçdaroğlu’na yumruk vurdum. Orada kargaşa oldu ben yere düştüm. Bir polis beni korumaya çalıştı, üzerime atladı. Beni görevli polisler bayan kuaförünün oraya doğru kaçırdılar.”
'Bana tokat atan milletvekillerinden şikâyetçiyim'
“Ben kuafördeyken iki CHP’li vekil geldi bana tokat attılar. Benim bu sırada ellerim kelepçeliydi. Müdahalede bulunamadım. Bu milletvekillerini simaen tanıyorum.Ama isimlerini bilmiyorum. Ben bana tokat atan bu milletvekillerinden şikâyetçiyim. Ayrıca bayan kuaföründen polisler yüzümü kapatarak gizlice beni çıkartıp araca bindirmek üzere götürdükleri sırada otoparkta kendimi birden kalabalık bir grup içerisinde buldum. Oradaki şahıslar da bana saldırdı, darp ettiler. Şu anda yüzümde gördüğünüz darp izleri orada oluştu. Ben bu kişilerden şikâyetçiyim. Ancak benim saldırıyı gerçekleştirmemden hemen sonra oluşan kargaşa ve arbede sırasında şahsıma yönelik darp gerçekleşmiş ise de ben bu kişilerden şikâyetçi değilim.”
'Partili değilim, Alperen Ocaklarına gittim'
“Ben herhangi bir partinin üyesi değilim. Gençlik kollarında, örgütlerde ya da bürolarda görev almadım. Siyasi faaliyetlerde bulunmadım. Keza aynı şekilde herhangi bir vakıf, derneğe ve sivil toplum kuruluşuna da üye değilim. Sadece Hasanoğlan Alperen Ocakları'na gidip gelmişliğim vardır. Orada da herhangi bir üyeliğim yoktur. Orada İbrahim S. isimli çocukluk arkadaşımı tanırım. Ben oraya gidip gelip çay içerim. Harçlığım olmadığı zaman giderim İbrahim bana harçlık verir. Bu olay öncesinde Alperen Ocakları'ndan, İbrahim ile herhangi bir değerlendirmem olmamıştır. Zaten Hasanoğlan Alperen Ocakları'nda seçimler de dahil Türk bayrağından başka bir şey yoktur. Gerçekleştirdiğim saldırıyı Alperen Ocakları'yla ilgilendirilmesini doğru bulmuyorum.”
'Siyasi parti bayraklarını taşımadım'
“Benim seçimler sırasında diğer siyasi partilerin bayraklarını taşıdığım iddiası doğru değildir, ancak Hasanoğlan merkezinde boş metruk bir inşaat vardı. Seçimler sırasında partilerde görev alan gençler bayrak asma işlemlerini gerçekleştiriyordu. Ben onlara boş inşaata bayrak asabileceklerini belirttim, ancak onlar asmak istemedi. Ben inşaatın bir tarafına CHP, bir tarafına AKP, bir tarafına MHP, bir tarafına Saadet Partisi bayraklarını astım. Bir nevi inşaatı bu dört partiye bayrak asmaları için tahsis etmiş oldum. Gençlere de herkesin kendi tarafına bayrak asması gerektiğini söyledim. Benim bunda herhangi bir çıkarım yoktur. Sadece gençlerin kavga etmelerini önlemiş oldum. Yoksa kavga çıkacaktı. Burası merkezi bir yerdir. Hatta kendim de bu binaya “Herkes kendi kaderini X, yaşar O.Ö” şeklinde pankart astım. Bunu öylesine astım.”
'Zorunlu olmasına rağmen hükümlüleri çalıştırmıyorlar'
“Herhangi bir psikolojik problemin yoktur, bu konuda rapor alınmasını talep etmiyorum ancak ekonomik problemlerim var, işsizim. Biraz bu durum da saldırıyı gerçekleştirmemde etken olmuştur. Ben Hasanoğlan sanayi bölgesinde iş aradım. Aslında bu işletmelerinin hükümlü çalıştırma zorunluluğu olduğu halde hükümlü kelimesini duydukları anda fabrikadan içeri dahi almıyorlar. Benim de sabıkam olması ve hükümlü olmam nedeniyle iş bulmakta güçlük çekiyorum. Eşim çalışmayan ev hanımıdır, bir çocuğum var, geçim sıkıntısı çekiyoruz. Babam vefat etti. Annem malulen emekli ve evlerimiz ayrı”
'Esrarı bedava aldım'
“Yukarıda söylemeyi unuttum. Olaydan hemen önce uyuşturucu madde almadım, ancak dört gün önce esrar kullandığımı söyleyebilirim. Bu konuda sabıkalarım ve denetimli serbestlik tedavim vardır. Dört gün önce aldığım esrarı Ankara Yenidoğan’dan parasız aldım.”
'Üzgün ve pişmanım'
“Kesinlikle bir suç örgütü , terör örgütü ile irtibatım yoktur. Eylemi gerçekleştirmek için kimseden talimat almadım, yönlendirilmedim. Sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinin ülke menfaatine uygun olmadığını düşündüm, eylemi gerçekleştirdim. Olay nedeniyle üzgünüm, pişmanım.”