Gündem

"İstanbul'un silüetini inceleyenler TL'deki duruma şaşırmamıştır, borçla sağlanan inşaat patlamasının kanıtlarıyla dolup taşıyor"

The Guardian: İnşaat çılgınlığına finansman sağlanması Türkiye ekonomisinin merkezindeydi

23 Ağustos 2018 16:33

İngiliz gazetesi The Guardian, Türk Lirası’ndaki son haftalarda artan değer kaybı ve Türk ekonomisindeki kötüleşmenin işaretlerinin inşaat sektöründeki borca dayalı gelişmeden görülebildiği değerlendirmesinde bulundu. “Türkiye’nin Lira krizi İstanbul’un silüetine nasıl yazılmıştı?” başlıklı makalede, “İstanbul’daki inşaat patlamasını gözlemleyenler, Türk Lirası’ndaki çöküşe şaşırmayacaktır – her şey borca dayalıydı” ifadeleri kullanıldı.

Gazete Duvar’ın çevirisine göre Pesha Magid ve Umar Farooq imzalı makale şu ifadelerle başlıyor: “Uzaktan bakıldığında, İstanbul’da şehir dışında yeni inşa edilen bir mahalle olan Esenyurt, parlak gökdelenlerden oluşan hareketli merkeziyle biraz Hong Kong’u veya Dubai’yi andırıyor. Fakat yakından incelendiğinde, birçok gökdelenin bitmemiş olduğunu fark ediyorsunuz; pencereleri ya da mobilyaları yok. Diğerlerinin ise sadece yarısı dolu; hava karardığında pencerelerden dışarıya ışık gelmiyor.” 

Gazetenin Esenyurt’un merkezinde görüştüğü emlakçı Muhammed Karman, “Konut alanlarında inşaatın yüzde 100’ü durdu. Neden biliyor musunuz? Malzemeler… Her şey dolarla, dolarla ödüyorsunuz” diyor.

“Türk Lirası'nın iki yıldır devam eden düzenli düşüşten sonra geçen hafta çökmesi küresel piyasaları ürküttü” diyen The Guardian şöyle devam etti: 

“Fakat İstanbul’un silüetini inceleyenler hiç şaşırmamıştır. Kentte baktığınız her yer, borçla sağlanan bir inşaat patlamasının kanıtlarıyla dolup taşıyor: Ufuk çizgisini yeni gökdelenler belirliyor, caddelerde devasa alışveriş merkezleri var ve bir dizi mega projenin arasında, dünyanın en büyüğü olması planlanan yeni bir havalimanı da var.”

Gazetenin haberi şöyle devam ediyor:

“Bu inşaat çılgınlığına finansman sağlanması Türkiye ekonomisinin merkezindeydi; son yıllarda ülkenin gayrısafi milli hasıla büyüme oranının neredeyse yüzde 20’sini oluşturuyordu ve yaklaşık 2 milyon kişi istihdam ediliyordu. 2008’deki mali çöküşe paralel olarak, patlama düşük faizli krediler ve büyüyen bir borçla finanse ediliyordu. İnşaat şirketleri binalarını döviz üzerinden alınan ucuz kredilerle fonluyordu ve bu krediler her gün büyüyüp ödemesi zorlaşırken, Lira’nın çöküşünden özellikle onlar etkilenecek. Hükümet istatistiklerine göre, 2016’nın sonunda Türk inşaat şirketlerinin kredilerinin yaklaşık yüzde 90’ı döviz üzerinden alınmıştı.”

"Türkiye ekonomisi bir süredir yavaş bir hızla düşüşteydi"

The Guardian, TL’deki değer kaybını Amerikan hükümetiyle yaşanan rahip Andrew Brunson krizinin tetiklediğini belirtmekle beraber, “Fakat Türkiye ekonomisi bir süredir yavaş bir hızla düşüşteydi; Lira 2016’dan bu yana düzenli olarak değer kaybediyordu” ifadelerini kullandı.

Haberde, eski Merkez Bankası başkanlarından Nihat Bülent Gültekin’in, “Türkiye yüksek bir büyüme oranına, buna ulaşmaya yeterli yabancı yatırım olmadan ulaşmaya çalışan bir ülke. Zaman zaman ihracat yapmazlarsa, krize giriyorlar. Bu, her 10 yılda bir oluyor” sözlerine de yer verildi. “İnşaat sektörü bu bağımlılığın en önde gelen örneklerinden biri. Sermayenin büyük kısmı yabancı para birimiyle alınan borçlardan geliyor” diyen The Guardian, İstanbul Levent’teki Sapphir binasını örnek gösterdi. Buna göre bu bina, 2013’te 164 milyon lira değerindeki borçlarla yapıldı; bu borcun 154 milyon TL’si dolar üzerinden alınmıştı. The Guardian, aynı borcun bugün 539 milyon liraya denk olduğuna dikkat çekti.

Gazete, Türkiye’nin inşaat malzemeleri konusunda da ithalata bağımlı olduğunu yazdı; dünyanın en büyük dokuzuncu çelik alıcısı olduğuna dikkat çekti. Buna göre Türkiye 2016’da çelik ithalatına 8 milyar dolar ödedi; TL’deki değer kaybıyla birlikte bu miktar 2017’de 9 milyar dolara yükseldi. The Guardian, “Bu durum, Türkiye’nin ekonomisinin büyüme için inşaat sektörüne dayalı olmasını özellikle tehlikeli kılıyor” ifadelerini kullandı. Gültekin ise bu konuda “Bir ülke, kişisel finanstan esasında pek farklı değildir. Savurganlık yapmak için borç alırsanız, kredi verenlerin peşinize düşeceği bir nokta gelecektir. Tüm bunlar yabancı sermayeyle yapıldığında, birisinin nihayetinde bunları ödemesi gerekecektir” yorumunu yaptı.

"Borçların büyük kısmı hiç hayata geçmeyen kâr oranlarına dayanarak alındı”

Haberde, inşaat patlamasının 2014 ve 2014’te zirve noktasına ulaştığı, Türk bankalarının düşük faizli kredi vermesi sonucu çok sayıda alışveriş merkezi ile yeni binanın inşa edildiği, sadece İstanbul’da 2008’den bu yana yüksekliği 100 metreyi geçen 69 gökdelen yapıldığı belirtildi. The Guardian bunun yanı sıra çok sayıda mega proje de yapıldığını belirtirken, İstanbul’daki yeni havalimanı için 2015’te alındığında 18 milyar TL eden 5.7 milyar euroluk borcun bugünkü değerinin, 40 milyar TL’yi aştığına dikkat çekti.

“Bu borçların büyük kısmı hiç hayata geçmeyen kâr oranlarına dayanarak alındı” diyen gazete, en büyük inşaat firmalarının hükümetin sektöre yumuşak yaklaşımından yararlandığını, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın siyasete atılmadan önce CEO’su olduğu Çalık Holding’in milyonlarca dolarlık ödemesini azaltmak için vergi yasalarını değiştirmekle suçlandığını yazdı.

"Demir ile çelik maliyetinin artması,
birçok projenin durmasına sebep oldu”

Haberde bir dizi inşaat şirketinde üst düzey görevlerde çalışmış Kajin Bulut’un şu sözlerine de yer verildi: “Uzun vadeli hareket etmiyoruz. Bir Türk şirketinde gördüğüm en uzun vadeli plan iki aylıktı… Ve esas sorun da buydu.” 

Bulut’un verdiği bilgiye göre, özellikle de 2012’de yabancıların Türkiye’de taşınmaz alması ile ilgili yasaların değiştirilmesinin ardından, Kiler Holding gibi firmaların inşa ettiği lüks binaların yaklaşık yarısının Körfez ülkelerinden varlıklı yatırımcılar olması bekleniyordu. Fakat Körfez’den gelen talep beklentilerin altında kaldı. The Guardian, “Şimdi talebin olmaması ve demir ile çelik maliyetinin artması, birçok projenin durmasına sebep oldu” ifadelerini kullandı.

“İnşaat sektörü bir trenin ilk vagonu gibi;
eğer o giderse, bütün ülke gider”

Gazete, söz konusu sorunun yeni ev almak için ödeme yapan çok sayıda kişiyi de etkilediğine dikkat çekti. Avukat Orhan Boran The Guardian’a, “Bu sorunla yıllardır karşılaşıyoruz. İnsanlar müşteriler daire satıyor ve o binaları bitiremiyorlar” diye konuştu. T

he Guardian inşaat sektörünün çok geniş bir kitleyi ilgilendirdiğine dikkat çekerken, haber Bulut’un şu sözleriyle son buldu: “İnşaat sektörü bir trenin ilk vagonu gibi. Eğer o giderse, bütün ülke gider.”