Fırat Haber Ajansı (ANF) çalışanlarından Bahoz Deniz iddianamede adını görünce şaşırdı. Deniz iddianameyle ilgilki yazdığı yazıda “İddianameyi hazırlayan savcıya göre Vatan Gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus, aslında Bahoz Deniz’miş yani ‘ben’miş! Savcının kanıt diye gösterdiği iki haber de bizzat benim yazdıklarımdır” dedi.
Birgün gazetesinin haberine göre; gazeteciler hakkındaki KCK iddianamesinde şüpheli sıfatıyla yargılanan Vatan gazetesi muhabiri Çağdaş Ulus'un "Bahoz Deniz" adıyla Fırat Haber Ajansı'nda (ANF) yazılar yayımladığını öne sürüldü. Gerçek Bahoz Deniz ise dün ANF'de yazarak, iddianamede nasıl "delil" olduğunu anlattı.
İddianamede, "Açık kaynaklardan yapılan araştırmada; www.haberlink.com adlı sitede 04.11.2011 ve 15.01.2012 tarihlerinde iki ayrı habere imza attığı, her iki haberinde alt kısmında “BAHOZ DENİZ/ANF” şeklinde haber yapanın ve çalıştığı kurumun isminin yazılı olduğu tespit edilmiş olmakla, şüpheli Çağdaş Ulus’un Vatan Gazetesi’nde muhabir olarak çalıştığı sırada BAHOZ DENİZ kod adıyla örgütün yayın organı olan Fıratnews (ANF) haber ajansına örgütün Avrupa sorumlusu İsmet Kayhan’ın talimatları doğrultusunda haber yaptığı tespit edilmiş. Şüphelinin KCK/PKK terör örgütünün üst düzey askeri sorumlusu olan ve onlarca Türk karakolunu basarak yüzlerce insanımızın şehit edilmesine sebebiyet veren HPG sorumlusu BAHOZ ERDAL’ın kullandığı kod ismini kullanarak haber yapması şüphelinin örgütle olan gönül bağını ve irtibatını göstermektedir" denildi.
Bahoz Deniz nasıl "delil" olduğunu yazdı
Bahoz Deniz ise dün akşam ANF'de yayımlanan yazısında iddianamede nasıl "delil" olduğunu yazdı. Deniz, iddianameyi okumaya başlayınca "bu kadarı da olamaz" dediğini, ancak kendi adının Vatan muhabiri Çağdaş Ulus'un müstear ismi gibi verildiğini görünce "resmen dumura uğradığını" söyledi.
Deniz yazısına şöyle devam etti:
Birincisi ‘Bahoz Deniz’ benim ve ANF’de ‘Bahoz Deniz’ imzasıyla yayınlanan tüm haber ve yorumlar bana aittir! Ve hayatımda Çağdaş Ulus’u ne gördüm, ne konuştum ne de tanıyorum. Bu hadiseden önce adını dahi duymamıştım!
İkincisi ve önemlisi; ‘kanıt’ diye gösterilen haberler!
Savcının gösterdiği iki haber de bizzat benim yazdıklarımdır.
1. 'kanıt' haber; 04.11.2011 tarihinde yazdığım ve ‘Başkomutan Fethullah’ın Savaşı’ başlığıyla ANF’de yayınlanan Fethullah Gülen’in Kürt özgürlük hareketine yönelik yaptığı katliam çağrısını değerlendiren bir analiz yazısıydı.
2. 'kanıt' haber ise; Tekirdağ Cezaevi’nde bir yakınımı ziyaretim sırasında edindiğim izlenimlerimi anlattığım ve ‘Tekirdağ F Tipi Cezaevi İzlenimleri’ adıyla yayınlanan yazımdı. Tabi burada en dikkat çeken nokta: Tarih.
Yazının yayım tarihi:15.01.2012. Çağdaş Ulus’un tutuklanma tarihi ise 24.12.2011.
Yani savcıya göre Çağdaş Ulus Kandıra Cezaevi’nde tutukluyken Tekirdağ Cezaevi’ne ziyarete gitmiş ve izlenim yazısı yazmış ve bunu ANF’de yayınlamış!
Pes doğrusu!
Türkiye’nin adeta bir ‘gizli tanık Cumhuriyeti’ne döndüğünü ortaya koyan bu iddianameler artık birer hukuk skandalı olarak ortadayken bakarsınız aynı savcı bu yazıyı bile Çağdaş Ulus’a ya da başka bir gazeteci arkadaşımıza mal ederek hakkında ‘delil’ olarak kullanır.