Ekonomi

İSTANBUL ULUSLARARASI ENERJİ VE İKLİM MERKEZİ KURULUYOR İSTANBUL (A.A)

23 Kasım 2010 16:04
-İSTANBUL ULUSLARARASI ENERJİ VE İKLİM MERKEZİ KURULUYOR İSTANBUL (A.A) - 23.11.2010 - Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Dr. Fatih Birol, nükleer enerjinin Türkiye için elzem bir teknoloji olduğunu düşündüğünü ifade ederek, ''Nükleer enerjiye evet, hatta evet, evet, evet... Ama hangi ülkelerle çalışacağımız ve hangi teknolojileri ülkemize getireceğimiz konusunda dikkatli olmamız gerekiyor'' dedi.  Sabancı Üniversitesi tarafından Dr. Fatih Birol'un fahri danışmanlığında kurulacak ''İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi''nin  oluşumu, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Rektör Prof. Dr. Nihat Berker ve Dr. Fatih Birol'un katılımıyla üniversitenin Karaköy'deki İletişim Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu. Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker, basın toplantısında, ''İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi''nin Türkiye'nin çevresindeki bölge ve dünya için önemli bir adım olduğunu söyledi. Berker, merkezin yönlendirme komitesinde Suudi Arabistan'dan Kral Abdullah Petrol Araştırmaları Merkezi'nin İş Geliştirme Direktörü Nabil El Huveyter, Çin'den Pekin Enerji Kulübü Başkanı Xavier Chen, Brookings Enstitüsü'nden Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, MIT'den Enstütü Profesörü John Deutch, Sabancı Holding'ten Enerji Grubu Başkanı Selahattin Hakman, İngiltere'den Birleşik Krallık Atom Enerji Dairesi Başkanı Barbara Thomas Judge, Verbund Yönetim Kurulu Başkanı Michael Pistauer, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve kendisinin yer alacağını belirtti. Merkezin fahri danışmanlığını yürütecek olan Dr. Fatih Birol da merkeze fahri olarak katkı verme düşüncesinin arkasında yatan nedenleri şöyle açıkladı: ''Bunlardan birincisi, dünya enerji tablosuna bakmaya sık sık dikkat ediyorum ve burada gördüğüm çok önemli bir trend değişikliği var, o da şu; dünyada hem enerji üretimi hem de enerji tüketimi olarak dengeler değişiyor ve Türkiye ve çevresindeki ülkelerin dünya enerji piyasalarında ve iklim konusundaki ağırlığı çok hızlı bir şekilde artmaya başlıyor. Bunu her alanda görüyoruz, rakamlarda, piyasalardaki gelişmelerde hem de uluslararası forumlarda görüyoruz. Örneğin G-8'in yerini G-20 almaya başladı bu değişikliklere paralel olarak. Üretim açısından baktığımızda şu anda dünyadaki petrol ve doğalgaz üretimi giderek Ortadoğu, Kafkas ülkeleri ve Rusya haline dönüşmeye başladı. Bunların dışındaki ülkelerdeki petrol ve doğalgaz üretiminde önemli düşüşler görüyoruz ve bu giderek artan bir trend olacak. Dünya petrol ve doğalgaz üretiminin çok büyük bir bölümü ülkemizin hemen sınırlarında bulunan ülkeler tarafından yapılacak. Bu çok kayda değer bir gelişme. İkincisi tüketim açısından baktığımız zaman ülkemizin çevresinde ve doğusunda olan ülkeler, dünya enerji talebinin başını çekecek. Kimdir bu ülkeler? Çin, Hindistan ve Ortadoğu ülkeleri...'' -''ENERJİ DİKKATE ALINMASI GEREKEN BİR PARAMETRE''- OECD ülkeleri olan Amerika, Avrupa, Japonya'dan gelen karbondioksit salınımlarının stabil hale geleceğini, karbondioksit emisyonunun hemen hemen tamamının gelişmekte olan ülkelerden geleceğini dile getiren Birol, şöyle devam etti: ''Bu bir trend, enerji ve iklim değişikliğinin çekim merkezinin Türkiye'nin etrafındaki ülkeler ve doğusuna doğru kayması bu birinci neden. İkinci neden Türkiye'nin bu bağlamda önemli bir rol oynayabileceğine olan inancım. Türkiye sadece fiziksel uzaklık olarak bu ülkelere en yakın diyebileceğim OECD ülkesi. Türkiye enerji kaynaklarının bu ülkelerden Batı ülkelerine ve daha da ötesine sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir ve oynamakta. Üçüncü olarak Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne  aday bir ülke, OECD ve NATO üyesi ülke olarak, Ortadoğu, Çin, Hindistan, Rusya, Kafkas ülkeleriyle ilişki kurması son derece önemli diye düşünüyorum.'' Türkiye'nin çevresinde bulunan önemli enerji trendlerinin ana gücü olan ülkelerdeki karar vericilerin, şu anda verecekleri çok önemli kararlarda, bilgi ve analiz konusunda yeteri kadar yetkin olamadıklarını düşündüğünü belirten Birol, ''Çünkü bu ülkelerin gözüyle bu olaylara bakan yeteri kadar çalışma yok ve boşluk var'' dedi. Merkezde ne tür çalışmaların yapılacağına ilişkin bir soru üzerine Birol, çalışmalar konusunda adım adım gitmeyi ve merkezi sağlam temeller üzerine oturtmayı planladıklarını, uluslararası bir merkeze dönüştürmeyi planladıkları bu merkezde, Türkiye'nin yanı sıra diğer ülkelerden enerji konusunda yetkin uzmanların yer almasını istediklerini söyledi. Güney Kore ile Kuzey Kore arasındaki gerilimin petrol fiyatlarına etkisini değerlendiren Birol, yarın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ile görüşeceğini bildirdi.  Ucuz petrol devrinin bittiğini dile getiren Birol, hem hükümetlerin hem iş dünyasının hem de araç sürücülerinin yüksek petrol fiyatlarıyla yaşamaya alışması gerektiğini söyledi.  Birol, ''Dünya ekonomisi normal seyrine girdiği zaman dünya petrol fiyatlarında artış olacaktır. Eğer bu artış çok yüksek olursa bunun kimse için iyi olmadığını düşünüyorum. Bir yandan Türkiye gibi tüketici ülkeler için... Çünkü ülkeler şu anda son derece önemli bir finansal darboğazdan geçiyorlar. Böyle bir dönemde petrol ithal faturalarının hızlı bir şekilde artması onların şu anda kırılgan olan ticaret dengelerini altüst edebilir. Bunun OPEC için de iyi olmadığını düşünüyorum. Eğer petrol fiyatları hızlı bir şekilde artarsa birçok ülkede zaten varolan elektrikli arabalara geçiş süreci hızlanacaktır.'' -''HANGİ PARTNERLERLE ÇALIŞACAĞIMIZI İYİ SEÇMEMİZ GEREKİYOR''- Fatih Birol, nükleer enerjinin Türkiye için elzem bir teknoloji olduğunu düşündüğünü, bunun, Türkiye gibi elektrik talebi çok hızlı bir şekilde artan ülkelerde hem düşük maliyet hem de çevreye zarar vermeden elektrik enerjisi üretebilen bir teknoloji olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:  ''Bu bakımdan Türkiye için son derece önemli. Bununla birlikte nükleer enerjiye geçerken hangi teknolojilerle ve hangi partnerlerle çalışacağımızı iyi seçmemiz gerekiyor. Bu seçimde birkaç konuya dikkat etmemiz gerekiyor. Birincisi acaba o teknoloji dünya standartlarında teknoloji mi, ikincisi birlikte çalışacağımız ülkelerle acaba ciddi bir bağımlılığımız var mı yok mu? Eğer böyle bir bağımlılık varsa yapılacak olan nükleer santrallerin bazılarında başka partner'lerle çalışmak daha iyi mi değil mi? Herhalde bunlara dikkat etmek gerekiyor. Nükleer enerjiye evet, hatta evet, evet, evet... Ama hangi ülkelerle çalışacağımız ve hangi teknolojileri ülkemize getireceğimiz konusunda dikkatli olmamız gerekiyor. Bütün ülkelere bu tavsiyede bulunuyorum. Türkiye'nin enerji konusunda birçok ülke ile çalışması yararlı olacaktır. Bu tavsiyemi diğer ülkelere de veriyorum.'' Enerji arz güvenliğinin son derece ciddi bir kavram haline geldiğine dikkati çeken Birol, önümüzdeki yıllarda enerji ile jeopolitiğin giderek daha çok iç içe geçeceğini düşündüğünü, bunun aslında güzel bir trend olmadığını söyledi.  Birol, yenilenebilir enerji kaynaklarının şu anda dünyada ciddi bir darboğazdan geçtiğini, bu kaynakların geleceğinin hükümetlerin ne yapacağına bağlı olduğunu ifade ederek, ''Eğer ileride yenilenebilir enerji kaynaklarının Türkiye'de ciddi bir rol oynamasını istiyorsak bu kaynaklara ciddi bir yardım eli uzatmak zorundayız'' dedi.