Dünyanın en büyük barosu konumundaki İstanbul Barosu’na kayıtlı 41 bin 77 avukat, bu hafta sonu sandık başına gidecek. Baronun kuruluşunun 140. yılına denk gelen genel kurulda, 8 ayrı grubun adayları ile iki bağımsız aday başkanlık için yarışacak.
Seçimlere katılacak isimler şöyle:
Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu: Mehmet Durakoğlu
Önce İlke Çağdaş Avukatlar Yükseliş Grubu: Hasan Kılıç
Avukat Hareketi: Başar Yaltı
Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar: Eren Keskin
Avukat Hakları Grubu: Gökhan Ahi
Baroda Değişim ve Gelişim Hareketi: Talat Canbolat
Milliyetçi Avukatlar Grubu: Kaptan Yılmaz
Ortak Hedef Platformu: Cem Kaya Karatün
Bağımsız adaylar: Fikret İlkiz, Çiğdem Koç
Seçimlerden önce başkan adaylarının açıklamalarını derledik.
Keskin: Baroyu demokratikleştirmek adına adayız
Eren Keskin, Savunmanın tamamen yargının dışına atılmaya çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Türkiye Barolar Birliği’nin ve özellikle İstanbul Barosu’nun da bu konuda yeterli inisiyatifi almadığını, çifte standartlı yaklaştığını görüyoruz. Demokratikleşmenin kendi kurumlarımızdan başlayacağına inanıyorum. Bu nedenle de baroyu demokratikleştirmek adına adayız” dedi.
Keskin ortak aday çıkarma konusunda çok istekli olduğunu aktarırken şunları da ifade etti:
"Ancak sanıyorum ÖDAV bu karar alma süreçlerinde dışlandı ve bu dışlanmadan dolayı da kendi listesini çıkarmaya karar verdi. Keşke bu dışlanma olmasaydı, bu süreç daha demokratik biçimde işleseydi ve ortak liste çıkarılsaydı. Ben kişisel olarak eğer ortak liste olsaydı hemen adaylığımı çekmeye hazırdım.”
İlkiz: Mesleğimizin saygınlığını yeniden hayata geçireceğiz
Avukat Fikret İlkiz, tek başına siyasal iktidar sahibi olarak ülke yönetmeyi tercih eden anlayışın avukatlara karşı artan baskılarına dur demek için zor zamanlarda göreve aday olmasının avukatlık mesleğine olan güce inancından kaynaklandığını belirtti.
İlkiz, “Savunma mesleğinin gücünü yaşama geçirebilmek ve avukatların meslek sorunlarını çözebilmek için baro yönetimine aday olmanın tam zamanıdır, çünkü zor zamanlardan geçiyoruz. Tek başına siyasal iktidar sahibi olunarak ülke yönetmeyi tercih eden anlayışların avukatlara karşı artan baskılarına dur demek için zor zamanlarda göreve aday olmak avukatlık mesleğine olan güce inancımızdır. İstanbul Barosu’nu birlikte yönetilebilen bir baro yapabilirsek bu mesleğin gücüyle Türkiye’de yeniden hukukun inşasını gerçekleştirebiliriz. İstanbul Barosu’nun tarihsel geleneklerini geleceğe taşıma inancımızdır bizleri aday yapan… Avukatlık mesleğinin saygınlığını yeniden hayata geçirmek biz yönetime aday olan avukatların isteği olmaktan öte görevidir. Gücümüzü birleştirmek ve hukuku yeniden inşa etmek zorundayız” diye konuştu.
Durakoğlu: Adli yardımı yüzde 125 oranında büyüttük
Mevcut başkan Mehmet Durakoğlu da özetle şunları söyledi:
"İstiklal Caddesi’ndeki yeni hizmet binamız ve yeni staj eğitim binamız kapılarını açtı. Kanlıca’daki Baro Bahçe’ye ek olarak Ortaköy sırtlarındaki yeni sosyal tesisin de birkaç ay içinde hizmete sokulmasını hedefliyoruz. Baro web sitesi işlevsel özelliklerle yenilendi. iBaro Uygulaması ile avukatlara Baro Web'den alınan bilgi ve hizmetlerin tümü mobil ortamda sunulmaya başladı. Zorunlu müdafilik yapısı bağımsız ve demokratik bir yapıya kavuştu. Atamaları çabuklaştırılıp şeffaf hale getirdik. Puanlamada yeni esaslar getirerek eşitliği sağladık. Sadece 2017 yılı içinde 103 bin görevlendirme yapıp, meslektaşlarımıza 35 milyon 171 bin 410 lira kaynağın aktarılmasını sağladık. Adli Yardımı yüzde 125 oranında büyüttük.”
Kılıç: Genç avukatların sorunları için mücadele edeceğiz
Önce İlke Çağdaş Avukatlar Yükseliş Grubu'nun adayı Hasan Kılıç da, " Biz baro ve avukatın güçlü olmasının hukuk devleti için olmazsa olmaz olduğunu düşünüyoruz. İnsan hakları ve katılımcılığın çok önemli olduğu görüşündeyiz, bunlar bizim temel ilkelerimiz. Genç avukatların ciddi sorunları söz konusu bu sorunları çözmek için mücadele edeceğiz. Örneğin genç avukatların baroda etkin görev almalarını önemsiyoruz. Bu anlamda katılımcılığı sağlayacağız. Diğer haklarının düzenlenmesi için de girişimlerde bulunacağız. Aidatlarla ilgili kolaylık sağlanması yönünde de projemiz var. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) avukatlarıyla 'CMK çözüm kurulunu' kuruyoruz. Uzun süren davalarda ek ücret ödenmesi, ödemelerin asgari ücret seviyesine çekilmesi ve KDV yükünün kaldırılması gibi taleplerimiz var çözüm kurulu bu konular üzerine çalışmalar yapacak" diye konuştu.
Karatün: Avukatların özgürlükleri için daha çok çalışacağım
Ortak Hedef Platformu'nun adayı Cem Kaya Karatün de şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye hukuk devleti, bazen yolunda gitmeyen şeyler oluyor; bunları düzeltecek olan kurum yargıdır, yargının da olmazsa olmazı avukat. Ben avukatların baro başkanına daha çok müdahalede bulunmasını, baro başkanının da avukatların arkasında durmasını istiyorum. Bu konuda kendimi hem hükümetle görüşebilecek hem de avukatları yeterince Adalet Bakanlığı'nda temsil edebilecek konumda görüyorum. Avukatlar ne istiyor, neler yapabiliriz? Bu konuda büyük bir tecrübeye sahibim. Avukatların özgürlükleri için daha çok çalışacağım" ifadelerini kullandı.
Yaltı: Üreten, etkin bir baro
Başar Yaltı da ‘Seçilirseniz en çok üzerinde duracağınız konular hangileri olacak?’ sorusunu şöyle yanıtladı:
"Avukat Hareketi olarak bizler İstanbul Barosu’nun içinde bulunduğu sessiz kabullenişe itiraz ettiğimiz için baroyu yönetmeye aday olmuş bir grubuz. Dolayısıyla üzerinde titizlikle eğileceğimiz ilk konu İstanbul Barosu’nu yeniden itiraz eden, üreten ve etkin bir baro haline getirilmesidir. Sorunun kaynağını baronun bu anlamda işlevine uygun davranmaması olarak gördüğümüzden üzerinde duracağımız en temel konu budur.”
Yaltı, projelerini de şöyle aktardı:
"Mesleğe yeni başlayan avukatlar için ortak çalışma ofisleri projemiz bulunmaktadır. Mesleğin ilk 5 yılı için yararlanılabilecek olan bu olanaktan, genç meslektaşlarımız aidatının bir bölümü kullanılmak suretiyle yararlandırılacaktır. Yine genç meslektaşlar için satıcılarla anlaşarak yüksek indirimli kitap ve hukuk programları satın alma olanağı sağlanacaktır. Keza üniversitelerle anlaşarak düşük ücretli eğitim almaları sağlanacaktır."
Ahi: 140 yıllık şanlı mazisine yakışır bir baro
Adaylardan Gökhan Ahi de başkan olursa hedeflerini şöyle açıkladı:
"İstanbul Barosu’na başkan adayı olmamın yegâne amacı, avukatlık mesleğinin itibarını yükseltmek, İstanbul Barosu’nu 140 yıllık şanlı mazisine yakışır şekilde eski günlerine döndürmek ve elbette bunu yaparken çağın gereksinimlerine ayak uydurmak. Avukatlık, güçlü devlet ve güçlü kuruluşlar karşısında bireylerin hakkını savunabilmesi için güvenilebilecek tek kurum. Dolayısıyla avukatın ve avukatlık kurumunun güçlü temellere oturtulması, bir hukuk devleti için son derece önemli."
Avukat Hakları Grubu olarak hedeflerimizi üç temel üzerine oturtuyoruz:
- Avukatın itibarını yeniden kazanması
- İstanbul Barosu’nun bir meslek odasından daha fazlası olması
- Avukatların mesleki niteliğinin artırılması.
Bunlar her ne kadar herkesin dile getirebileceği sorunlar olsa da biz çözüm yolları geliştirdik ve projeler hazırladık. Bu çözümlerin başında da baroda dijital dönüşüm geliyor. Avukatların itibarının yükselmesi ve mesleklerini rahatlıkla yapabilmesi için atılması gereken çok adım var. Mahkemelerde, karakollarda, icra ve tapu dairelerinde baskıya, fiziksel ya da psikolojik şiddete uğrayan meslektaşlarımızın arkasında çok büyük bir baroyu ve bu baronun mensubu 41 bin avukatın örgütlü gücünü hissetmesi büyük önem taşıyor. Baskı yapan, kanuna ve hukuka aykırı davranan her hukuk uygulayıcısının veya kamu görevlisinin, avukatların örgütlü gücü olan barodan çekinmesi gerekiyor. Avukata yönelen her tür haksız ve hukuka aykırı fiilde İstanbul Barosu’nun hemen müdahale etmesini sağlayacak projelerimiz de hazır.
Canpolat: Büyük güçlüklerle meslek yapılmaya çalışılıyor
Talat Canbolat da “Nasıl bir baro vaad ediyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:
Başkan adaylarının tamamı çok kıymetli ve değerli meslektaşlarımdan ancak tamamına yakını mevcut yönetimin içinde yer almış, aynı bakış açısı ve benzer şeyle söyleyen ya da uzun yıllardır belirli bir grup olarak her seçim döneminde benzer şeyler söylemektedir. Uzun zamandır aynı yönetim içerisinde yer alan arkadaşlar aslında mevcut sorunların bir parçası olduklarının farkında bile değiller. Biz kişilerin değişmesini değil bir zihniyet değişikliğini gerçekleştirmeye talibiz. Önceden bir liste hazırlayarak meslektaşlarımıza dayatmadık. İlkelerimize ilişkin bir açıklama yaptık ve herkesi; kişisel, siyasi, gruplar arası veya başka nedenlerle çekişmeleri bir kenara bırakarak, meslek ilkeleri etrafında toplanmaya, birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeye davet ettik. Birçok grup ve meslektaşlarımız izlemeye aldılar, büyük bir ilgi oluştu, hiçbir ayırım yapmaksızın bizimle birlikte hareket etmeyi düşünenlerle yolumuza devam edeceğiz. Bizler doğruya doğru, yanlışa yanlış diyeceğiz. Haksızlık ve hukuksuzluk kimden gelirse gelsin siyasi, ideoloji gözetmeksizin karşısında duracağız. Şeffaf, katılımcı, çözüm odaklı bir baro yönetimi vaad ediyoruz. Baro Yönetim Kurulunda yer alabilmek için 5 yıllık, delege olabilmek için 10 yıllık avukat olmak gerekiyor. Yıllardır hiçbir grup buna ses çıkarmadı ve biz sesimizi yükselterek gençlerin önündeki bu engelleri kaldıracağız, yasak kalkana kadar da stajyer ve gençlerin temsilcilerini gözlemci olarak yönetim kurulu toplantılarına alacağız. Toplantıları diğer meslektaşlarımıza da açacağız. Gündemi önceden herkese ilan edeceğiz. Böylece ne vaad etmişiz, yönetime gelince neler yaptığımızı tüm meslektaşlarımız kapalı kapılar ardından yönlendirmeli kulis bilgileriyle değil doğrudan görebilecekler. Eşimle birlikte adliye koridorlarında 3 çocuk büyüttük. Saat 09:00’daki duruşmanıza kaçta gireceğiniz belli değil bazen öğleden sonraya bile kalabilmektedir. Birimiz duruşma beklerken diğerimiz koridorda çocuk bakıyorduk. Senelerdir söylenir ancak hale adliyelerde emzirme odaları, adliye veya yakınında çocuk bakım odaları yoktur. Adliye binaları yapılırken Baronun daha proje aşamasında müdahil olması gerekir. Bakanlık genelde hâkim ve savcıları düşünerek proje geliştirmektedir. Adliyeler avukatların işyerleridir. Daha girişte ve otoparkta, sonrasında içeride büyük güçlüklerle mesleklerini yapmaya çalışmaktadır."
Yılmaz: Sistemi değiştirmeye talibiz
Kaptan Yılmaz da seçilerse üzerinde duracağı konuları şöyle özetledi:
"Dünya görüşümüz çerçevesinde yaşamımız boyu süregelen bir toplumsal yapı anlayışımız var. Bu konuda statüsünü kökleştirmeyi düşündüğümüz mesleki platformumuz (İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu) içinde kuruluşundan itibaren yer aldım. Baro başkanlığına adaylık kararı, beraber çalıştığımız arkadaşlarla birlikte verdiğimiz, demokratik seçimlere dayalı bir karardır. Mesleki birikimimiz, tecrübemiz ve meslektaşlarımızın teveccühü ile kendimizi İstanbul Barosunu yönetmeye yeterli gördük. Seçim bir ekip çalışmasıdır. İstanbul barosunu diğer gruplardan daha iyi yönetebileceğimize, hatta grubumuzdan aynı nitelikte birkaç eşdeğer kadro çıkarabileceğimize inanıyoruz.
Yönetime, sistemi geliştirmek için talip olduk. İstanbul Barosu’nda politik, bürokratik baskı, etki, yönetim yetersizliği olduğu düşüncesindeyiz. Mesleki sorunlara hızlı ve yeterli cevap verilemediği açıkça ortadadır. Yanlışlıklara tepki yoksa Baro işlevini yitirmeye başlar ve ekip olarak bunu mevcut yönetim ve diğer aday gruplardan daha iyi yapacağımıza inancımız var."
Koç: Avukatların çoğu geçim sıkıntısı çekiyor
Çiğdem Koç da başkan seçilmesi durumunda baroda şu değişikliklerin yaşanacağını söyledi:
"Öncelikle çok teşekkür ederim bu sorulara yanıt verme olanağı tanıdığınız için. Malum; bu günlerde sözü olana, hele ki muhalifse, ona sözünü söyleyecek bir alan açmak çok kıymetli bir iş haline geldi. Bu nedenle yaptığınız bu söyleşileri çok önemsiyorum. Türkiye’de avukatların her dönem sorunları vardı tabii. Avukatlık zaten bir biçimde kendinize sıkıntı yaratabileceğiniz ve bu nedenle de size sürekli sıkıntılar yaratılmasına sebep olabileceğiniz bir meslek. Ama özellikle son zamanlarda hangisine önce yetişsek bilemediğimiz sorunlarla boğuştuğumuz bir sürece girdiğimiz gerçek. Birkaç başlıkta anlatmaya çalışayım. Aksi halde günlerce konuşsak bitiremeyiz bu sorunları.
Son zamanlarda her köşe başına bir Hukuk Fakültesi açılınca giderek çığ gibi büyüyen bir avukat sayısına sahip olduk. Ancak avukatın görev tanımının başka ülkelerdeki bazı görev alanlarına kapalı olması (noterlik yetkileri gibi mesela) ve ülkenin genel ekonomik durumunun geldiği nokta bu kadar çok avukatı maalesef kaldırmıyor. Avukatların çoğu özellikle de genç meslektaşlarımız çok ciddi geçim sıkıntısı çekiyorlar. Bir grup nedense hiç dokunulmayan ve bu avukatlık sermayesinin musluğunun başında duran avukat hariç hepimiz bu ekonomik kriz halinden payımıza düşeni alıyoruz. Vergi, ofis gideri ve diğer yaşamsal harcamalarımız karşılayamadığımız bir yük haline geldi. Elimizde bir sihirli değnek yok elbette, genel siyasete dair değiştiremeyeceğimiz şeyler var. Kabul. Ama bir takım toplumsal proje ortaklıklarıyla, yurt dışından sağlanacak bazı proje gelirleriyle avukatlara yeni kazanç alanları açılmasını sağlayabiliriz. Yasal düzenleme gerektiren ama siyasi iktidarın inisiyatifinde olan bazı sorunların çözümüne dair öneriler getirenlere gıpta ediyorum açıkçası. CMK ve adli yardım ücretleri meselesi, vergi indirimleri gibi sorunlar ancak yasal düzenlemelerle çözüm bulabilir. Buna dair girişimde bulunabilirsiniz ama nereye kadar etkili olabilirsiniz? Eğer eylem anlayışımızı değiştirmezsek hiçbir biçimde olamayız. Bu çok net."
Programın detaylarına ulaşmak için tıklayınız.
Bu haber hazırlanırken Evrensel gazetesi, gazeteduvar.com, Haber7 ve DHA içerikleri kaynak olarak kullanılmıştır.