Gündem

İstanbul Barosu açıkladı; işte nafaka hakkında doğru bilinen yanlışlar

"Kadın lehine pozitif ayrımcılık yapmak adaletin bir gereğidir"

16 Mayıs 2019 13:43
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden yapılan açıklamada, nafakanın sınırlandırılması halinde kadınların yaşayacakları sorunlara dikkat çekildi.
 
Baro Kadın Hakları Merkezi’nden kadın avukatlar, nafakaya dair görüşlerinin yer aldığı yazılı açıklamayı kamuoyu ile paylaştı. Açıklamada, nafakanın sınırlandırılması halinde kadınların mağdur olacağına vurgu yapıldı.

Açıklamadan öne çıkanlar şöyle:

"Yoksulluk nafakası her koşulda süresiz değildir"

Kamuoyunda yaratılmaya çalışılan algının aksine yoksulluk nafakası her koşulda süresiz değildir.  

Yoksulluk nafakasını düzenleyen Medeni Kanunun 175/1 Maddesinde; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir" denilmek suretiyle kusuru ağır olan eşin yoksulluk nafakası alamayacağı ve yoksulluk nafakasının, nafakayı ödeyecek kişinin mali gücü oranında belirleneceği belirtilmiştir.

"Yoksulluk nafakasının çoğunlukla kadınlar lehine çıkması, Türkiye'deki cinsiyet eşitsizliğinden dolayıdır"

Yoksulluk nafakası sadece kadın eşe değil erkek eşe de tanınmış bir hak olup uygulamada daha çok kadınlar lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin nedeni, toplumumuzda mevcut toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle kadının evlilikte ve boşanma sonucunda yoksullaşmasından kaynaklanmaktadır.

Medeni Kanunun 176.maddesinde belirtildiği gibi nafaka alacaklısı öldüğünde veya evlendiğinde nafaka kendiliğinden ortadan kalktığı gibi, fiilen biriyle evli gibi yaşadığında, yoksulluk durumu ortadan kalktığında (miras kaldığında, kadın kayıtlı ya da kayıtsız çalışmaya başladığında, kadına herhangi bir gelir bağlandığında), haysiyetsiz hayat sürdüğünde mahkeme kararıyla kaldırılabilmektedir. Ayrıca mali durumun değişmesi durumunda ödenen nafakanın azaltılabilmesi ve kaldırılabilmesi de şu anki yasal düzenlemeyle mümkündür.

* Eğitim, iş, siyasal katılım ve gelir paylaşımında cinsiyet eşitliğinin olmadığı, “Kadının yeri evidir”, “En az 3 çocuk yapın” gibi söylemlerle bilinçli olarak eğitim ve çalışma hayatının dışına itilen kadına, boşanma gündeme geldiğinde  “Git çalış, kendi başının çaresine bak” şeklindeki söylem ve düşünceler ve buna hizmet edecek yasal düzenlemeler ne derece hakkaniyete uygundur?  

"Asıl büyük mağduriyeti kadınlar yaşıyor"

Yoksulluk nafakasının süresiz olarak takdir edilmesi nedeniyle birçok nafaka yükümlüsünün mağduriyetine neden olunduğu yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Asıl büyük ölçüde yaşanan mağduriyet, açlık sınırının 2.107 lira olduğu ülkemizde çok cüzi olarak takdir edilen ve büyük çoğunluğu da tahsil edilemeyen yoksulluk nafakası alan kadınlar cephesinde yaşanmaktadır.

"Kadın, iş dünyasında çoğunlukla dezavantajlıdır"

Kadın iş dünyasında çoğunlukla dezavantajlıdır. TÜİK' in 6 Mart 2019 'da açıkladığı Hane Halkı İşgücü Verilerine göre 2017 yılında erkeklerin istihdam oranı %65,6 iken , kadınların istihdam oranı %28,9'dur. Yani ülkemizde kadınların iş hayatına katılım oranı erkeklerin yarısından bile azdır.

*Yaşanan mağduriyetler mevcut yasal düzenlemeden değil uygulamadan kaynaklanmaktadır. Yargının takdir hakkını hakkaniyete uygun kullanarak oluşan mağduriyetleri önlemesi mümkündür. 

* Kamuoyunda yaratılmaya çalışılan algının aksine şu anki yasal düzenlemede nafaka süresiz değildir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi kaldırılma, değiştirilme, azaltılma şartları mevcut yasayla düzenlenmiştir.

"Kadın lehine pozitif ayrımcılık yapmak adaletin bir gereğidir"

İmzaladığımız Uluslararası Sözleşmeler ve Anayasayamızın 10. maddesinde de belirtildiği gibi toplumumuzda hâlâ dezavantajlı bulunan kadın lehine pozitif ayrımcılık yapmak adaletin bir gereğidir.

Yoksulluk nafakası talep eden kesimin büyük çoğunluğunun kadınlardan oluştuğu gözetildiğinde yoksulluk nafakasında süre sınırı getirmenin pozitif ayrımcılık bir yana hakkaniyete aykırı uygulamalara neden olacağı tartışmasız bir gerçektir.

* Kadının cinsiyet ayrımcılığından kaynaklanan dezavantajlı konumu düzeltilmeden ve  sosyal devlet gerekleri yerine getirilmeden mevcut yasal düzenlemede değişikliğine gidilmesi kadının mağduriyetini artıracaktır.

* Böyle bir düzenleme sadece boşanan erkeğin hayatına rahat devam etmesine yönelik olup, kadının uğrayacağı mağduriyeti yok saymak, kadını yoksullukla mücadelede yalnız bırakmak demektir.

* Yoksulluk nafakasının süreli hale getirilmesi kadının haklarının gaspıdır ve kadına yönelik ekonomik şiddettir.