Dünya

İslamiyet Almanya’yı değiştiriyor mu?

Almanya'da yaklaşık 4 milyon Müslüman yaşıyor ve sayıları artış eğiliminde. DW, en kalabalık Müslüman nüfusun yaşadığı KRV eyaletindeki Müslümanlara mikrofonunu uzattı.

02 Ağustos 2017 15:19

Sonbaharda yapılacak genel seçimlerle ilgili farklı kesimlerin nabzını tutmak üzere çıktığımız Almanya turunda, en zorlu konulardan birinin de İslamiyet olacağını en baştan biliyorduk. Müslüman nüfusun en yoğun olduğu şehirlerden biri olan Köln’e yaklaşırken, uzun süredir gündemi meşgul eden “İslam, Almanya’nın bir parçası mı?” sorusu hararetli bir şekilde tartışılıyor. Örneğin bazı Almanlar için, sokaklarda tesettürlü kadınların olması, Almanya’daki din ve vicdan özgürlüğünün en somut kanıtlarından biri. Bazıları ise bunu, “İslamiyet’in kadınlara baskıcı yaklaşımı” olarak görüyor.

Almanya’da dört milyondan fazla Müslüman yaşıyor. Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti ise yaklaşık 1 milyon 400 binle en kalabalık Müslüman nüfusa sahip eyalet konumunda. Burada hemen hemen tüm mezhep ve cemaatlerden Müslümana rastlamak mümkün. Eyaletin en büyük kenti olan Köln’de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), merkez camiini uzun süren bir inşaat döneminin ardından geçtiğimiz Ramazan ayında ibadete açtı. Bin kişiden fazla kapasiteye sahip devasa cami, 55 metre yüksekliğindeki minaresi ve geleneksel Türk mimarisi ile modern çizgileri harmanlayan tarzıyla göz kamaştırıyor.

Türkiye’nin etkisi var mı?

DİTİB Köln Merkez Camii’nin yapımı yaklaşık on yıl sürdü. Mimarla yaşanan hukukî anlaşmazlıkların yanı sıra cami, uzun süreli protesto ve itirazlara da neden oldu. Özellikle Hıristiyan toplum, kentin simgesi olan ünlü Köln Katedrali’nin yanısıra görkemli bir caminin minaresinin de şehrin semâlarına yükselmesini kabullenmekte zorlandı. Diğer yandan Almanya ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler gerildikçe, DİTİB’in Türkiye’nin güdümünde bir teşkilat olduğu yönündeki eleştiriler de giderek yüksek bir sesle dillendirilmeye başlandı. Hatta DİTİB’in “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya uzanan kolu” olduğu iddia edildi.

Almanya’da İslam konusu ne zaman tartışılsa, ister istemez meselenin ucu Türk-Alman ilişkilerine kadar uzanıyor. Zira DİTİB, Almanya’daki Müslümanların yüzde 70’ini temsil ettiğini söylüyor. Oysa son yıllardaki yoğun mülteci akını nedeniyle, bu durum hızla değişiyor. Biz de mikrofonlarımızı Türklerin dışındaki diğer Müslümanlara da uzatıyoruz.

Karşılıklı önyargılar

Yusuf El Ouadoudi, Köln’de yaşayan bir istatistik profesörü. Aynı zamanda danışmanlık da yapan El Ouadoudi, 18 yaşında Fas’tan Almanya’ya gelmiş. Kültürel açıdan Müslüman olduğunu, ancak İslamî bir hayat sürmediğini söylüyor. Bir Alman ile evli olan Yusuf El Ouadoudi, son zamanlarda İslamiyet konulu tartışmaların, karşılıklı önyargıların da artmasıyla giderek nesnellikten uzaklaştığını gözlemlediğini söylüyor ve ekliyor: “Tüm dinler, tek doğrunun kendi bakış açısı olduğunu iddia ediyor. Ayrıca insanlar, tamamen alâkasız konuları da dinle bağdaştırıyor. Örneğin pek çok Alman, siyah saçlı herkesin Müslüman olduğunu düşünüyor. Eğer Müslümanları sevmiyorsa, tanısın ya da tanımasın, siyah saçlı herkesi düşman olarak görüyor.”

Faslı profesör Köln’ün Kalk semtinde yaşıyor. Semtte Fas etkisi yoğun. Restoranlar, kafeler, marketler, camiler… Semtte İslam'ın oldukça muhafazakar bir şekilde yaşandığını belirten Yusuf El Ouadoudi, Müslüman cemaatin kendi içinde bölünmüşlüğüne dikkat çekiyor ve bu durumun yapıcı bir diyalogu engellediğini kaydediyor. "Burada liberal ve muhafazakar Müslümanlar arasında neredeyse hiçbir temas yok" diyen Faslı profesör, konuştuklarında bile birbirlerini dinleyip anlayamadıklarını söylüyor.

Radikalleşme eğilimi artıyor

Yayın merkezimizin bulunduğu Bonn kentindeyiz. Arapların yoğun olarak yaşadığı Bad Godesberg semtindeki El Ensar Camii’ne gidiyoruz. Bizi karşılayan imam Abdülkadir Ezaim, cemaat içinde radikalleşme eğilimlerinin arttığını kaydediyor: “Son zamanlarda maalesef çok kötü olaylar meydana geliyor ve Müslümanların imajına ziyadesiyle gölge düşüyor. Üzülerek söylüyorum ki, buradaki pek çok Müslüman iyi bir davranış şekli sergilemiyor. Bunları görenler de, ‘Demek ki İslam böyle’ diye düşünüp genelleme yapıyor.”

Liberal İslam Birliği (LIB) adlı STK’dan Annika Mehmeti de Alman toplumunda “İslam eşittir radikalizm” algısının yaygın olduğuna dikkat çekiyor: “Kamuoyundaki tartışmalar genelde hep radikal Müslümanlar üzerine yoğunlaşıyor. Oysa tartışma daha dengeli ve çok boyutlu bir şekilde yürütülmeli.” Annika Mehmeti, bu tartışmalarda sık sık dile getirilen bir cümleye ise fazlasıyla tepkili: “İslamiyet ve Müslümanlar, Almanya’nın bir parçası değil” deniyor. Gerçekten bıktık. Artık bunu duymak istemiyoruz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Nina Haase/ Sumi Somaskanda