Avrupa'yı İslam'dan korumak amacıyla ortaya çıkan Pegida bu amacına ulaşabilmek için bol bol gösteriler düzenliyor. Ekim ayından beri Dresden kentinde her pazartesi "Gezinti" adıyla bir araya gelen Pegida sempatizanları, kent içinde tur atıp, İslamcı terör tehlikesine dikkati çekiyorlar. Önceleri sayıları 150 kadar olan göstericiler iki ayda neredeyse yüz katı büyüme gösterdiler. Önceki günkü "Gezintiye" 15 bin Pegida sempatizanı katıldı.
Pegida'nın taraftar toplamak amacıyla ortaya koyduğu argümanlar halkın hassas noktalarına dokunmuş olmalı ki kısa sürede bu denli bir kalabalığa ulaşabildi. Nedir bu hassas noktalar?
Örneğin Zeit gazetesinin online versiyonu tarafından yapılan bir araştırmada Almanya'da halkın yüzde 73'ü ülkenin radikal İslamcı tehditle karşı karşıya bulunduğuna inanıyor. Aynı araştırmadan çıkan diğer bir sonuca göre de halkın yüzde 59’u ülkeye çok fazla mültecinin kabul edildiğini düşünüyor.
Radikal İslam'a yönelik korkunun kaynağında ise IŞİD'in Ortadoğu'daki kanlı eylemleri yatıyor.
Halk neden korkuyor
Federal Parlamento eski başkanı SPD'li politikacı Wolfgang Thierse, IŞİD'in kanlı eylemlerini duyan Alman halkının da korkuya kapıldığını belirterek, şunları söylüyor:
"Kendilerinden çok uzak olmasına karşın insanlar her akşam, her gün İslamcı terör haberleri duyuyorlar. Bu, insanlarda korkuya yol açıyor. Aynı zamanda da İslam'la, İslamiyet'i araç olarak kullananları ayırt etmede zorluk çekiyorlar. Halkın sağlıklı algılama gücü zayıflıyor."
Salt Ortadoğu'da yaşananlar değil, Almanya'da da Selefiler bazı etkinlikleriyle bu korkunun büyümesine yol açıyor. Mesela, eylülde Wuppertal'de ortaya çıkan "Şeriat Polisleri" gibi. Kendilerine Şeriat Polisi adını veren ve sokaklarda devriye gezen Selefi gençler, alkol kullanan ya da diskoteğe giden yaşıtlarını uyarmaya, telkinlerde bulunmaya başlamışlardı. Halk ister istemez, "Şimdi bir de Şeriat'ı yerleştirmeye çalışan kolluk kuvvetleri mi ortaya çıktı" diye endişeye kapılmıştı.
Basın da bu tür oluşumların geniş kitlelere yayılmasını sağlayınca Pediga için alt yapı hazırlanmış oldu.
"Basın da sorumlu"
Medya konusunda uzman psikolog Jo Groebel'e göre basın konuyu manşetlere taşıyınca İslam korkulan bir olguya dönüştü. İnsanlar İslamiyet ile terör örgütleri arasında ayrım yapamayacak hale getirildi. Ve uzmana göre İslam karşıtı gösterilere katılanların endişelerini anlamak yerine, bu kişilere aşırı sağcı damgası vurdular. Groebel şöyle konuştu:
"Konuyla yakından ilgili olmayan, gösterilere öylesine katılan kişiler belli köşelere itildiler. Bu kişilerde öfke ortaya çıtı. Aynı şekilde eleştiri getirenler de damgalandıkları için 'Görüşlerimi serbestçe dile getiremiyorum' diyerek tepki gösterdiler. Bu kişiler medyaya ve politikacılara kızarak, bu tür oluşumlara katıldılar."
Protestolar üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Dieter Rucht ise Pegida'ya katılanların tamamının İslam korkusuyla hareket etmediğini söylüyor. Rucht, insanları endişelendiren ve sokağa çıkaran başka nedenler de olduğunu belirterek, "Birçok batı eyaletlerinde 10-15 yıldır süren yaygın bir endişe var. O da gelecek korkusu. İşini kaybetme, ekonomik sıkıntıya düşme gibi. Yoksulla varlıklılar arasındaki makasın uçlarının sadece dünya genelinde değil Almanya'da da genişlediğini biliyoruz. İnsanları artan kiralar korkutuyor. Emekli aylıklarını alıp alamayacaklarını bile bilmiyorlar. Bu durum siyasete duyulan güveni zedeliyor. Bu yüzden de seslerini duyurmak istiyorlar. Sokağa bu nedenle çıkıyorlar. Kendilerini göstermek, ifade etmek istiyorlar. Basının Pegida'ya gösterdiği büyük ilgi nedeniyle de kendilerini güçlü hissediyorlar" dedi.
İşte tüm bu endişeler, mevcut partilere olan güveni sarstığı için, korkuları kullanarak siyaset yapan partiler de oy topluyor. Almanya İçin Alternatif Partisi de bu korkuları kullanarak 2012'de siyaset yaşamına katıldı. Özellikle dış göçü durdurma vaadinde bulunan parti son seçimlerde yüzde 5 barajını aşamasa da üç eyaletin parlamentosuna girmeyi başardı.