Gündem

Alpay: Bütün Müslümanların İslamcı olmadığı ortada

Şahin Alpay: İslam diniyle siyasi akım olan İslamcılığı birbirine karıştırmak büyük yanlış

30 Ağustos 2012 14:52

Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay , "Bütün Müslümanların İslamcı olmadığı ortada. Bütün İslamcıların Müslüman oldukları iddiası da tartışmalı" dedi.

Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, "Müslüman sıfatı yetmemiş" başlığıyla yayımlanan (30 Ağustos 2012) yazısında"Her müslüman islamcı değildir, ama her islamcı müslümandır. Bir de şu var: Her müslüman, ismi kullansın kullanmasın –mana, mefhum ve muhteva olarak- islamcı olmak mecburiyetindedir" dedi.

Zaman'dan Şahin Alpay'ın "İslam ve İslamcılık" başlığıyla yayımlan (30 Ağustos 2012) yazısı şöyle:

Arap ülkelerinde otokratik rejimlere karşı halk ayaklanmaları ve bu ayaklanmalarda İslamcı akımların ön plana çıkışı, gerek İslam'a gerekse İslamcılığa olan ilgiyi canlandırdı.

Bu canlanışı anlamaya çalışırken yapılması gereken bazı hatırlatmalar var. Bunların başta geleni, özellikle Batı'da ama Doğu'da da yaygın olan, İslam ile İslamcılığı özdeş ve yekpare (monolitik) görme (ve gösterme) eğilimi. Oysa hemen bütün dinlerde olduğu kadar İslam'da da zengin bir çoğulculuk olduğu gibi, İslam'dan esinlenen siyasi akımlar olarak İslamcılığın da çok farklı yorumları var. Bu yorumlar köktenci-otoriter ya da yenilikçi-özgürlükçü olabiliyor.

İslam'ın yorumları arasındaki çeşitliliği belirli kategorilere sığdırmak çok zor. Ama başta (Sünni, Şii, Vahhabi, Alevi, Nusayri, vs.) her biri katışıksız (ortodoks) ve katışıklı (heterodoks) yorumlarıyla mezhepler var. Mezheplerin ulema (din adamları) tarafından geliştirilen yorumlarının yanında, sufiler (tasavvuf erbabı) - tarikatlar tarafından geliştirilen (bizdeki Nakşibendî, Kadirî, Mevlevî, Rufaî, Melamî vs. gibi) çeşitli halk (volk) yorumları var. Bu tarikatların içinden evrilen (bizde Said Nursi'nin öncülük ettiği Nurculuk benzeri) cemaatler ve dini akımlar, bunların da çeşitli kolları var. Cemaatlerden evrilen (bizde Fethullah Gülen'in öncülük ettiği Hizmet Hareketi gibi) inanç-temelli sivil toplum hareketleri var. Bir de genellikle laik eğitim gördükten sonra, İslam'ın gerek ulema tarafından, gerekse sufi tarikatlar tarafından temsil edilen yorumlarına meydan okuyan entelektüellerin geliştirdiği, kısmen İslam dininden, kısmen (sosyalizm, milliyetçilik, liberalizm gibi) Batılı-modern ideolojilerden esinlenerek geliştirilen İslamcı siyasi akımlar var.

İslamcı akımlar yelpazesinin bir ucunda Mısırlı Seyyid Kutub ve Pakistanlı Ebu'l âlâ Mevdudi'nin temsil ettikleri (Lenin'den esinlenen) türden radikal-totaliter-şiddetli İslamcılık (başlıca örnekleri Mısır'da Cemaat-i İslami, El Cihad ve diğerleri, Cezayir'de Silahlı İslami Grup - GIA ve diğerleri, enternasyonalist yorumu El Kaide olan) var; öteki ucunda İranlı Abdülkerim Soruş'un (Karl Popper'den esinlenen) liberal-demokratik İslamcılık ve tabii iki uç arasında sıralanan çeşitli tonlarda İslamcı akımlar (Mısır'da Müslüman Kardeşler, Tunus'ta Annahda, Türkiye'de Milli Görüş Hareketi gibi) akımlar var. İslamcılığın sert (anti-demokratik) türleri İslam'ı bir din olduğu kadar siyasi bir ideoloji olarak görüyor. İslamcılığın yumuşak (demokratik) türleri ise İslami değerlerde siyasi aktivizm-eylem için yol gösterici yönler buluyor. İslamcılığın yumuşak türleri evrilerek, İslamcı çerçevenin dışına çıkabiliyor. Bunun tabii ki en önemli örneği Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi. AKP'yi Müslüman Demokrasi'nin ilk temsilcisi olarak görmek mümkün. Milliyetçi, Sünni muhafazakâr ve liberal değerlerin bir karışımını sergileyen AKP'nin siyasi kimliği evrim halinde.

İslam yorumlarındaki çeşitliliğin belki en çarpıcı örneklerinden biri de Şii din adamları arasındaki büyük bölünme. Bir yanda Şii mezhebinin geleneksel yorumuna bağlı, din adamlarının yorumu var. Bunlar din adamlarının siyasetten uzak durmalarını ve görevlerinin halkın manevi ve sosyal ihtiyaçlarına cevap vermek olduğunu savunuyor. Humeyni'nin geliştirdiği, radikal İslamcılık'tan esinlenen Şiilik yorumu ise din adamlarına siyasi rol yüklüyor. İran'da İslam Devrimi'ne öncülük eden yorum bu.

Bütün bunların anlattığı üzere, İslam diniyle bir siyasi akım olan İslamcılığı birbirine karıştırmak büyük (bazen kasıtlı) bir yanlış. Türkiye'de hem İslamî, hem de laik kesimde yaygın Müslüman = İslamcı özdeşleştirmesinin politik saikleri olduğu muhakkak. Bütün Müslümanların İslamcı olmadığı ortada. Bütün İslamcıların Müslüman oldukları iddiası da tartışmalı. Müslümanların büyük çoğunluğunun, masum sivilleri katleden El Kaide ve benzeri radikal İslamcıları, Müslüman kabul etmedikleri malum.