Gündem

İskenderun’daki terör eylemini İsrail mi yaptırdı?

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin İskenderun'daki saldırıyı değerlenirdi. Ergin yazısında saldırıya hükümet ve ana muhalefetin İsrail’in PKK’yı kullandı

03 Haziran 2010 03:00

T24- Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin İskenderun'daki saldırıyı değerlenirdi. Ergin yazısında saldırıya hükümet ve ana muhalefetin İsrail’in PKK’yı kullandığı tezine itibar etiği yorumunu getirdi.


PKK’nın geçen pazartesi sabahı İskenderun’da gerçekleştirdiği ve Deniz Kuvvetleri’nde görevli er rütbesinde 7 askerimizin hayatını kaybettiği terör saldırısı, örgütün stratejisinde önemli bir ilki oluşturuyor.


Terör örgütü, ilk kez Deniz Kuvvetleri gibi TSK’nın terörle mücadelesinin doğrudan içinde yer almayan bir bölümünü hedef alıyor. İskenderun gibi çatışma bölgesinin dışında bir kentin seçilmesi, devriye ya da karakol görevi yapmayan askerlerin hedef alınması bu saldırının dikkat çeken diğer yönleri. PKK, böylelikle Türkiye’nin her noktasında, herkesi hedef alabileceğini göstererek bir büyük meydan okuma gerçekleştirmiş oluyor. Saldırı, bu haliyle yaz aylarına girdiğimiz bir zamanda PKK terörünün çok tehlikeli bir eşiğe geldiğine işaret ediyor.

Dolayısıyla saldırının doğru tahlil edilerek, bu tahlilin ışığında gerekli etkili önlemlerin alınması büyük önem taşıyor.

 
HÜKÜMETLE CHP’NİN İNANÇ BİRLİĞİ


PKK saldırısının, İsrail Deniz Kuvvetleri’nin Doğu Akdeniz’de Gazze’ye gitmekte olan yardım filosuna düzenlediği ve 4 Türk vatandaşının da ölümüne yol açan askeri operasyonundan birkaç saat sonra meydana gelmiş olması, ilginçtir ki, Türk siyaset çevrelerinde ve kamuoyunda iki eylem arasında doğrudan bir ilişki kurulmasına yol açtı.Bu konuda ilk önemli çıkış CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Kılıçdaroğlu, pazartesi günü gazetecilerin buradaki zamanlamaya dikkat çeken soruları üzerine şöyle konuştu:


“Bu konuda değişik çevrelerin kaygıları var. Yedi askerimizin şehit olması üzerinde önemli durulması gereken bir konudur. İsrail ordusunun operasyonlarının sürdüğü bir ortamda Türkiye’de böyle bir eylemin gerçekleşmesi gerçekten de manidardır.”


Bu iki olayın ilişkili olabileceği tezine itibar eden yalnızca ana muhalefet değil. İktidar partisinin Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de aynı gün bakın neler dedi:


“Askerlerimizin şehit olmasıyla Gazze’ye yapılan saldırının eş zamanlı olmasını tesadüf olarak görmüyoruz. Ne zaman Türkiye uluslararası camiada söz sahibi olsa, ne zaman pistten başını kaldırıp havalanacak olsa, birileri Türkiye’nin başına çorap örmek, barış ve huzurunu kaçırmak için devreye giriyor. Bunlar uluslararası güçler veya bunların Türkiye’de kullandığı taşeronlar olabilir.”


TOPLUM GERÇEKLİK DUYGUSUNU KAYBEDİNCE


Bu iki alıntının da gösterdiği gibi, PKK’nın İskenderun’daki saldırısıyla İsrail’in yardım konvoyuna müdahalesinin aynı bütünün parçaları olarak görülmesi hususunda hükümetle ana muhalefet arasında önemli ölçüde bir “inanç birliği” bulunduğu gözleniyor. Her ikisi de İsrail’in PKK’yı kullandığı tezine itibar ediyor. Dünyada ve Türkiye’de olup biten neredeyse her şeyi komplo teorileriyle izah etmeye yatkın olan bir toplumda, iktidar ve muhalefetin kamuoyuyla paylaştığı bu görüşlere “mutlak doğru” muamelesi yapılacağı hususunda hiçbir şüphe olmasa gerekir.Tabii komplo teorilerine yatkınlık, çok büyük sakıncaları da beraberinde getiriyor. Bunlardan birincisi, yalnızca mantık yürüterek, olayları düz mantıkla ilişkilendirerek vardığınız sonuçları somut olgularla, kanıtlarla desteklemediğiniz sürece gerçeklerden uzaklaşmanız olasılığının çok yüksek olmasıdır. Bunun yerleşik bir yönteme dönüşmesi, ilgili ilgisiz bütün olayların birbiriyle ilişkilendirilmesine, sonuçta siyaset sınıfının ve toplumun gerçeklik duygusunu kaybederek her şeye inanmak gibi bir alışkanlık kazanmasına, böyle bir kolaycılığın içine düşmesine yol açabilir.

KOMPLO TEORİLERİNİN FERAHLATICI YÖNLERİ

Bu durumun vahim bir sonucu, karar vericileri hatalı kararlara yöneltebilmesidir. Bir tehdidi yanlış değerlendirirseniz, bu tehdide nasıl bir karşılık verileceği konusunda ciddi hata yapabilirsiniz. Örneğin, PKK’ya bakarken arkasındaki büyük kitlesel desteği ve altyapıyı görmezlikten gelip, yalnızca yabancıların taşeron olarak kullandığı bir örgüt gibi algılarsanız, Kürt sorununu göğüslemede ve terörle mücadelede çok ciddi yanılgılara düşebilirsiniz. Bu söylediklerimizden yabancıların PKK’yı kullanmadığı ya da kullanmayacağı gibi bir sonuç çıkartılmamalıdır. Yalnızca her PKK eylemini bu şekilde değerlendirmenin hataya yol açabileceğini söylemek istiyoruz. Tabii komplolara itibar etmenin insana iyi gelen, çok ferahlatıcı bir tarafı da var. Karşılaştığınız sorunu ya da başınıza gelen bir belayı izah eden mükemmel bir şablona sahip oluyorsunuz. Bu şablon üstelik sizi sorunu detaylı bir şekilde analiz etme külfetinden de kurtarıyor. Bir de kendi hatalarınızı görmekten alıkoyuyor.  Artık kendinize mükemmel bir kusursuzluk atfedebilirsiniz.  Daha şimdiden bazılarının bu yazıyı bana Mossad’ın yazdırdığına ilişkin bir komployu mırıldanmaya başladığını duyar gibi oluyorum...