Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, "Nihayet TÜSİAD uyanmaya başladı. 17 yıl boyunca ben TÜSİAD'tan uzak durdum. Bugün boykotumu noktalamaya karar verdim ve TÜSİAD'la barışmaya geldim" dedi.
17 yıl aradan sonra Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) 44'üncü Olağan Genel Kurulu'nda söz alan Alaton, "Genelkurmay 28 Şubat’ın darbe tebliğini kaleme alırken, TÜSİAD’ın yaktığı yeşil ışığın bu darbeye katkısı ne kadardır?" sorusunu yöneltti. "Prof. Bülent Tanör’ü anma kararını alan bugünkü TÜSİAD yönetimini candan kutlarım" diyen Alaton, "Davetiyedeki bu maddeyi okuduğumda, mutluluk duydum. TÜSİAD üyeleri demokrasi raporunu yazan Tanör’e ödenen 500 TL nedeniyle TÜSİAD yönetimini icra etmemişti" ifadesini kullandı.
Genel Kurul'da konuşmak için söz isteyen İshak Alaton'a önce söz verilmemesi toplantıda gerginlik yarattı. Alaton” Hepinizden utanıyorum bana konuşma hakkı vermediğiniz için” dedi. Ardından yapılan oylama sonrası konuşması yönünde karar çıktı.
İshak Alaton'un konuşmasından satırbaşları şöyle:
'Nihayet TÜSİAD uyanmaya başladı, barışmaya geldim'
Prof. Dr. Bülent Tanör'ü anma kararı alan TÜSİAD yönetimini kutladığını ve Genel Kurul'a davet edildiğinde büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Alaton, "Nihayet TÜSİAD epey geç de olsa uyanmaya başladı diye düşündüm. 17 yıl boyunca TÜSİAD'dan uzak durdum, toplantılarına gitmedim, bugün boykotumu noktalamaya karar verdim. TÜSİAD'la barışmaya geldim" dedi.
Alaton, 17 yıl boyunca TÜSİAD'la ilgili içinde yaşadığı fırtınaları aktarmak istediğini dile getiren Alaton, "Tesadüf ki, tam 17 yıl önce, 23 Ocak 1997 günü yine bu salonda Prof. Dr. Bülent Tanör'ün Demokratikleşme Perspektifleri başlık raporunun hazır olduğu bilgi olarak kürsüden verildi. Rapor da nüsha olarak toplantı sonunda üyelere dağıtılmak üzere dışarıda bekletiliyordu. Ben heyecan içindeyim. Çünkü 6 ay boyunca bu raporu hazırladık" diye konuştu.
Üyeler 'Alaton' dedi
Bu sırada, Genel Kurul'un Divan Başkanı Hüsnü Özyeğin, Alaton'un sözünü keserek, kendisine soru sormak için söz verdiğini ancak onun konuşma yaptığını söyledi. Bunun üzerine Alaton da "Bunu reddederim. Çünkü Bülent Tanör'ü anmak için iki profesörü davet ettiniz. Ben de aradan 17 yıl geçtikten sonra sizlerle tekrar beraber olduğum için kusura bakmayın bana bu zamanı tanıyın" karşılığını verdi. Hüsnü Özyeğin, bunun üzerine, İshak Alaton'un konuşmasına kaldığı yerden devam edip etmemesini ve konuşmasını toplantının sonundaki dilek ve temenniler bölümünde yapıp yapmamasını TÜSİAD üyelerinin oylamasına sundu. Yapılan oylamada üyeler, Alaton'un konuşmasına devam etmesi yönünde görüş bildirince İshak Alaton yeniden kürsüye çıktı.
'Rapora itiraz edenlerin hiçbiri raporu okumamıştı'
İshak Alaton, 1997 yılında söz konusu raporun TÜSİAD tarafından reddedildiğini söyleyerek, "TÜSİAD tarihinde ilk defa yönetim kurulunun ibra edilmediği utancını yaşadım. Şöyle oldu 1997'deki sahne; önce bir iki müspet katkı oldu rapor ilan edilince. Sedat Aloğlu ve Cüneyt Zapsu'yu hatırlıyorum. Hatta Sakıp Sabancı da müspet konuştu. Sonra birden hava değişti. Çoğunlukla yaşlı kuşak arka arkaya rapor aleyhinde konuştu. Eleştiri dozu her yeni söz alanda gittikçe yükseldi ve son söz alanlar raporu sipariş eden yönetim kurulunu düpedüz suçladı. 'Bizim demokrasi arayışıyla işimiz yok' dediler, 'Bizim işimiz para kazanmak' demeye getirdiler. Yönetim kurulu iyice bunaldı, ağır toplar iyice bastırdı. 'Rapor dağıtılmadan reddedilsin' teklifi geldi, teklif kabul edildi ve rapor dağıtılmadan arşive kaldırıldı. Rapora itiraz edenlerin hiçbiri raporu okumamıştı. Sadece başlığına bakarak reddedilmesini istediler ve başardılar. TÜSİAD tarihinde ilk ve tek defa ibra edilmeme utancını o gün yaşadık ve bugün bu utancı yaşamaya devam ediyorum" dedi.
'Umudumu yitirmedim, sabırla bekledim'
Söz konusu olayın 23 Ocak 1997 günü yaşandığını, olaydan sonraki gün gazetelerde "TÜSİAD demokrasi istemiyor" haberinin yer aldığını anlatan Alaton, "Aradan sadece 36 gün geçtikten sonra 28 Şubat 1997'de askerin darbesi geldi. Şimdi sizlere soruyorum; Genelkurmay bu darbe adımını kaleme alırken TÜSİAD'ın bir ay önce yaktığı yeşil ışığın bu darbeye katkısı ne kadardır? Bu soru hep aklımda" diye konuştu. Alaton, o günden sonra TÜSİAD'ın umutsuz bir vaka olduğuna inandığını belirterek, "Toplumdan kopmuş, fildişi kulede yaşayan bu insanlarla ben bir arada olamam dedim ve TÜSİAD toplantılarına katılmaktan vazgeçip boykot ettim. Ancak üyelikten istifa etmedim, umudumu yitirmedim, sabırla bekledim. 'Er ya da geç bir gün TÜSİAD uyanacak ve ben o gün mutluluğumu TÜSİAD'da dile getireceğim' diye düşündüm. İşte o gün bugün, TÜSİAD uyandı, demokrasi TÜSİAD'a geldi" diye konuştu.
Alaton, 2010 yılında anayasa değişikliği referandumunda zamanın TÜSİAD yönetiminin iki profesöre anayasa değişikliğinin demokrasiye katkılarını özetleyen bir rapor hazırlattığını aktararak, "Bu raporu genel kuruldaki üyelere detaylarıyla anlattılar. Üyelerden Cem Boyner söz istedi. Yönetim kurulunun gözlerinin içine bakarak 'Bu raporun arkasında duracak mısınız?' diye sordu. Yani daha önceki utancı hatırlattı bizlere. 'Hocalara rapor hazırlatıp demokrasi yanlısı görünmek mi, yoksa samimi olarak demokrasiyi savunmak mı?', bunu sordu Cem Boyner. Şüphe içeren sorusunda haklı olduğu ne yazık ki, 3 gün sonra anlaşıldı. Çünkü 3 gün sonra TÜSİAD Yönetim Kurulu bir basın bülteni yayımlayarak, 'Bu rapor bizleri bağlamaz, raporu yazan iki profesörün şahsi görüşlerini yansıtıyor' dediler. Raporun kabında TÜSİAD logosu varken raporu sahiplenmediler" dedi.
'Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir'
Alaton, konuşmasını tamamlayarak, kürsüden inince TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Alaton'a sarıldı ve söz almak için kürsüye yöneldi. Yılmaz, kürsüye yöneldiği sırada Alaton'a "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" diyerek gülümsedi. Yılmaz, kürsüde şunları söyledi: "Genel Kurul konuşmamın içerisinde bu rapor, bu konu vardı. Bir yanlış yapmamak amacıyla inceleme ihtiyacı hissetmiştim. Kurumdan bu raporun kabulüyle ilgili bir sıkıntı olup olmadığını araştırdım. 1997 yılında tüm tartışmalara rağmen bu rapor kabul edilmiştir; kayıtlarda var olan, bana intikal eden bilgi budur. Ayrıca o günden beri, hatta daha geçmişinden beri demokratikleşme meselesi çalışılmaktadır. Aslına bakılırsa, 43 yıl önce TÜSİAD kurulurken ekonomik faaliyetin sürdürülebilirliğinin, çağdaş bir dünyanın üyesi olabilmenin demokratikleşmeye bağlı olduğunu zaten kurucular, o günden beri emek verenler görmüşler ve söylemişlerdi. Onların hazırladığı ortamda da 20 yıldır bu konu çalışıyor. Ayrıca bu raporu daha sonra güncelleyen Sayın Zafer Üskül Hoca da aramızda. Rapor kabul edilmiştir. TÜSİAD rapora her zaman sahip çıkmıştır. Gerekli güncellemeyi de Sayın Hocamız yapmıştır."
Alaton'dan sonra Mehmet Şuhubi, kürsüye çıkarak, Alaton'a, "TÜSİAD’ı küçültücü sözler söyleyemezsin. Ben seni severim ama bu uslübu da kabul edemem" diye tepki gösterdi.