Gündem

İşadamı Trump, popülist Trump'a karşı

ABD Başkanı seçilen Donald Trump, uluslararası ticaret anlaşmalarını rafa kaldırmak ve vergi politikalarını değiştirmek istediğini söylüyor. Trump'a karşı ekonomistlerin gönlünü ferahlatan tek şey onun bir işadamı olması.

12 Kasım 2016 14:37

Milyarder işadamı Donald Trump'ın ABD'nin yeni başkanı seçilmesinden ötürü büyük endişe duyan ekonomistler, yeni başkanın söylemlerinden ne kadarını gerçekleştireceğini beklemeye başladı.

Ekonomi ve finans dünyasının yüreğine bir nebze olsun su serpen tek etken, Trump'ın her şeyden önce bir işadamı olmasının, aşırı vaatlerinin liderliği döneminde ılımlı bir çizgiye geleceğini düşünmeleri.

Diğer yandan Cumhuriyetçilerin bugüne kadarki ekonomi politikaları göz önünde bulundurulduğunda partinin önde gelen isimlerinin Trump'a engel olacağı düşünülüyor.

ABD'de başkanlık seçimi öncesi aralarında sekiz Nobel Ekonomi Ödülü sahibinin yer aldığı 370 ekonomist, yayınladıkları bildiride Trump'ın "tehlikeli ve yıkıcı bir tercih" olacağını vurgulamıştı.

İmzacılardan Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Prof. Oliver Hart, seçimlerden sonra "10 kat daha fazla dehşet içinde olduğunu" belirtti.

DHA'nın haberine göre, Trump'ın ekonomi politikalarını oluşturan isimlerin yetkin olmadığına değinen Hart, "Tanınmış ekonomistler arasından danışman bulması çok zor; zira tümü kendisine karşı" diyor.

Peki hatırı sayılır ekonomistler Trump'tan neden bu kadar ürküyor?

Trump'ın bugüne kadar Transpasifik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TPP) Anlaşması'ndan çekileceğini, Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması'nı (NAFTA) yeniden müzakere edeceğini, finans sektörünün daha sıkı kurallara bağlanmasını sağlayan Dodd-Frank Anlaşması'nı kaldıracağını ve vergi kanunlarında düzenlemeye gideceğini söylemesi en çok kaygı yaratan unsurlar.

Kriz kahini olarak bilinen ekonomist Nouriel Roubini de Project Sydicate'e yazdığı makalede Trump'ın "radikal popülist" duruşunu mu devam ettireceği yoksa daha merkeze kayan bir çizgi mi izleyeceğinin önemli olduğunu söylüyor.

Roubini'ye göre, radikal popülist Trump'ın izleyebileceği politikalar ABD'nin bütçe açığının artmasına yol açabilir.

Roubini, Trump'ın şirketlerin ve zenginlerin ödediği vergi oranında indirime gitme sözü verirken deniz aşırı ticari faaliyetleri olan şirketlerin gelirine el koyma planının hükümetin bütçesine daha fazla gelir getirmeyeceğini söylüyor.

Eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın ekonomi danışmanı, Harvard Üniversitesi'nden Profesör Jeffrey Frankel da Project Syndicate'e yazdığı makalede, Trump'ın vergiyle ilgili olarak atmayı düşündüğü adımların gelir adaletsizliğini artıracağını aktarıyor.

Frankel, hisse senetleri piyasasının yedi yıllık yükselişinin sona ereceğini tahmin ediyor.

ABD Merkez Bankası'nın (Fed) gevşek para politikasına karşı çıkan Trump'ın faizlerin artırılmaması için baskı uygulayacağını düşünüyor.

Trump politikalarının ABD'nin ihracat payını artırmayacağını düşünen ekonomist, "Cumhuriyetçilerin tarihi izlerine bakarsak Trump'ın döneminde resesyonun başlaması çok olası" diyor.

Tahvil yatırımcısı Bill Gross, Trump'ın ekonomik büyümeye de katkı sağlamayacağını iddia ediyor.

Bloomberg TV'ye seçimleri yorumlayan Gross'a göre, Trump'ın altyapı yatırımlarına bütçeden daha fazla pay ayırmasının sanıldığının aksine Amerikan ekonomisinin daha fazla büyümesini sağlamayacak.

Allianz SE baş ekonomi danışmanı Mohamad El-Erian ise Gross'la aynı görüşte değil.

El-Erian, Bloomberg TV'ye yaptığı açıklamada, altyapı harcamalarının artırılmasının büyümeyi sağlayabileceğini ancak bunun için Meksika ve Çin ticaretine sekte vuracak adımlar atılmaması gerektiğini belirtiyor, "Ticaret karşıtı söylemleri duymaya devam edersek hisse senetleri piyasası düşecektir" diyor.

Georgetown Üniversitesi'nden Profesör James J. Angel da, Trump'ın ticaret ile ilgili sözlerinin ABD'nin lehine değil aleyhine sonuçlar doğuracağını vurguluyor.

CNBC'ye yaptığı açıklamada, "Eğer Trump istihdam yaratmak istiyorsa bunun yolu uluslararası ticaret anlaşmalarını öldürmek değil" diyen Angel, Amerikan mallarının yurtdışına satılmasının da ticaret ortaklarıyla yapılan anlaşmalara bağlı olduğunu aktarıyor.

Peterson Uluslararası Ekonomi Çalışmaları Enstitüsü'nden Marcus Noland da yine aynı televizyona yaptığı değerlendirmede, yüksek gümrük vergilerinin yüksek fiyatlar anlamına geldiğine dikkat çekiyor.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's ise ABD'nin Çin ve Meksika gibi yabancı ülkelere karşı vergi duvarını yükseltmesinin ABD'ye ucuz mal girişinin azalmasına yol açacağı için hızlı fiyat artışlarının görülebileceğini ve diğer ülkelerde dış ticaret kayıplarına yol açabileceğini açıkladı.

Trump'ın ekonomiyle ilgili söylemlerine karşı ekonomistleri bir nebze olsun rahatlatan etmen ise iş adamı yanının ağır basacağını düşünmeleri…

Roubini, Project Sydicate'teki yazısına Trump'ın pragmatik yanının ağır basacağını düşündüğünü söyleyerek devam ediyor.

Trump'ın 'anlaşmanın sanatından' keyif aldığını söyleyen Roubini, şimdiye kadar hep zengin iş insanlarının arasında yaşadığını belirtiyor.

O yüzden Roubini, Trump'ın başkan olduktan sonra bugüne kadar Cumhuriyetçilerin hep izlediği gibi arz yönlü iktisat politikalarını takip edeceğini düşünüyor.

Ünlü ekonomiste göre Trump'ı Kongre ve Fed gibi bağımsız kurumlar kontrol altında tutacak olsa da asıl engeli piyasalar oluşturacak.

Roubini, Trump'ın aşırı söylemlerine piyasaların vereceği tepkiyi göze alamayacağını, o yüzden daha merkeze yakın bir konuma geleceğini belirtiyor.

Bill Clinton'ın eski danışmanı Frankel de aynı görüşte.

Trump'ın aşırı söylemlerini hayata geçirmeyeceğini düşünen Frankel, "ABD, acemi ve hızla saf değiştiren zengin bir iş adamının liderliğinde tamamen Cumhuriyetçi bir hükümetin deneyimini yaşamaya hazırlanıyor. Seçmenlerin ve Kongre'deki destekçilerinin yaşatacağı gerilemeden Trump'ı sorumlu tutmasını umalım" diyor.