Ekonomi

İş Bankası Genel Müdürü Bali: Güven olmadan bolluk, bereket olmaz

"Sorunlu kredi oranları yönetilemeyecek seviyeler değil"

25 Aralık 2018 13:33

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, "Güven olmadan bolluk, bereket olmaz. Bolluğu esas yaratacak olan; iş adamının geleceğe güvenle bakacağı, yatırım yapacağı, yeni fabrika açacağı, istihdam yaratacağı; yabancı yatırımcının bu ülkeye müsterih olarak sermaye akışı sağlayacağı, bunu geri almada bir kaygısının olmayacağı bir güven ortamıdır” dedi.

Adnan Bali, bankacılık sektörü ve Türkiye ekonomisine ilişkin yaptığı değerlendirmede, 2019 yılında gelişmiş ülke merkez bankalarının politikaları ve küresel likidite koşullarının Türkiye ile diğer gelişmekte olan ülkeler açısından önem taşımaya devam edeceğini söyledi.

Adnan Bali, jeopolitik gerginlikler, yaptırımlar ve ekonomik sıkıntıların makroekonomik göstergeler açısından ülkedeki tabloyu biraz daha karmaşık hale getirdiğini belirterek, "Geçmişte kamu kesimi ve finans sektörünün kendisinin bir sorun olduğu dönemleri hatırlayacak olursak, bugünün öncekilerden en temel farkı bankacılık sistemi ve kamu kesiminin görece kuvvetli olması. Bu, şu anda içinden geçtiğimiz süreci yönetme bakımından bize bazı imkanlar ve opsiyonlar da sunuyor." ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin, aslında karşı karşıya kaldığı riskleri bertaraf ederek ayrışabilecek gücünün bulunduğuna dikkati çeken Bali, küresel ve yerel çapta birbirinin içine geçmiş sıkıntıların çözümünde her kesimin gayret göstermesi gerektiği vurguladı.

Bali, buradaki en önemli unsurun, ekonomideki güven ortamının kuvvetlendirilmesi olduğuna inandığını söyledi.

Petrolü, doğal kaynakları olmayan ve kendi tasarrufları büyüme ihtiyaçlarına yetmeyen bir ekonomi olarak en fazla güvene ihtiyacın olduğunu dile getiren Bali, "Güven olmadan bolluk, bereket olmaz. Bolluğu esas yaratacak olan; iş adamının geleceğe güvenle bakacağı, yatırım yapacağı, yeni fabrika açacağı, istihdam yaratacağı; yabancı yatırımcının bu ülkeye müsterih olarak sermaye akışı sağlayacağı, bunu geri almada bir kaygısının olmayacağı bir güven ortamıdır." diye konuştu.

"Sorunlu kredi oranları yönetilemeyecek seviyeler değil"

Adnan Bali, içinde bulunulan konjonktürün getirdiği zorluklara rağmen ekim sonu itibarıyla sektördeki takipteki kredi oranı yüzde 3,5 civarında olduğunu belirtti.

Bu oranın geçmişte çok daha zorlu süreçlerde daha yüksek seviyelerde olduğunu anımsatan Bali, "Şu andaki oranlar yönetilemeyecek seviyeler değil. Uluslararası kıyaslamalar açısından da baktığımızda, sorunlu kredilerdeki oranımızın, hala birçok Avrupa ülkesine göre daha düşük olduğunu ve iyi bir şekilde yönetmemize imkan verecek düzeyde olduğunu düşünüyorum." diyerek sözlerini tamamladı.

"Her kritik dönemde rol almaktan, elini taşın altına koymaktan hiç imtina etmedik"

Adnan Bali, İş Bankası'nda elde edilen sonuçların sadece ekonomik büyüklük olarak algılanmadığını belirtti.

Tüm faaliyetlerle bu büyüklüğün ülke, çalışanlar, müşteriler ve hissedarlar için yaratılan değer olarak görüldüğünün altını çizen Bali, "Türkiye'nin bütün büyük dönüşümlerine tanıklık etmiş, öncü bir banka olarak kuruluşumuzda üstlendiğimiz misyon çerçevesinde üreticinin, sanayicinin, tüccarın, esnafın, çiftçinin, hane halkının yanında olmaya, ihtiyaç duydukları anlarda onlara destek vermeye devam edeceğiz." dedi.

Bali, tüm imkanlarını, kaynaklarını ülke ekonomisinin yararına kullanan İş Bankası'nın, her kritik dönemde rol almaktan, elini taşın altına koymaktan hiç imtina etmediğini vurguladı.

Bu yaklaşımın, İş Bankası'nda artık bir kurum kültürü, yaşam biçimi haline geldiğini anlatan Bali, şöyle devam etti:

"Bir anonim şirket olarak hiçbir zaman ticari çıkarlarını memleket çıkarlarından önce gözetmeyen 'Türkiye'nin Bankası', hep ülkemizin daha iyiye gitmesi için çalıştı, aynı taahhütkarlık ve kararlılıkla da çalışacak. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da kısa vadeli kazançlara bakmadan, fırsatçılık yapmadan içinde bulunduğu ekosistemin doğrusu için hareket edecek. 1924'ten bu yana iktisadi kalkınmaya katkı sunan İş Bankası, kendisine bırakılan mirası geleceğe en iyi şekilde taşıyabilmek için sadece ekonomik sonuçları olabilecek faaliyetlerde değil, toplumsal gelişim için üstlendiği sorumluluk çerçevesinde de ülkemiz için değer yaratmayı sürdürecek."