İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, ABD'nin ülkesi ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından, Avrupa Birliği'nin (AB) Washington'a karşı pasif tutumunu sürdürmeye devam etmesi halinde, uranyum zenginleştirme kapasitesilerini artırma tehdidinde bulundu. Zarif, haftalık Der Spiegel dergisine verdiği mülakatta, "ABD'nin yaptırımlarınının etkilerinin telafi edilmesi için Avrupalıların ve diğer imzacı ülkelerin harekete geçmesi” gerektiğini söyledi. Zarif, bu etkilerin özellikle "petrol ve bankalar” konusunda görüldüğüne işaret etti.
Avrupalıları "pasif” olmakla suçlayan Zarif, "alış ve veriş” arasındaki dengenin bozulması halinde İran'ın tepki vereceği tehdidinde bulundu. Bunun için İran'ın nükleer anlaşmayı feshetmesinin şart olmadığına dikkat çeken Zarif, anlaşmanının "kısmen uygulanmasının” da mümkün olduğunu ifade etti. İran Dışişleri Bakanı, olasılıklardan birinin de İran'ın uranyum zenginleştirme kapasitesinin artırılması olduğunu vurguladı.
"AB Engelleme Mevzuatı'nın uygulasın”
AB'den İran ile ticaret yapan Avrupalı şirketleri korumak için hazırlanan 1996 tarihli "Engelleme Mevzuatı'nın” uygulanmasını talep eden Zarif, "ABD yaptırımları nedeniyle İran ile ticari ilişkilere son veren şirketlere” ceza verilmesini önerdi. Zarif, Avrupalıların sözlerini hayata geçirip geçirmemesi konusunda karar vermesi gerektiğini vurguladı.
İran Dışişleri Bakanı Zarif, ülkesinin ABD Başkanı Donald Trump ile doğrudan görüşmeler yapmasının şu aşamada mümkün olmayacağını dile getirdi. "Görüşmeler için zemin bulunmuyor” diyen Zarif, ABD'nin nükleer anlaşmayı tekrar kabul etmesi halinde "görüşmelerde bulunmayı düşünmenin mümkün olabileceğini” ifade etti.
ABD, İran ile yapılan nükleer anlaşmayı bu yılın Mayıs ayında tek taraflı olarak feshetmişti. İran'ın anlaşmaya uymasına rağmen, Ağustos ayında İran'a yeni ekonomik yaptırımlar getiren ABD, yaptırımlara uymayan bütün firmaları tehdit etmişti. Kasım ayından itibaren uygulanması planlanan yaptırımlarla ise İran'ın petrol ihracatının engellenmesi öngörülüyor. AB'nin yanı sıra Rusya ve Çin ise anlaşmaya uymayı sürdürüyor.