Koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden olan İran'da Devrim Muhafızları, Nisan 2020'de bir "koronavirüs dedektörü" geliştirdiklerini ve bununla 100 metre çapında virüs bulaşmış tüm yüzey ve kişileri tespit edebileceğini duyurdu.
Bilim dünyası bu açıklamayı şüpheyle karşıladı.
Cihazın görüntüsünü inceleyen uzmanlar, bunun 20 yıldan uzun bir süredir çeşitli ülkelerde satılan ve çatışma bölgelerindeki orduların bile kullandığı sahte bomba dedektörünün görüntüsüyle birebir aynı olduğunu açıkladı.
Peki bir sahte bomba dedektörü nasıl pek çok orduya on binlerce dolar karşılığında satılabildi?
BBC'den Caroline Hawley, hapis cezaları alan Britanyalı üreticilerine 80 milyon sterlinden fazla kazandıran ürünün hikayesini yazdı:
Bağdat'taki intihar bombacıları, Meksika'da uyuşturucu satıcıları ve Afrika'da kaçak avcılarla mücadele etmek için kullanılan "sihirli değneğin", patlayıcılardan fildişi ve kokaine kadar pek çok maddeyi bulabildiği iddia ediliyordu.
Tayland'ın güneyinde isyancılara karşı yapılan operasyonlarda, Pakistan'da Karaçi Havalimanı'nın korunmasında, Orta Doğu'da pek çok ülkede de otellerin güvenliğinde kullanıldı bu cihazlar.
Ama hiçbiri işe yaramıyordu. Üstelik bunun ortaya çıkmasına rağmen Pakistan ve İran gibi ülkelerde kullanılmaya devam ediyor.
Cihazların ambalajları ve reklamlarına harcanan para, cihazın üretiminden daha fazlaydı.
Son derece bilimsel gözüken açıklamalarla satılan bu dedektörler, üzerinde anten olan boş birer kutudan ibaretti.
Tespit edilmesi istenen nesnenin yönünü gösterdiği iddia edilen anten ise, kullanıcının farkında olmadan yaptığı el hareketleriyle yer değiştiriyordu.
Buna rağmen bu dolandırıcılık yıllarca devam etti. Britanyalı dolandırıcılar birden fazla kıtada sattıkları bu ürünlerden milyonlarca sterlin kazandı.
Ve çok sayıda insanın hayatı riske atıldı.
Bahçede üretildi
İşadamı James McCormick tarafından üretilen bu küçük dedektörler, bombaları tespit etmenin hayati öneme sahip olduğu Irak'ta da kullanılıyordu.
Irak'ta 2008-2009 yıllarında 1000'den fazla kişi patlamalar sonucu ölmüş, 1000'lerce kişi de yaralanmıştı.
Dolandırıcılığın arkasındaki McCormick 2013'te 10 yıl ceza aldı. 47 yaşındaki iş adamı Gary Bolton, Samuel Tree ve eşi Joan Tree de suçlu bulundu. McCormick 2018'de iki yıl daha ceza aldı.
Çift, Çin'den ucuz plastik parçalar ithal edip evlerinin bahçesinde bu cihazları imal ediyordu.
Cihazın ortaya çıkışı
Yıllar içinde farklı iddialarla gündeme gelen bu ürün, ilk olarak ABD'de Gopher adıyla ve "Her şeye sahip olan bir golfçü için en iyi hediye" sloganıyla ortaya çıktı.
12 dolara satılan cihazın, gelişmiş bir teknoloji kullanarak "golf toplarının içindeki elementleri algılayarak topların yerini tespit ettiği" iddia ediliyordu.
Londra'da tarihi City of London'ın polis teşkilatı adına bu cihazı inceleyen Joanne Law, "Golf toplu bulucu olarak kalsaydı bu kadar büyük bir mesele olmayacaktı" diyor.
Fakat bir süre sonra ABD'deki eski bir oto galerici tarafından uyuşturucu ve patlayıcı bulabildiği iddiasıyla satılmaya başlandı.
FBI, 1996'da bu cihazın satışını dolandırıcılık ilan ettikten sonra Britanyalı bir adam, bunların İngiltere'de satılmasını sağladı. Yeni ülkede bu cihaza verilen isim Mole (Köstebek) olmuştu.
Mole'u Birleşik Krallık hükümetine satma girişimleri oldu ve bunun sonucunda 2001 yılında İçişleri Bakanlığı'nın bilim insanı Tim Sheldon tarafından incelendi.
BBC'ye konuşan Sheldon, cihazla ilgili mümkün olan en üst seviye uyarı mesajı yayınlayarak tüm kurum ve bakanlıklara gönderdiğini söyledi:
"İddia ettiği her şey yalandı. Kullanımının tehlikeli olabileceğine karar verdik.
Sheldon, bu ürünün tekrar karşılarına çıkabileceğini hayal etmiyordu.
Fakat sahte dedektörün arkasındaki kişiler markasında ve ambalajında değişikliğe giderek başka ülkelerde kendilerine yeni pazarlar aramaya koyuldu.
Cihazın farklı türleri
- ADE-651 (Advanced Detection Equipment, Gelişmiş Dedektör Cihazı) adlı bu ürün James McCormick tarafından Irak, Nijer ve bazı Orta Doğu ülkelerine satıldı. Sadece Irak, bu dedektörlere 85 milyon dolar harcadı. Cihazlar genelde tanesi 8 bin dolara satıldı. Fakat en pahalısı 40 bin dolar tuttu. McCormick 10 yıl hapis cezası aldı.
- GT200 adlı "uzaktan tespit dedektörü" Gary Bolton tarafından Meksika, Tayland, Orta Doğu ve Afrika'ya satıldı. Bu model de ortalama 8 bin dolara satıldı fakat en pahalı tekli satış 800 bin sterline yapıldı. Bolton yedi yıl hapis cezası aldı.
- Samuel ve Joan Tree tarafından üretilen Alpha 6 ise Mısır, Tayland ve Meksika'ya satıldı. Ürünlerin fiyatı ortalama 3 bin dolardı. En pahalı sattıkları ürün ise 25 bin dolar civarındaydı. Samuel Tree'ye üç buçuk yıl hapis, eşine de 300 saat toplum yararına çalışma cezası verildi.
Polis Joanne Law, "Dolandırıcılığın boyutu karşısında şaşkınlığa uğradım" diyor ve ekliyor:
"Kullandıkları pazarlama yöntemleri de bir o kadar etkileyiciydi."
Alıcılara satmadan önce yaptıkları testler hileliydi. Cihazları sorgulayanlarla herkesin önünde dalga geçiliyordu. Alıcılara "hassas teknolojiyi bozmamak için" cihazı açmamaları söyleniyordu.
Bu cihazlardan bazıları yanlarında "dedektör kartlarıyla" geliyordu. Satıcılar bu kartların patlayıcılardan insanlara, dolar banknotlarından suya kadar her şeyi bulabileceğini iddia ediyordu.
'Utanç verici'
Dolandırıcı Gary Bolton, bir ticaret fuarında üniformalı Kraliyet İstihkam Birlikleri'nin ürününü tanıtmasını sağladı.
Bolton'ın sattığı GT200 Meksiko ve Manila'daki Birleşik Krallık Büyükelçilikleri tarafından, dönemin Ticaret ve Endüstri Bakanlığı üzerinden desteklendi.
Polis Sheldon "İngiliz hükümetinin bunun reklamını yapması çok garip ve utanç verici" diyor ve ekliyor:
"Bunun nasıl olduğunu hâlâ aklım almıyor. Bunu desteklemeden önce cihazın işe yarayıp yaramadığını uzmanlara danışmalılardı."
İngiliz hükümeti bu olayın ardından prosedürlerini değiştirdi ve düzenlediği fuarlarda sergilenen ürünleri desteklemediğinin açık bir şekilde belirtilmesini sağladı.
Bir hükümet sözcüsü "Bir şirketin yalan söylediği belli olursa veya bu yönde güçlü bir ihtimal doğarsa desteğimizi geri çekip konuyu ilgili birimlere iletiyoruz" dedi.
McCormick'in ADE-651 cihazının sözde çalışma prensibi
- Kullanıcı tespit etmek istediği maddeden (örneğin patlayıcı) küçük bir miktarı, "buhar emdiği" iddia edilen bir kağıt parçası ile birlikte bir kavanoza koyuyor
- Kağıt parçası daha sonra kredi kartı büyüklüğünde bir kartın üzerine koyuluyor, bu kart da bir "kart okuyucuya" takılıyor ve ADE-651'e sokuluyor
- Kullanıcı, içinde hiçbir elektronik aksam bulunmayan ADE-651'i eline alarak antenin yönüne bakıyor ve tespit etmek istediği maddeyi antenin gösterdiği doğrultuda arıyor
İngiltere ve ABD hükümetleri bu cihazları hiçbir dönemde satın almadı. Fakat İngiliz hükümetinin buna ihracat yasağı getirmesi 2010'u buldu. O da Afganistan ve Irak'a satışını engellemek içindi.
Liberal Demokrat Milletvekili David Heath, "Bu cihazların hiçbir işe yaramadığı ve buna rağmen insanları bombalardan koruduğu iddiasıyla satıldığı ortaya çıktıktan sonra derhal ihracat yasağı gelmeliydi" diyor ve ekliyor:
"Anladığım kadarıyla bununla ilgili en acayip ayrıntı, gerçekte işe yaramadığı için herhangi bir sertifika almasına da gerek olmamasıydı. Kimse bunu polise, Dışişleri Bakanlığı'na, ticaret ve endüstri yetkililerine bildirmeyi akıl edememiş."
İçişleri Bakanlığı için çalışan bilim adamı Tim Sheldon, cihazı üreten ve satan kişilerin hapis cezası almasına dair "Umarım bu dolandırıcılık böylece bitmiştir. Ama birkaç yıla tekrar ortaya çıkmasından endişeleniyorum" diyor.
Sheldon'ın endişesi yersiz değildi. Cihaz 2014'te Mısır'da tekrar ortaya çıktı. Mısır ordusu, cihazın HIV ve hepatit virüslerini tespit edebileceğini açıkladı.
Sahte dedektörler 2014'te Bağdat'taki yol kontrollerinde kullanılmaya devam ediyordu. Aynı yıl Cibuti'de bir güvenlik konferansında kullanıldığı da ortaya çıktı. BBC ekibi ise Pakistan'da bir alışveriş merkezinin bu cihazlarla korunduğunu tespit etti.
Belki de en hayret verici olan şey bazı yetkililerin, cihazın hava koşulları veya kullanıcı hatası nedeniyle çalışmadığını iddia etmesi.
2014'te BBC'ye konuşan Irak İçişleri Bakanlığı'ndan General Saad Ma'an, cihazların "istenen seviyede" çalışmadığını fakat kullanımdan kaldırmadıklarını söylüyordu:
"Belki de hava koşullarından veya kullanıcıların yanlış kullanımından etkileniyordur."
İngiltere polisi ise bu konuda çok net:
"İşe yaramıyorlar, kullanmayın."
Makalenin orijinali 2014 yılında yayımlanmıştır.