Alternatif Bilişim Derneği Başkanı Ali Rıza Keleş, "sansür" tartışmalarını da beraberinde getiren yeni internet düzenlemesiyle ilgili olarak, "Hükümetin getireceği internet düzenlemesiyle, Türkiye’nin de interneti, Çin’deki gibi dünyaya kapanacak. Türkiye, İran ve S. Arabistan gibi olacak. Paketin içine baktığında da mahrem alanınıza girmiş oluyor. Sizin eskiden kimle konuştuğunuzu biliyordu, şimdi kimle ne konuştuğunuzu görebilecek" dedi.
Hükümet yolsuzluk operasyonuyla başlayan süreçte gelişmeleri kontrol altına almak için çeşitli hamleler yaparken şimdi de gündemde yeni internet düzenlemesi var. Bir torba yasa teklifi içinde gelen ve Meclis'te alt komisyondan geçen bu düzenleme 5651 sayılı internet yasasında önemli değişiklikler öngörüyor. Bilenler bu düzenleme için ¨internetimizi karartacak¨, ¨her adımımız izlenecek¨ diyor ancak hem teknik, hem de çok boyutlu olması nedeniyle mesele sıradan vatandaşlar tarafından tam anlamıyla anlaşılamıyor.
Taraf gazetesinden Tuğba Tekerek, Alternatif Bilişim Derneği'nin Başkanı Ali Rıza Keleş’le “sansür” tartışmalarını da beraberinde getiren internet düzenlemesini konuştu.
Tuğba Tekerek’in Ali Rıza Keleş ile yaptığı söyleşi şöyle:
Diyelim ki ben bir haber sitesindeki içerik yüzünden kişilik haklarımın ihlal edildiğini düşünüyorum. Yeni düzenlemeye göre mahkemeye başvurup 24 saat içinde bu içerik için erişim engelleme kararı aldırtabiliyorum. Bu mağdur açısından harika bir şey değil mi?
Harika ama mağdurun gerçekten mağdur olduğunu biliyor muyuz? 24 saat içinde neye göre karar verecek hakim? Bilirkişiye sorması gerekiyorsa sorabilecek mi? Belki de o site boşu boşuna kapalı kalacak. Mesela, erişim engelleme nedenlerinden "müstehcenlik" başlı başına problem. Kime göre, neye göre müstehcen? Hakaret dediğimiz şey de oldukça muğlak. Başbakan'a ¨faşist¨ demek hakaret mi mesela? İfade özgürlüğü konusunda sicilimiz düşünülürse, bu kadar kısa süre içinde karar vermek hiç de sağlıklı sonuçlar vermeyecek.
Bir kişinin internette kendisiyle ilgili yazılmış yüzlerce yazıyı bir anda hakimin önüne koyması da mümkün. O zaman hakim dosyaları ayrı ayrı inceleyip nasıl karar verecek?
Diyelim ki karar verdi. Peki 24 saatte üretilecek yeni içerikleri ne yapacak? Onlar için bir daha mı başvuru gerekecek? Çok dinamik bir ortamdan söz ediyorsunuz. Oturup birinin sürekli incelemesi, "bu iyi bu kötü" demesi gerekecek. Saçmalık! Ayrıca erişimi engellemek mağduriyeti gerçekten gidermiyor da.
Peki, ne gideriyor?
Bunun için yapılması gereken içeriğin kaldırılması. Hatta içeriği üretip internete koyanı bulup cezalandırmak. Erişim engeli ise sadece göz kapamak. Dünyanın geri kalanı görebiliyorken sadece biz gözlerimizi kapatacağız.
2007'de birkaç Atatürk'e hakaret videosu nedeniyle tüm Youtube'a erişim engellenmişti. Yeni düzenlemede URL temelli engelleme geliyor. Tek tek sayfalar engellenecek. Bu iyi bir düzenleme değil mi?
Evet ama erişim sağlayıcıların bunun için çok yetenekli altyapılar kurması gerekiyor. Bu da...
Erişim sağlayıcı dediğiniz?
Abone olup internet hizmeti aldığınız TTnet, Smileadsl ya da Turkcell, Vodafone gibi şirketler. İnternette trafik o kadar yoğun ki, bu erişim sağlayıcıların URL temelli engelleme için çok yetenekli altyapılara ihtiyacı var. Bir filtre sistemiyle saniyeler içinde bütün sayfalara giriş isteklerin süzüldüğünü ve bir tür "buna izin var mı yok mu" denetimi yapıldığını düşünün. Bu yetmiyor. Bir de yeni düzenlemeye göre erişim sağlayıcının, kullanıcı alternatif bir yöntem deniyor mu denemiyor mu, onu tespit etmesi gerekiyor.
Mesela Fırat Haber Ajansı internette engellenmiş, ben o engeli aşmak için DNS ayarlarımı değiştiriyorum... Bunun gibi yöntemler mi?
Evet, erişim sağlayıcı bunu tesbit etmek için altyapının içine derin veri analizi yapan cihazlar yerleştirecek. Bu çok detaylı bir inceleme anlamına geliyor ve buda mahremiyetimizin ihlali...
Nasıl bir şey bu veri analizi?
İnternet erişimimiz paketler halindedir. Kargo paketi gibi düşünün "gönderici" ve "alıcı"yı yazıp gönderirsiniz. Erişim sağlayıcı ¨bu paket ¨Tuğba'dan Facebook'a¨ deyip, bir postacı gibi çalışır. Ama alternatif yol kullanıp kullanmadığınıza karar vermesi için o paketin içini açıp bakması lazım. Paketin içine baktığında da mahrem alanınıza girmiş oluyor. Sizin eskiden kimle konuştuğunuzu biliyordu, şimdi kimle ne konuştuğunuzu görebilecek.
Mesela yaptığım chat'i de görecek mi?
Görme potansiyeline sahip olacak. Aslında böyle bir potansiyel hep vardı. Şimdi çok sistemli ve kolayca bunu yapabilecek altyapıya sahip olacak. Güvenli protokoller yani verinin şifreli olarak iletildiği trafiklerimiz için durum biraz karmaşık. Mesela Gmail'deki mailleşmeler... Bugünkü teknolojiyle bu tür bir iletişimin izlenmesi pek kolay değil. Ama eğer biz bu izleme mekanizmasına razı gelirsek, yarın bizden şifrelerin anahtarını isteyebilirler ya da bazı teknik ayıplı yöntemler kullanabilirler.
Devlet erişim sağlayıcıya "bu kişinin kimle ne konuştuğunu öğren" diyor mu?
Hayır ama kurulacak altyapı buna imkân sağlıyor. Sistem kurulduğunda elde kocaman bir gözetim gücü olacak. Bunun hiç kullanılmayacağını düşünmek saflık olur. O datanın hem ticari hem istihbari değeri çok yüksek. Olağanüstü bir durumda, ya da olağan bir durumda yasadışı yollarla -çünkü devlet yasadışı işler de yapıyor- o bilgiler kullanılabilir ve yurttaşlar çok büyük mağduriyet yaşayabilir. Fişleme hala büyük problem, kimlerin başına nelerin geliyor. Siz sıradan bir yurttaş olarak devlet karşısında çok güçsüzsünüz.
Halihazırda erişim sağlayıcılar bizim kayıtlarımızı tutmuyor mu?
Tutuyor ama şimdi tutulacak kayıtlar çok daha ayrıntılı ve saklama süresi 1-2 yıla uzatıldı. Bir de kanun koyucu "kayıtları tut" diyor, ama "yok et, yok etmezsen şu kadar ceza" demiyor. Yaklaşım ¨onu bir cepte tut, sonra bakarız¨
Diğer ülkelerde tutuluyor mu böyle kayıtlar?
Geçenlerde Almanya'yla ilgili bir şey okumuştum. Sadece bizim mevcut sistem gibi ayrıntılı olmayan kayıt tutuluyor. O da IP'nin bir kısmı karartılarak... Sadece yasal bir süreçte ilgili kayda erişim sağlanıyor.
Neyin sansürlendiğini bilmeyeceğiz
Bu teklif geçerse nasıl bir internetimiz olacak bizim?
Herkesin bir derdi var, müstehcenlik, ticari itibar, telif hakkı, dinsel hassasiyet, ulusal hassasiyet, özel hayat... Artık çok kolay olduğu için herkes erişim engelleme kararı aldırtacak. URL temelli engellemeyle kapatılacak sayfaların sayısı çok artacak. Bu kararlar alındıkça biz de dışarıya kapanacağız. Bir-bir buçuk yılın sonunda bize ait bir internetimiz olacak, dünyadan kopartılmış, bir filtrenin arkasındaki bir internet... Çin'de şu anda ¨Çinnet¨ var, "Onlar internete bağlanmıyor" desek abartmış olmalıyız. Biz de yavaş yavaş onlara benzeyeceğiz. Bir süre sonra neyin sansürlendiğini bilmeyecek noktaya da gelebileceğiz.
Nasıl yani?
Şu anda engellenmiş bir siteye girmeye çalıştığınızda mahkeme kararı çıkıyor karşınıza. Siz engellenmiş de olsa bir gerçek var, biliyorsunuz ve ona ulaşmak için alternatif yollar deniyorsunuz. Kurulacak altyapıyla sansürlenen sayfaların sansürlendiği görmeyebiliriz bile.
URL tabanlı engellemeyi hangi ülkeler yapıyor?
Bunu en iyi yapan Çin. İran'da yapılıyor. Bir de Suudi Arabistan'da yapılıyor.
Avrupa'da Amerika'da yok mu?
Bildiğim kadarıyla yok. Sadece çocuk pornosu gibi çok istisnai durumlarda alan adı veren firmaya gidip çözmeye çalışıyorlar. Blogspot, youtube gibi büyük siteler zaten ırkçılık, çocuk pornosu gibi içerikleri hemen kaldırıyor.
Diyelim ki bir seks videosu çıktı bir Avrupa ülkesinde, ne yapıyorlar?
Görmezden geliyorlar. Yapılması gereken de bu. Ya da çok gündem olduysa veya suç varsa veri koruma kanunu olduğu için siber suçlarla ilgili uluslararası sözleşmeleri imzalamış oldukları için suçla mücadele edebilmeleri daha kolay. Ama biz ne kendi mevzuatımızı uluslararası hukuka uydurmuşuz, ne yıllardır bekleyen veri koruma kanunu geçirmişiz. Öyle olunca da yurtdışındaki firmadan bilgi istiyorsunuz ama yanıt alamıyorsunuz. Şimdi mevzuatınızı iyileştirmek yerine kuralları katılaştırıyoruz.
Bir de Ulaştırma Bakanı ya da TİB Başkanı'nın özel hayatın gizliliğiyle ilgili bir durumda ¨emir verip¨ dört saatte erişim engelletme yetkisi var. Buna ne diyorsunuz?
Hakikaten kral gibi. Birilerinin kendisini mahkeme yerine koyması hukuk devletinde kabul edilebilecek birşey değil. Bu yetki muhtemelen malum videoları engellemek için düşünüldü. Ama başka amaçlar için kullanılmayacağının garantisi yok, geniş bir yetki. Önü hiç açılmamalı. Biz bunları hiç konuşmamalıyız.
Norveç’e boru döşeyebilirsin
Engellenmiş sitelere DNS ayarını değiştirip girebiliyoruz. Yeni düzenlemeyle giremeyecek miyiz?
Hayır.
Peki engelleri aşmanın bir yolu olmayacak mı?
Olacak tabii. Mesela İran VPN cenneti. Türkiye'de de insanlar yurtdışındaki şirketlerden 3-5 dolara VPN hizmeti alıp sitelere girecekler.
VPN nedir?
VPN hizmeti aldığınızda o hizmeti aldığınız ülkedeymişsiniz gibi bağlanıyorsunuz internete. Burayla hizmeti aldığınız ülke arasında bir boru döşediğinizi düşünün. Erişim sağlayıcınızı sadece bu borudan geçmek için kullanıyorsunuz. Borudan çıkınca, mesela Norveç'tesiniz.
Erişim sağlayıcı benim VPN kullandığımı farketmeyecek mi?
Farkedecek ama VPN yasal ve aslında başka amaçlarla kullanılan bir servis. İnternette herşey mümkün. Çıtayı yükseltme oyunu gibi bu... Devlet bir adım atıyor, insanlar da bir adım atıp onun üstüne çıkacak. Ben çok fazla insanın bu teknolojiyi kullanacağını düşünüyorum. VPN dışında yollar da var.
Peki bu servisleri kullanmanın riskleri var mı?
Var tabii. Bazıları güvenli, bazıları güvensiz. O servisleri kullanırken siz kötü niyetli, bilgilerinizi atabilecek servislere çok hassas bilgilerinizi vermiş oluyorsunuz. Devlet yurttaşlarını bunu yapmaya zorlamış oluyor.
AİHM'in tersine
AİHM'in internetle ilgili Türkiye'yi mahkum eden bir kararı vardı. Bu düzenleme, o karar doğrultusunda mı?
Gerekçesinde AİHM kararına atıf yok. Burada herkesin beklentisi yasadan erişim engelinin çıkarılmasıydı. TİB'inre'sen erişim engelleme kararı vermesine neden olan katalog suçların sayısının azalmasıydı. Tam tersi oldu. AİHM kararının da tersine oldu; daha fazla katılaşacak sansür.
Sizce internetle ilgili nasıl bir yasa yapmak lazım?
Yasakları merkeze alan değil de pozitif bir düzenleme olmalı. Bir kere internet temel hak olarak düzenlemeli. BM raporlarında da bu artık böyle kabul ediliyor. Finlandiya gibi ülkelerde 4 MB'a kadar internet hizmeti ücretsiz. Bizim sayısal uçurum diye bir sorunumuz var. İnternet belli merkezlerde yoğun ama Mecidiyeköy'ün Kadıköy'ün dışına çıktığınızda kullanım hem nicel hem nitel olarak azalıyor. Bazıları web'i Twitter Facebook'tan ibaret sanıyor. Bu tür sorunları çözmeye ihtiyaç var. Bireyin özgürlüğünün merkeze alınacağı, yurttaşın güçlendirileceği, dünyayla daha barışık bir düzenleme şart. Yoksa gittikçe kendimizi dünyadan yalıtacağız.
'Erişim Engelleyiciler Birliği'
Erişim Sağlayıcılar Birliği (ESB) diye bir kurum var tasarıda. Bu birlik ne yapacak?
Bizim anladığımız tek görevi erişim engeli yapmak. Meslek odası gibi onların haklarını hukuklarını koruyacak bir birlik değil. Tüzükleri BTK onayına bağlı. Firmalar İstanbul'da olmasına rağmen, birliğin merkezi Ankara'da, herhalde TİB'e kolaylık olsun diye. Eskiden TİB bu firmalara tek tek erişim engelleme bildirimleri yapıyordu şimdi ¨Birliğe haber vermek tüm firmalara haber vermektir¨ deniliyor. Devlet kendine böylece engelleme için daha etkin bir sistem kurmuş oluyor.