Gündem

İnternet, 'sivil toplum örgütü' maskesi taşıyan Erişim Sağlayıcıları Birliği ile sansürlenecek!

İnternet Erişim Birliği denilen garabet, bu sansürün baş aktörü durumunda. Hükümet, kendisi sansürcü görüntüsü vermemek için bu tür bir yol seçti

05 Mart 2014 23:39

Füsun Sarp Nebil

Yeni internet kanun maddelerinin getirdiği “İnternet Erişim Birliği” isimli yapının kurulması için çalışmalar hızla başladı.Dün büyük erişim sağlayıcılar, bugün geri kalanlardan 40 kadar kişi ile yapılan toplantılara, TİB kendi hazırladığı tüzük taslağı ile gelmiş durumda.

Malum İnternet Erişim Birliği sivil bir örgüt gibi planlanıyor. Bu örgütün bir nevi bugünkü Telkoder gibi davranacağı öngörülüyor. Ama Telkoder gerçekten sivil ve katılımı isteğe bağlı iken, İnternet Erişim Birliği devlet tarafından ve zorlamalı olarak kuruluyor. Merkezi Ankara yapılırken, tüzüğü bile devlet tarafından hazırlanmış ve formalite icabı toplantıda sunuluyor. Buna rağmen dediğimiz gibi birlik için “sivil inisiyatif” deniliyor.

İnternet Erişim Birliği taslağa göre sadece işletmecilerin katılacağı bir örgüt. Örneğin buraya Telkoder’den birisinin katılması sorulduğunda “derneklerin üye olamayacağı” belirtildi, doğrudan operatörlerden üye isteniyor. Şu anda 322 olarak verilen sayıdaki işletmeci buna katılmak zorunda. Bu 322 sayısının duyup da sakın “acaba 322 operatör mü var?” demeyin. Bu lisanslı firmaların, bir avuç dışındaki çoğunluğu büyük firmalardan alıp-satanlar ya da kendi işi için kendi networkünü kuranlar.

Taslağa gore, İnternet Erişim Birliği, bir genel kurul, bir başkan yönetimindeki yürütme kurulu ve teknik-idari-hukuk şeklinde 3 bölümden ve altındaki insalardan meydana geliyor.

Taslakta yer almasa da, bu örgütün geliri olarak işletmecilerden onbinde 5 civarı bir rakam isteniyor. Bu da bugünkü telekom sektörü cirosu hesaba alındığında 12-15 milyon TL arasında bir bütçe anlamına geliyor.

 

Süreç Nasıl İşleyecek

 

Mevcut durumda zaten bir filter sistemi var. Şu andaki ile arasındaki fark DNS filtreleme olmasında. Yani Youtube.com tamamen kapatılıyor. Gelmesi istenen planda ise URL filtreleme yani Youtube.com/video1 gibi bir kapatma var. Ancak  sistemler URL kapatmaya uygun değil.

Mevcut sistemde ve URL filtreleme sonrasında da sistem şu şekilde yürüyor;

1. Kapatma kararı (mahkeme ya da TİB’den) alınıyor

2. Filtreleme “elektronik” olarak ve otomatik yapılıyor. Karar bir veri tabanına giriliyor (şu anda TİB giriyor, ama birlik kurulunca güya daha sivil olacak ve birlik tarafından girilecek)

3. Bu veri tabanı, erişim sağlayıcı firmalar tarafından bulunan EEKA (erişim engelleme kararı) sunucularındaki veri tabanlarını  kısa süreler içinde otomatik olarak güncelliyor.

4. İşlem tamamlanmış oluyor.

 

URL Filtreleme Sisteminin Kurulumu

 

İnternet erişim sağlayıcı firmalarında henüz URL bloklama sistemi yok. Sadece Türk Telekom ve Turkcell’de olduğu bilgisini alıyoruz.

URL filtreleme yapmak için internet kullanıcısından gelen internet trafiğinin (paketlerinin) içine bakarak, adresin tanımlanması gerekiyor. Bu da DPI (deep packet inspection) anlamına geliyor.  Paket geldiğinde denetleniyor ve eğer database’de olan adres varsa bu engelleniyor.

 

Muğlak Bir Durum..

 

Engellemeler bundan sonra 3 şekilde yapılacak

a. TİB kararı

b. Mahkeme kararı

c. Repetetive Kapatmalar (yani daha önceki bir kapatmanın diğer sitelere de uygulanıyor olması)

Hukukçular bu 3cü duruma karşı ayrıca uyarıyorlar (özellikle TİB kapatması da sorunlu zaten). Bu kapatmaların muğlaklık taşıdığı ve bazı kapatmaların bu kapsamda verilebileceğine işaret ediyorlar (vagusTV olayındaki gibi)

Bir yandan da “URL kapatma getiriliyor, siteler tamamen kapatılmayacak” propogandasına ragmen, halen sitelerin tamamen engellenme seçeneği de orda duruyor.

 

Loglama Ne Durumda?

 

Loglama konusunda çalışma henüz konuşulmuyor ama yakında o da başlar. Loglama bunların içinde en tehlikeli olanı. Bu yolla örneğin 2 yıllık loglara bakılarak, profilleme yapılabilecek. Umarız bugün ortamda gördüğümüz kirlilik, ve kişisel bilgiler, zamanla hükümete karşı gelenleri elimine etmek ya da daha para sızdırma amaçlı şantaj vs için kullanılır hale gelmez.

Diğer yandan bu yolla, örneğin Twitter’a konulan bir içeriğin kimin tarafından konulduğu da tespit edilebilir hale geliyor. Yani Twitter’dan ya da Kanada’daki bir video sitesinden IP istenmesi gerekmiyor. Bunun yerine, belli bir saatte oraya kimin bağlandığı takip edilebilir hale geliyor. Nick name kullansa bile kişiyi tespit kolaylaşıyor. Malum olayın 2ucu var; öbür uca ulaşamazsan, burdan hareket eden ucu bulursun).

Çünkü erişim sağlayıcı bu trafiği tutacak ve verecek. Makyaj yapılan internet maddelerinde bu konu sanki mahkeme talebiyle yapılacak gibi dursa da, 18 temmuz kararı ile istenen trafikin (içerik dahil) TİB’e teslimi konusu daha henüz konuşulmuyor. O konu bilahere gündeme gelecektir. O zaman zaten mahkeme kararına da gerek yok (baştan beri makyaj dememizin nedeni de bu).

Zaten çok uzun zamandır konuştuğumuz diğer bir konu; TİB’in engelleme bilgisi verdiği sayfanın da arka planda loglama yaptığı şeklinde. Bu yolla yasak sitelere girmek isteyenlerin tespit edildiği ama bunun hukuksuz olduğu belirtiliyor.

 

Altyapı Kontrol Altında Tutuluyor, Geliştirilmiyor

 

Diğer yandan son gelişmeler ışığında,  zaten sayıları 2 elin parmakları kadar kalmayan ISS sektörünü devletin iyice yoketmeye öldürmeye ve internet omurgasını kontrol altına almak için 1’e ya da 2’ye indirmekte olduğu şeklinde yorumlar var.  Bunu da doğrudan engelleme yerine “oyundan düşürme”, “zora sokma” yoluyla yapılacağı söyleniyor.

 

Sonuçta Ne Oluyor?

 

Ne olacak, adım adım TAM sansüre gidiliyor. Şu anda görebildiğiniz videoların bir çoğunu, URL engelleme sistemleri tamamlandığında, zaman içinde göremez hale geleceksiniz. Hem yurtiçinde, hem de yurtdışında tepkileri yükseltmemek için sitenin tamamı yerine URL engelleme yolunu seçmiş durumdalar. Youtube toptan kapanıp kıyamet kopması yerine, filan ya da falan video, falan haber, filan analiz yayından kalkacak. Bunu da farkına varan olacak, olmayan olacak.

İnternet erişim birliği denilen garabet, bu sansürün baş aktörü durumunda. Hükümet, kendisi sansürcü görüntüsü vermemek için bu tür bir yol seçti. Engellemeleri bir sivil toplum örgütü maskesini taşıyan internet erişim birliği üzerinden yapacaklar ve “biz yapmadık, onlar yaptı” diyecekler.

Bu birlik sayesinde, hem “sivil gibi” görüntüsü verecekler, hem belki “dernek” olayını ellerinde tutacaklar (Telkoder’e belki gerek bile kalmayacak) ve de digger talepler de tek elden gerçekleştirilebilir olacak.

Ama “sivil gibi” dememize karşın zahmet edip, o izlenimi kuruluşta bile vermiyorlar. Ulaştırma, Denizcilik ve haberleşme Bakanı’nın STK’larla yaptığı topantıda “birlikte yapacağız” dediği tüzük, bugün bakıyorsunuz devlet tarafından önceden hazırlanmış. Dün aynı konu Sanatçıların toplantısında vardı. Sanatçılar TUSAK adlı kuruluş için bakanlığın kendileri ile yaptıkları toplantıyı, “yönetmeliği önceden hazırlamışlar, bizi figüran yapmak istiyorlar” diyerek terkettiler. Ama internet erişim birliğinden aynı tepkiyi bekleyemezsiniz çünkü onlar BTK tarafından yönetiliyorlar; lisanslar ve cezalar yoluyla. Bu tepkiyi ortaya koyduklarında işleri ile ilgili sorun yaşıyor olabilirler.

O nedenle bu tepkiyi ortaya koyması gerekenler, sivil toplum örgütleri ve halk olmalıdır. Çünkü toplantoya katılan firmalardan aldığımız bilgi, kendilerine “ne yaparsanız yapın bu çıkacak…” mesajı verildiği belirtiliyor.