Gündem

İnternet Andıcı'nda komutanları yakan belge...

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, EDOK Komutanı Org. Nusret Taşdeler ve Tümg. Çubuklu da dahil 14 kişi hakkında yakalama emri çıkardı

09 Ağustos 2011 03:00

T24 - İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, EDOK Komutanı Org. Nusret Taşdeler ve Tümg. Çubuklu da dahil 14 kişi hakkında yakalama emri çıkardı. Karara dayanak olarak gösterilen belgenin ise “İnternet Andıcı” ve “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın temeli olarak gösterilen “Bilgi Destek Planı” olduğu ortaya çıktı.



İddianamede bu belgenin, kaos yaratmayı amaçlayan illegal faaliyetlere yönelik hazırlandığı öne sürüldü ve Güner Paşa’nın Hayrünnisa Gül’ün elini sıkmaması ile Emine Erdoğan’ın GATA’ya alınmaması gibi bazı somut olaylar örnek gösterildi...

TSK içinde hazırlandığı ve hükümeti karalayarak kamuoyunu yönlendirme ve kaos yaratma amaçlı olduğu öne sürülen internet sitelerine ilişkin 92 sayfalık ‘internet andıcı’ iddianamesini hazırlayan özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız, 22 sanık hakkında yakalama emri çıkarılmasını istemişti. 13. Ağır Ceza Mahkemesi savcı Kansız’ın talebini değerlendirerek sonuca bağladı. YAŞ’ta Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığına atanan (EDOK) Ege Ordu Komutanı Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler ile Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’nun da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında yakalama emri çıkarılmasına karar verildi.


Karar oybirliğiyle alındı

Oybirliğiyle karar alan mahkeme, 8 sanık hakkında ise yakalama kararı çıkarılması talebini reddetti. Mahkeme kararında, sanıklar Orhan Güçlü, Murat Uslukılıç, Meryem Kurşun, Hasan Atama Yıldırım, Cem Şimşek, Altunay Şahin, Fatih Koca ve Recai Alkan’ın üzerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, dosya içeriğini de dikkate alarak sanıklar hakkında yakalama kararı çıkarılmasına yer olmadığını belirtti. “İnternet Andıcı” ile “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davaları aralarında fiili ve hukuki irtibatın olması nedeniyle birleştirildi.


‘Bilgi Destek Planı’ yaktı


Yakalama kararına dayanak olarak gösterilen belgenin ise “İnternet Andıcı” ve “İrtica ile Mücadele eylem Planı” diye adlandırılan belgelerin temeli olarak gösterilen “Bilgi Destek Planı” olduğu ortaya çıktı. 22 Temmuz 2007 seçimleri ile 28 Ağustos 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Eylül 2007 tarihinde Genelkurmay Harekât Başkanlığı tarafından hazırlandığı öne sürülen “Bilgi Destek Planı”nı isimle belgenin altında, dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Nusret Taşdeler’in ismi bulunuyor. “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” ile “İnternet Andıcı” isimli 2009 tarihinde hazırlanan iki belgenin ise, “Bilgi Destek Planı”na bağlı olarak oluşturuldukları öne sürülüyor.


İhbarcı subay gönderdi

İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nın kamuoyuna yansımasının ardından Genelkurmay’da Albay Çiçek’in ofisinde imha işlemi yapıldığını öne süren bir ihbarcı subay, Ergenekon savcılarına mektup göndermişti. İhbarcı subay mektubunda ‘ofisteki imhadan kurtardım’ dediği ‘Bilgi Destek Planı’ isimli belgeyi de eklemişti.


22 Temmuz seçimlerinden sonra


Beş sayfalık belgede 22 Temmuz 2007 seçimleri sonrası Türkiye ’nin durumuyla ilgili tespitler ve değerlendirmeler yer alıyordu. İnternet andıcı soruşturması kapsamında inceleme altına alınan belge, savcılık tarafından Genelkurmay Başkanlığı’na da soruldu. Ancak Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı İrtica ile Mücadele Eylem Planı gibi bu belgeyi de kabul etmedi. Askeri Savcılık tarafından 09 Haziran 2011 tarihinde hazırlanan cevap yazısında “Söz konusu belgeye kayıtlarda rastlanılmadığı, Askeri Savcılık tarafından düzenlenen 12 Mayıs 2010 tarihli iddianamede söz konusu belgenin tamamen sahte olarak düzenlenmiş bir belge olduğu kanaatine varıldığı” denildi. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan bir başka açıklamada ise “İnternet Andıcı” olarak adlandırılan belgenin varlığı kabul edilmiş ve belgenin 2000 yılındaki koalisyon hükümetinin direktifleri doğrultusunda hazırlandığı belirtilmişti.


Kaos oluşturmayı amaçladılar

İnternet andıcı soruşturmasını eski Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’den devralan Özel Yetkili Savcı Cihan Kansız ise hazırladığı iddianamesinde “Bilgi Destek Planı” isimli belgeden sıklıkla bahsetti. Savcı Kansız belgeye ilişkin, “Genelkurmay Başkanlığı’na ait olmadığı anlaşılan ve örgütsel amaçlar doğrultusunda illegal faaliyetlere yönelik hazırlandığı tarafımızdan değerlendirilen belge içeriği incelendiğinde, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi ile ilgili birtakım eleştirilerin yer aldığı belgede, türban konusu ile ilgili bazı eylemsel faaliyetlerden yararlanılarak kaos oluşturulmasının amaçlandığı gözlemlenmiştir” dedi.


Orgeneral Aslan Güner Hayrunisa Gül'ün elini sıkmadı

Savcı Kansız, 2007 yılında yaşanan ve kamuoyunda ses getiren birçok olayın da Bilgi Destek Planı adlı belgeyle bağlantılı olduğunu belirtti. İddianamede, “19 Eylül 2007 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün KKTC ziyareti dönüşünde, Esenboğa Havalimanı’nda yapılan karşılama töreninde dönemin Ankara Garnizon Komutanı A.G’nin protokolden ayrıldığı, Hayrünisa Gül’ün başörtülü olması sebebiyle böyledavrandığı yönünde birçok haberin yayınlandığı görülmüştür” denildi.


Emine Hanım GATA’da Nejat Uygur’u ziyaret edemedi


Bilgi Destek Planı kapsamında değerlendirilen bir başka olay ise, Başbakan’’ın eşi Emine Erdoğan’ın GATA’ya alınmaması olduğu değerlendirildi: “23 Kasım 2007’de Emine Erdoğan’ın; TSK Rehabilitasyon merkezinde tedavi gören tiyatro sanatçısı Nejat Uygur’u ziyaret etmek istediği ancak başörtülü olması sebebiyle bu ziyareti gerçekleştirmesinin engellendiği, hadisenin Nejat Uygur’un eşi Nejla Uygur tarafından da doğrulandığına dair çok sayıda açık kaynak bilgisine ulaşılmıştır.”


14 sanık hakkında yakalama kararı


- Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin (EDOK) Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler

- Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral İsmail Hakkı Pekin

- Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu

- Eski 1. Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Hasan Iğsız

- Eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu

- Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Alaettin Sevim

- Korgeneral Mehmet Eröz

- Tümgeneral Mustafa Bakıcı

- Albay Ziya İlker Göktaş

- Albay Hulusi Gülbahar

- Albay Cemal Gökçeoğlu

- Albay Sedat Özüer

- Emekli Albay Fuat Selvi

- TSK’da sivil memur olan Mehmet Bülent Sarıkahya

Hasdal’daki komutan sayısı 49 olacak!

Hasdal Cezaevinde şuanda muvazzaf 41 amiral ve general bulunuyor. İnternet andıcı iddianamesi kapsamında haklarında yakalama kararı çıkartılan 7 muvazzaf generalden Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu aynı zamanda Balyoz davasından da tutuklu bulunduğu için, yakalama kararları uygulandığında 6 muvazzaf general daha Hasdal’a girecek. Bunun ardından Hasdal’daki general ve amiral sayısı 47’ye ulaşacak. Ancak 2. Balyoz iddianamesi kapsamında haklarında yakalama kararı çıkartılan Tümamiral Ahmet Sinan Ertuğrul’un görev nedeniyle yurt dışında olması ve Tümgeneral Beyazıt Karataş’ın hastanede tedavi görmesi nedeniyle yakalama kararları uygulanmamıştı. Bu yakalama kararları da uygulandığında, Hasdal’daki muvazzaf general sayısı 49 olacak.


İşte komutanları yakan belge!


Yakalama karar Bilgi Destek Planı isimli belge 5 sayfadan oluşuyor ve altında dönemin Genelkurmay Harekat Bşakanı Nusret Taşdeler’in ismi bulunuyor. Belge “İslami Gelişmeler, Demokratik Türkiye Partisi (DTP) ile ilgili hususlar, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ’ne destek, Yeni dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri, Sonuç” başlıklarından oluşan 5 ayrı bölümden oluşuyor. İşte belgeden bazı satır başları:


22 Temmuz milat oldu

“22 Temmuz seçimlerinin bu nedenle Türkiye ’nin ılımlı İslam ’a dönüştürülmesi gayretleri bakımından bir milat olduğu ve kazanılmış olan başarının verdiği cesaretle AKP’yi ve destekçilerini daha fütursuz ve cüretkâr davranmaya yöneltebilecek din eksenli yeni bir dönemin ötesinde cumhuriyetin ve milletimizin temel değerlerlerinin aşındırılmasına yönelik bir süreci başlatma tehlikesini ortaya çıkardığını da söylemek mümkündür.”


Türkiye din kıskacında

“Nitekim gerek içerde ve gerekse dışarıda Türkiye ’nin giderek daha fazla din kıskacına alındığına dikkat çekilerek, mevcut hükümetin bundan sonra esas olarak kendi tabanından gelecek aşırı isteklerle uğraşacağı ve asıl krizlerin AKP ’nin kendi içinde kaynaklanacağı dile getirilmektedir. Seçimlerden hemen sonraki ‘sivil anayasa’ ve ‘Atatürkçülüğe anayasada yer olup olmadığı’ tartışmaları, yeni anayasanın türbana kilitlenmesi, YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması bu sancılı dönemin ilk işaretlerini vermektedir. Başbakan’a yapılan bütün telkinlere rağmen Gül Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu durumu parti içi dengelerin ve partinin prestijinin korunmasının bir gereği olarak görmek mümkün olsa da Gül’ün cumhurbaşkanlığının yaratacağı sıkıntıları sineye çekmeye hazır oldukları şeklinde anlamak gerekmektedir.”


Çarşaflılar boy gösteriyor

“İç ve dış tepkiler, Gül ’ün cumhurbaşkanlığının parlamenter demokrasinin normal bir uygulaması olduğu yönündedir. Kamoyu ve medya türbanı benimsemiş görülmekte. Cumhurbaşkanı, türban ve diğer hassas konularda başlangıçta dikkatli davranmış ise de yavaş yavaş türbanın davetler, karşılama, uğurlama törenleri vs. ile resmi mahaller ile günlük yaşama girmeye başladığı görülmektedir. Zaten bir müddetten beri esas kamusal alan olan TBMM ’de yapılan çeşitli toplantılarda türbanlı ve hatta çarşaflı hanımlar boy göstermektedir.”


Türbana tepki politikası

“Türbana gösterilecek tepki, alt kademeler için de bir emsal teşkil edecektir. Tepkinin uzun vadede uygulama imkânı olan tutarlı bir politika olması önemlidir. Her ne olursa olsun, kendi manevra sahamızı daraltmayacak ve meteakip girişimlerde elimizi bağlamayacak düzeyde kalması önemli. Esasen, TSK ’nın bugüne kadar devletin niteliklerinin korunması konusunda gösterdiği titizliğe aynen devam etmesi izlenebilecek en tutarlı politika olacaktır. TSK, her şeyi söylemiş söylediklerinin arkasında durduğunu ilan etmiştir. Bundan sonraki tepkilerini davranışları ile göstermesi doğaldır.”