Son günlerde insani yardım konusunda dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Birleşmiş Milletler'in yaptığı açıklamaya göre son 7 yılda Refah sınır kapısından ilk yardım konvoyu geçti ve 150 bin kişiyi 5 gün besleyebilecek ölçüde insani yardım yapıldı. Irak'ta IŞİD'in ilerlemesinden mağdur olan topluluklara yönelik yardımlar da artıyor. Birçok Avrupa ülkesi Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne yardım kampanyasını onayladı. Belçika, Erbil'e 13 tonluk insani yardımın yola çıktığını açıkladı. Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgedeki bir başka çatışma alanı Ukrayna'da Rusya ikinci parti insani yardımın yapılacağını açıkladı. Türkiye de bölgesindeki insani topluluklara kamu ve sivil toplum kuruluşları (STK) yoluyla yardım yapıyor. Hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamalara göre Türkiye Ağustos 2014 itibariyle sadece Suriyeliler için 3,5 milyar dolar harcama yaptı. STK’lar ise 635 milyon dolar yardımda bulundu. Bölgede insani yardımlar artarken yapılan bazı yardımların taraflı ve siyasi amaçlı olduğu yönünde eleştiriler de arttı. İnsani yardım konusunda faaliyette bulunan STK'ların temsilcileri son dönemdeki insani yardımları DW Türkçe'ye değerlendirdi.
'İnsani yardımda da yandaşlık gözetiliyor'
İnsan Hakları Derneği Başkanı Yusuf Alataş, özellikle Türkiye'nin insani yardım yaklaşımını şöyle yorumluyor: "İnsani yardım sorunu Suriye'deki gelişmelerden sonra gündeme daha çok gelir oldu. Türkiye'de devletin kendi toplumuna yönelik sosyal yardımlarda partizanca yaklaştığı yönünde genel bir yargı var. Bu yaklaşım devletin diğer ülkelere yaptığı yardımlarda da görülüyor. Suriye sınırında biz bunu doğrudan gözlemledik. Yapılan yardımlarda kimi örgütlere iltimas geçilirken, kimi örgütlere ve topluluklara da idari zorluklar çıkarılıyordu. Tarafsız bir yardım organizasyonundan bahsetmek mümkün değil. Irak'ta da böyle bir süreç yaşanıyor. Bölgeden gelen haberler bu yardımlarda dini değerlerin gözetildiği yönünde. Kasıtlı ya da kasıtlı olmadan kendi değerlerine yakın bulunan topluluklara yardım yapılıyor."
Artık insani yardım sadece insani yardım değil
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, insani yardımların motivasyonlarının değiştiği yorumunu yapıyor: "Türkiye, Suriye'de yaşananlardan en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. Hükümetin Suriye konusunda aktif bir siyasi tutum alması, bu ülke için yapılan yardımların siyasi olarak algılanmasına yol açtı. Bununla birlikte muhalefet partilerinin hükümetin Suriye politikasına yönelik eleştirileri de bu algıyı güçlendirdi. Fakat Türkiye'nin bu yardımlarını böyle algılamamak gerekiyor. Bununla birlikte siyasi amaçları olan yardımlar olduğunu söylemek de mümkün. Rusya'nın Ukrayna'ya yardımı böyle bir örnek. Avrupa devletleri de Yezidilerin yaşadıklarını siyasi olarak kullanmaya çalışıyor. Artık insani yardım sadece insani yardım olarak algılanmıyor."
Kamu işbirliğine açık olmalı
Tarafsız insani yardım derneği Hayata Destek Derneği'nin İletişim Yöneticisi Elif Gündüzyeli ise yardımların siyasetten arınması için tarafsızlık ve hesap verebilirlik gibi temel prensiplerin geçerli olması gerektiğini söylüyor: "Mayıs ayına kadar Suriye'ye yardım taşımak isteyen uluslararası kuruluşların sahada çalışmaları zorlaştırılıyordu. Buna BM örgütleri de dahildir. Fakat Suriye'den gelen mültecilerin sayılarının artmasıyla kamu bu izinleri kolaylaştırmaya başladı. Fakat geç kalındı. Türkiye'de devlet bütün yardımların AFAD üzerinden yapılmasını istiyor. Devletin buradaki yaklaşımı, yetersiz kaldığı durumlarda STK'ların kendisine yardım etmesi. Halbuki bu konuda deneyimli ve sahada hızlı davranacak STK'larla işbirliği geliştirilebilirdi. İnsani yardımların siyasileşmesini engellemek için tarafsızlık ve hesap verebilirlik gibi temel prensiplerin işlemesi gerekiyor."