Gündem

İnsan kendisine neden elektrik uygular?

19. yüzyılda elektrik şokuyla birçok hastalığın tedavi edileceğine inanılıyordu. Nörologlar bugün bu yöntemlerin işe yarayıp yaramadığını araştırıyor.

16 Şubat 2017 21:47

19. yüzyılda elektrik şokuyla birçok hastalığın tedavi edileceğine inanılıyordu. Nörologlar bugün bu yöntemlerin işe yarayıp yaramadığını araştırıyor.

Yorgun musunuz, migreniniz mi tuttu, ya da depresyonda mısınız? O halde Isaac Pulvermacher'in "hidro-elektrik kemeri"çözüm sunabilir!

Bu kemerin iki ucundaki elektrotlardan ilgili bölgeye elektrik akımı verilir.

1851'de Londra'da düzenlenen ilk Dünya Fuarı'nda yer alan bu aygıt bir anda yılda 50 bin adet satışa ulaştı.

Ünlü İngiliz yazar bile ilgi göstermişti bu aygıta. 1860'larda ülkede okuma turları yaptığı sırada müthiş bacak ağrısı çekerken tavsiye üzerine 1870'te elektrik kemeri satın almıştı.

Tıp tarihçisi Robert K Waits'e göre, "bu kemer teste tabi tutulduğunda, hasta, sonucu bildirecek kadar yaşamıyordu". Gerçekten Dickens'in son mektubu, aygıtı aldığını bildirmek için Pulvermacher şirketine yazdığı mektuptu.

Bugün bilim insanları bazı rahatsızlıkları gidermek amacıyla elektro-terapiye başvuruyor.

Pulvermacher kemeri ününe rağmen elektriği kullanan ilk düzenek değildi. MÖ 48 yılında Roma İmparatoru 'un doktoru Largus da elektrik akımı yayan torpido balığını kafaya yerleştirerek migren tedavisi uygulamaya çalışmıştı.

Largus belki elektriğin gücünü keşfetmemişti henüz; fakat 18. yüzyılda gibi bilim insanları bu enerjiyi kontrol etmeye ve vücut üzerindeki etkisini anlamaya başlamıştı.

19. yüzyılda pilin bulunmasıyla bu teknoloji yeni bir boyut kazandı.

Masschusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) Anna Wexler pilin çok sayıda üretilip tüketiciye kolay ulaşmasıyla birlikte, elektro-terapinin kan dolaşımını artırmak ve organlardaki tıkanmayı gidermek amacıyla kullanıldığını söylüyor. "Hem doktorlar hem tüketiciler bunun işe yarayıp yaramadığını deneme yanılma yoluyla her şeyde deniyordu" diyor.

İşte Almanya, Fransa ve İngiltere arasında gidip gelen Prusyalı bir göçmen olan Isaac Pulvemacher'in hidro-elektrik kemeri en başarılı ürünlerden biri haline gelmişti. İyi bir pazarlama ile ürünlerini Avrupa ve ABD çapında satışa çıkarmıştı.

Bu ürün Gustave Flaubert'in romanında bile adından söz ettirmişti.

Kemere bağlanan pil sayısı ve vücutta yerleştirildiği yere bağlı olarak bu ürün baş ağrısından romatizmaya, çarpıntıdan yorgunluğa ve basura kadar birçok rahatsızlığın çaresi olarak görülmüştü.

1920'lere gelindiğinde bu tedavi artık doktorlar ve halk arasında gözden düşmeye başladı.

Fakat elektrik yoluyla bazı hastalıkları tedavi etme arayışı tıpta hiçbir zaman son bulmadı. 1940-60'larda ağır depresyon tedavisinde elektrokonvülsif terapiye başvuruldu. Bu tedaviye kitabında/filminde de yer verilmişti.

Bu tedavinin yan etkilerinden biri ağır hafıza kaybıydı. Bu nedenle ciddi vakalarda son çare olarak başvuruluyordu.

Nörologların bugün kısaca tDCS olarak adlandırdığı 'transkraniyel direkt akım uyarımı' kafa derisine çok daha az güçlü akım verilerek bu bölgedeki sinir hücrelerinin canlandırılmasını esas alıyor. Bu cihaz temel olarak eskilerine benzer bir görünüm ve mantığa dayanıyor.

Felç/inme sonrası tedavide, kronik ağrıların ve Parkinson hastalığı semptomlarının azaltılmasında bu teknik belli bir başarı kaydediyor.

Bazı deneylerde konsantrasyon, hafıza ve matematik becerilerinde de etkili olduğu görülmüştür.

Bu etkilerin bilimselliği henüz klinik deneylerle kanıtlanmış değil. Fakat bu durum heveslilerin kendi başına bu cihazları edinip evde denemelerine engel olmuyor.

Doktorlar ve bilim insanları ise bu kontrolsüz kullanımlardan endişe duyduklarını belirterek tDCS cihazlarının resmi kurumlarca denetlenmesi çağrısı yapıyor.