Gündem

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden yeni yargı paketine eleştiri

İnsan Hakları İzleme Örgütü, hükümetin hazırladığı yeni yargı paketine ilişkin bir haber yayımladı

23 Ekim 2014 17:47

İnsan Hakları İzleme Örgütü, (Human Rights Watch/HRW)  iktidar partisinin polise üstün yetkiler veren yeni kanun tasarısını ağır bir dille eleştiren bir haber yayımladı. Haberde, tasarıyla "Şubat ayında yapılan reformlarda geriye gidileceğine, polisin suistimale açık yetkilerle donatılacağına" işaret edildi. Polise, mahkeme kararı olmadan arama yapma, gözaltına alma ve dinleme yetkisi veren tasarının iktidar partisi milletvekilleri tarafından sunulmasının "şaşırtıcı" olduğu vurgulanan raporda, tasarınnın Meclis'ten geçmemesi gerektiği, tasarının "hükümeti eleştiren herkese karşı kullanılabileceği tehlikesine" dikkat çekildi.

 

'Arama ve dinleme yetkilerini kontrolü altında tutmak için...'

 

 İİÖ Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb ise, tasarı kanunlaşırsa, avukatların soruşturma süresince müvekkillerinin dosyalarının içeriğine ulaşamayacağına değinerek, "Hükümetin, kendisinin çok ihtiyaç duyduğu reformları, arama ve dinleme yetkilerini kontrolü altında tutmak için tersine çevirmeye niyetli olduğunu" söyledi.

Yapılmak istenen değişiklerin, Kobani protestolarında 40 kişinin yaşamını yitirdiği, ağırlıklı olarak Güneydoğu illerini savaş alanına çeviren 6-7 Ekim olayları sonrası geldiği belirtilen haberde, hükümetten üst düzey yetkililerin molotof bombası atan ve polise mukavemet gösteren protestoculara verilecek cezanın arttırılması, molotof bombası atanlara karşı polisin ateşli güç kullanabilmesinin önünün açılması gerektiğini dile getirdiği bilgileri yer alıyor. Ancak, yeni tasarının bu yönde değişiklikler içermediği, ağırlıklı olarak ceza soruşturmalarındaki yetkiyi genişletmeye ve mal varlığına el koymaya odaklandığı haberin en dikkat çekici tespitlerinden.

Ceza Muhakemeleri Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve diğer kanunlarının unsurlarını değiştirecek 35.maddeye yönelik tasarıda 5 ayrı sorunlu unsur olduğu vurgulayan haberde, doğabilecek sıkıntılar şöyle sıralanıyoryor:

 

Makul şüpheli

 

İlk olarak, polis artık 'makul şüpheli' kapsamında üst, mekan, araba araması yapabilecek. Böylelikle, Şubat 2014'te yapılan reformlardaki sınırları aşağıya çekecek reformlarda tersine gidilecek. 'Somut delile dayalı güçlü şüpheli' ifadesi 'Makul Şüpheli' ile değiştirilecek.

ikinci olarak, tasarıyla mahkemelerin mal varlığına el koyma yetkisi genişletiliyor. Anayasal gücü ortadan kaldırma şüphesinin de dahil edildiği bir çok suçlama ile soruşturma safhasında veya mahkeme sürecinde zanlının mal varlığına el koyma yetkisi veriliyor hakimlere.

Bunun en bariz örneği olarak mahkeme, Gezi olaylarına destek verdikleri için Anayasal Düzeni oratadan kaldırma suçlamasıyla Aralık ayında hakim önüne çıkacak Beşiktaş taraftarı Çarşı grubundan 35 kişinin mallarına el koyabilir.

Aynı yaptırımlar, Recep Tayyip Erdoğan'ın sürekli olarak kendisine darbe girişiminde bulundukları suçlamasını yönelttiği, eski müttefiki Fethullah Gülen grubuna bağlı kişilere yönelik açılan/açılacak davalarda da uygulanabilir.

Üçüncü sorun ise mahkemenin dinleme izni verdiği suçların kapsamının genişletilmesi. Anayasal düzene karşı ve güvenliği tehdit edecek suçların da aralarında olduğu bir çok suç isnadı soruşturma safhasında dinleme yapılabilmesi için yeterli olacak.Dinleme kararını da 3 kişiden oluşan Ağır Ceza Mahkemeleri değil, onun yerine Temmuz ayında oluşturulan ve şimdiye kadar bir çok kritik kararın altına imza atan Sulh Ceza Hakimleri verebilecek.

Dördüncü; Avukatlar, soruşturma süresince müvekkillerinin dosyalarını inceleyemeyecek, dosyadaki suç isnatlarını ve dayanaklarını öğrenemeyecek.

Bu da Şubat ayında yapılan reformla iptal edilen, 'Savcı soruşturmanın selahiyetinin tehlikeye girmemesi için delilleri saklı tutabilir' maddesini geri getiriyor.

Son olarak; tasarı kamu personelini 'tehdit etmek' gibi yeni bir suç kapsamı getiriyor. Bu maddeyle hükümeti eleştiren herkesin potansiyel suçlu görülmesinin önü açılıyor. Aynı şekilde kamu personelinin de yapmış olduğu tehditler suç kapsamına alınırken bu suçlara 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Mahkemelerin sıklıkla 'hakaret' suçlamasıyla insanları mahkum ettiği düşünülecek olursa, 'tehdit' suçlamasının muhalif sesleri susturmak için bir başka yol olacağı kaçınılmazdır.

Geçtiğimiz yıl geniş çapta protestolara ve bakanları da içine alan yolsuzluk skandallarıyla yüz yüze kalan hükümet, hukukun üstünlüğü ilkesini çiğneyen, yargı bağımsızlığını sınırlayan, internete sansür getiren ve kolluk güçlerinin güvenilirliğini azaltan bir dizi problemli kanuna imza attı.

'Arama yapma, mal varlığına el koyma ve dinleme yetkisi kapsamının genişletilmesi, hükümetin muhaliflerine karşı yeni bir operasyon hazırlığında olduğu yönünde tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor' diyen Sinclair-Webb, 'Türkiye'nin insan haklarında geriye gitmeye ve eskilerden hatırladığımız kötü muamelede bulunan polis gücünü yeniden getirmeye niyetli olduğunu gösteriyor' dedi.

Haberin tamamına ulaşmak için tıklayın