Ekonomi

İnovasyonun yeni merkezi: Çin

Çin ekonomi devi olma yolunda diğer ülkelerin teknolojilerini taklit etti. Teknoloji çıraklığını kısa sürede tamamlayan Çin, artık dünyanın inovasyon merkezi olma yolunda dev adımlarla ilerliyor.

28 Haziran 2014 18:35

Çin markaları Almanya'da henüz fazla tanınmıyor. Huawei ise bir istisna teşkil ediyor.
Akıllı telefon arayan artık önce fiyata sonra kaliteye bakıyor. Ama bu Çin markasını
Apple'ın orijinalinden biraz farklı ve ucuz bir modeli sanmak hata olur. 1980'li yıllarda
Şenzen özel ticari bölgesinde kurulan Huawei kısa zamanda büyük bir teknoloji tröstü
olup çıktı. Telekomünikasyon devi ZTE gibi Huawei de dünyanın en fazla patent
sahibi olan şirketleri arasında yer alıyor.

Patent başvurularında 2012 dönüm noktası oldu ve Çin bu alanda Almanya'yı geride
bıraktı. Aynı yıl sadece ABD ve Japonya'nın patent sayısı Çin'den fazlaydı. Çin'deki
650 bin patent başvurusunun yüzde 60'ını özel şirketler yapıyor. Uzmanlar patent
sayısındaki artışı, Çin'in inovasyon merkezine geçiş sürecini tamamlaması olarak
nitelendiriyorlar. Çin artık araştırmanın üretimden kopuk olarak enstitülerde yapıldığı
plan ekonomisinden, özel sektörün inovasyon önderliğini üstlendiği piyasa
ekonomisine geçmiş bulunuyor.

Avrupa Ekonomik Araştırma Merkezi uzmanlarından Philipp Böing, Çin'de devlet
güdümlü araştırma ve geliştirme çağının kapandığını belirterek “Çin teknoloji ülkesi
olma iddiasında ve bu azimli hedefe de ulaşmak üzere” diyor.

"Sorun patent"

Milli gelirinin yüzde ikisini araştırma ve geliştirmeye harcayan Çin böylece Avrupa
Birliği ortalamasının üzerine çıkmış bulunuyor. Çin'e henüz teknoloji ülkesi
denemeyişinin patent başvurularının niteliğiyle ilgili olduğunu söyleyen
Böing,“Patentlerin ekonomik değerindeki dağılım eşit değil. Çin'de yığınla patent
başvurusu yapılıyor ama bu patentlerin ticari getirisi henüz göreceli
olarak düşük"
görüşünü dile getiriyor.

Alman uzman beş ila on yıla kadar Çin'in dünya liderliğini
ele geçireceğini belirtirken,
Sheffield Üniversitesi öğretim üyelerinden Andrew Tylecote
de dinamik şirketlerinin
bulunmasına rağmen beyin göçü nedeniyle Çin'in inovasyon gücünün zayıf olduğunu
iddia ediyor.

Alman kimyacılık devi BASF'in Asya-Pasifik şubesi başkanı
Albert Heuser ise en iyi
üniversitelerden mezun olan Çinlilerin, batılı şirketlerdekinden çok daha hızlı kariyer
yapabilecekleri kamu şirketlerini tercih ettiklerini ve bu nedenle BASF'in de 55 milyon
euroluk yatırımla Şanghay'da araştırma merkezi kurduğunu söyledi.

İnovasyon ortaklığı

Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı Müsteşarı Georg Schütte araştırma ve
geliştirmenin küreselleştiğini ve Almanya'nın Çin ile inovasyon ortaklığı başlatacağını
açıkladı. Schütte, “2015 ortak inovasyon yılında büyük kentlerin gelişimiyle, çevre
sağlığı, enerji üretimi ve modern ulaşım yöntemleri araştırmalarımızın ağırlık
merkezini oluşturacak” diye konuştu.

Müsteşarın dile getirdiği alanlarda Çin Almanya'dan
teknoloji ithal ediyor. Böylece
Çin'in kısa zamanda rakip haline gelmesi mümkün. Schütte işbirliğinin
nerede bitip
rekabetin nerede başladığı sorusunu şöyle yanıtladı.

“Rekabet, işletmelerde katma değerin yaratıldığı aşamada başlar. Şirket temsilcileri de
ortak faaliyet alanlarında yatırımları birleştirip birlikte
ilerleme sağlanabileceğini
belirtiyorlar. Piyasa aşamasına yaklaşıldıkça, ortakların öz çıkarları daha fazla önem
kazanıyor.”