Gündem

İngiltere genel seçimi AB ülkelerinin Brexit'e bakışlarını değiştirdi mi?

İngiltere'deki genel seçim sonuçları önemli Avrupa Birliği başkentlerinde Brexit hakkındaki görüşleri etkiledi mi? BBC muhabirleri AB başkentlerinden bildiriyor.

29 Nisan 2018 20:30

İngiltere'de geçen hafta düzenlenen genel seçimin ardından Başbakan Theresa May'in liderliğindeki Muhafazakar Parti, Avam Kamarası'ndaki çoğunluğunu kaybetti. Mecliste çoğunluğu sağlamak ve yeni hükümet programını açıklamak için Kuzey İrlandalı Demokratik Birlik Partisi ile görüşmeler sürüyor. Peki seçim sonuçları önemli Avrupa Birliği başkentlerinde Brexit hakkındaki görüşleri etkiledi mi?

BBC muhabirleri AB başkentlerinden bildiriyor.

Fransa hükümetinin resmi tutumu, Başbakan Edouard Philippe'in de söylediği gibi İngiltere'deki seçimin Brexit müzakerelerine pek bir etki etmeyeceği yönündeydi. Philippe'e göre müzakerelerin yalnızca tonu değişebilir.

Ancak Theresa May'in sert Brexit tavrını terk edip daha yumuşak bir Brexit gerçekleştirebileceği veya partideki daha muhafazakar siyasetçilerin taleplerine teslim olabileceği söyleniyor.

Muhafazakar gazete Le Figaro'ya göre "seçim İngiltere'yi Brexit hakkında bir fikir birliği olmayan bir hale getirdi."

Fransa'nın yeni lideri Macron'un pek çok destekçisi için İngiltere'nin Avrupa sahnesinden çıkması bir felaket değil, bir fırsat olacak.

Macron daha önce Brexit'i bir suç olarak tanımlamış ve kaybedenin İngiltere olacağını söylemişti. Fransa Cumhurbaşkanı İngiltere'nin Brexit'in bedelini ödemesini istiyor - cezalandırmak için değil Fakat AB'nin kendisi için. Böylece AB'yi yerk etmenin bir bedeli olduğunu göstermek, AB'nin birliğini kormak istiyor.

Theresa May kabinesini ve kariyerini yeniden kurmaya çalışırken Avrupalı komşuları kendi projelerini inşa etti bile.

Almanlar ve Fransızlar ortak bir Avrupa savunma fonu, daha fazla işbirliği ve Avrupa için İngiltere'siz yeni bir gelecek planlıyor.

Diğer AB ülkeleri içinde, politik ve ekonomik müttefiki İngiltere'nin ayrılışına en çok üzülen ülke Almanya oldu.

Almanya'da pek çok kişi Theresa May'in Brexit müzakereleri süresince görevde kalabileceği konusunda şüphe duyuyor.

Almanya'yı sevindiren şey ise seçim sonuçlarının Theresa May'in AB karşıtı söylemi ve sert Brexit anlayışının reddiyesi olarak yorumlanması oldu. İngiltere'nin daha yumuşak bir Brexit ve daha fazla işbirliği isteyebileceğini düşünenler var.

İngiltere'nin Brexit sürecinden vazgeçmesi ve AB'de kalmaya karar vermesi de bir ihtimal. Almanlar bu ihtimali düşünmekten hoşlansa da çoğu bunun gerçekleşmeyeceğini düşünüyor. İngiltere, her ne kadar hoş karşılanmasa da, kararını verdi. Almanya ise usanmış bir şekilde İngiltere'nin kararını gerçekleştirmesini istiyor.

İngiltere'deki genel seçim Varşova'nın Brexit'e yönelik tavrını pek de değiştirmedi.

Belki sabırsızlık biraz arttı diyebiliriz, çünkü siyasetçiler müzakerede karşılarında kimin, hangi taleplerle oturacağını bilmek istiyor. Ancak son gelişmeler nedeniyle müzakerelerin ertelenebileceği düşünülüyor.

Polonya hükümetinin Brexit'teki birinci önceliği İngiltere'deki Polonya vatandaşlarının haklarını korumak ve bu değişmedi.

İngiltere'de 916 bin Polonyalı yaşıyor ve bu ülkedeki en büyük göçmen nüfusunu oluşturuyor.

Diğer bir konu da AB bütçesi: Polonya AB bütçesinden en fazla net gelir elde eden ülkelerden. İngiltere ise bütçeye en fazla katkı veren ülkeler arasındaydı. İngiltere'nin ayrılmasının Polonya'nın AB gelirlerini azaltmasından edişe ediliyor.

Brexit referandumu öncesinde Polonya'da iktidarda bulunan Hukuk ve Adalet Partisi İngiltere'yi AB'deki en büyük müttefiki olarak görüyordu.

Varşova Brexit'in gerçekleşmemesini umardı ancak şimdi de Brexit sonrasında İngiltere ile yakın ilişkiler kurmayı hedefliyor.

Polonya Başbakan Yardımcısı Mateusz Morawiecki, "İngiltere'deki seçim sonucu daha yumuşak bir Brexit anlamına gelecekse bundan memnuniyet duyarım" diye konuşmuştu.

Bu hafta İrlanda'da yeni bir başbakan göreve başlayacak: Leo Varadkar.

38 yaşında ülkenin en genç başbakanı olarak Varadkar gerçek bir Avrupa Birliği savunucusu.

Varadkar'a göre seçim sonucu daha yumuşak bir Brexit'e yol açacak ve İrlanda'nın Brexit'e yönelik çekinceleri dikkate alınacak.

Dublin, Kuzey İrlanda'daki barışı bozabilecek hiçbir olay görmek istemiyor. İstemediği bir diğer şey ise İrlanda ile Kuzey İrlanda arasında bir kara sınırı.

İrlanda'nın bir diğer çekincesi de Brexit'in ardından İrlanda ile Kuzey İrlanda arasındaki ticaretin etkilenmesi.

İrlanda hükümeti, seçim sonucunun İrlanda'nın Brexit'e yönelik taleplerinin kabul edilmesini kolaylaştıracağını düşünüyor.

İsveç hiçbir zaman İngiltere'nin AB'den ayrılmasını istememişti. Ama referandumun ardından bu boşanmanın hızlıca gerçekleşmesini ve önemli bir müttefiki kaybetmenin acısının azalmasını istiyorlar.

Ancak şimdi bu kuzey ülkesi daha uzun bir boşanma süreciyle karşı karşıya.

İngiltere'deki seçim sonuna dair İsveç'te merkez sağ ve merkez solun ortak yorumu "karmakarışık" oldu.

İsveç Avrupa ve Ticaret Bakanı Ann Linde, Theresa May'in güç kaybetmesinin müzakereleri tıkayabileceğini söylüyor.

Bazı gazeteler güçsüz bir İngiliz hükümetinin daha yumuşak bir Brexit anlamına geleceğini ve böylece iki ülke arasındaki serbest dolaşımın korunması ihtimalinin artacağını yazıyor.

Fakat diğerleri daha karamsar. Stockholm Ticaret Odası'nın kıdemli ekonomisti Andreas Hatzigeorgiou, Theresa May'in güç kaybetmesi nedeniyle Muhafazakar Parti içinde daha sert bir Brexit isteyenlerin taleplerinin öne çıkabileceğini düşünüyor.

Göçmen karşıtı İsveç Demokratları partisi ise İngiltere'ninki gibi bir AB'den çıkış referandumu düzenlemek istiyor.