İngiltere Başbakanı Boris Johnson, ülkesinin Avrupa Birliği ile imzalamayı umduğu serbest ticaret anlaşmasına yönelik vizyonunu Pazartesi günü açıkladı.
Johnson'ın, Kanada tipi bir serbest ticaret anlaşması hedefini ortaya koyduğu söz konusu açıklamaları, İngiliz gazetelerinde genişçe yer buldu.
Financial Times gazetesinin konu ile ilgili baş yazısı, "İngiltere hükümeti, AB ile ticaret konusunda açık olmalı" başlığını taşıyor.
İngiliz halkının ve iş dünyasının, ekonomik etkiler konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini savunan yazıda, Johnson'ın, Brexit öncesindeki "anlaşmasızlık kötü anlaşmadan iyidir" yaklaşımına geri dönüş yaptığı değerlendirildi.
Yazıda, Başbakan Johnson'ın dile getirdiği "Avustralya tipi ticaret anlaşması" örneğinin ise, gerçekte anlaşmasız ayrılık anlamına geleceği savunuluyor ve devam ediliyor:
"Ama müzakere taktiği olsun ama da hükümetin gerçek niyetini göstersin, bu tutum, büyümeyi olumsuz etkileyecek bir belirsizlik ortamı yaratır."
Financial Times başyazısında, Başbakan Johnson'ın AB ile bir güven ortamı yaratması gerektiği de savunuluyor.
Yazıda, 11 aylık geçiş sürecinin, Avrupa Adalet Divanı, balıkçılık alanlarındaki anlaşmazlıklar, Cebelitarık'ın statüsü gibi daha kapsamlı bir anlaşma gerektiren konular düşünüldüğünde yeterli olmayabileceği de değerlendiriliyor.
Finans dünyasının şeffaflık beklentisi içinde olduğunu savunularak, hükümete, Kanada tipi bir anlaşma ile Avustralya tipi bir anlaşmanın ekonomik etkilerini ortaya koyma çağrısı yapılıyor.
'Mesafe retoriğin işaret ettiği kadar büyük değil'
Guardian'ın konu ile ilgili başyazısında ise Avustralya tipi bir anlaşmanın yüzde 7.7 oranında bir ekonomik küçülme anlamına geleceği kaydediliyor.
Yazıda, Başbakan Johnson'ın, AB'nin başmüzakerecisi Michel Barnier'in, üzerinde çalışılabilir ve kalıcı bir ticaret anlaşması için yol haritası belirlenmesi önerisini kabul etmesinin akılcı olacağı da savunuluyor.
Guardian'ın başyazısı şu ifaderle sonlanıyor:
"İngiltere ve AB ilişkisini yakından izleyen gözlemcilere göre, aradaki mesafe retoriğin işaret ettiği kadar büyük değil. Ayrılık ne kadar dar tutulabilirse o kadar iyi olacaktır."
'Geçen haftaki hayatımıza artık geri dönemeyiz'
2010-2014 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı görevi yapan William Hague ise Daily Telegraph gazetesi için kaleme aldığı yazıda, Boris Johnson'ın, en baştan kural dayatmasını kabul etmeyeceğini ortaya koyan yaklaşımının doğru olduğunu savundu.
William Hague, anlaşmazlıkların Avrupa Adalet Divanı tarafından çözülmesi yönündeki Brüksel beklentisinin de yersiz olduğunu yazdı.
Hague'un değerlendirmeleri şöyle devam ediyor:
"Dünyanın değiştiğine ve geçen haftaki hayatımıza artık geri dönemeyeceğimizi, tıpkı siyasetçiler gibi bu ülkedeki politika uzmanları, danışmanlar ve düzenleyici kurumlar da kabul etmeli.
"Buradaki temel hedef, İngiltere'yi yatırımcılar, girişimciler ve yetenekli insanlar için çekici kılacak yüksek standartları korumak olmalı.
"AB'den ayrılma nedeniyle birçok endüstri alanında karışıklıklar yaşanacaktır ama İngiltere'yi iş dünyası için çekici kılmaya devam etmek hayati olacak. Bu aynı zamanda, daha zayıf düzenlemeleri değil daha iyi düzenlemeleri hedeflediğimizi de herkese gösterecek."