Guardian'ın manşeti, "Piyasaların yeniden nefes aldıkları gün". Gazete manşetinin altında dünkü önemli gelişmeleri sıralamış:
"Londra, Frankfurt ve New York borsalarında hisse senetlerinin değerleri yeniden arttı. Euro bölgesini oluşturan Avrupa ülkeleri zor durumdaki bankaları kurtarmaya yönelik 1 trilyon euroluk bir plan açıkladı. İngiltere'de devlet üç büyük mali kuruluşta önemli oranda hisse sahibi olurken, beş banka yöneticisi kovuldu."
Financial Times manşetinde, tüm bu gelişmelere atfen, "Piyasalar, Avrupa'nın kurtarma planıyla keyiflendi" demiş. Times'ın manşeti de, "Dünya bankaları kurtarmak için harekete geçerken, piyasalar uçuyor".
Times borsalarda, 1987 Ekim'indeki "Kara Pazartesi"den bu yana hiç, dünkü boyutta bir yükseliş gözlenmediğini vurguluyor. Gazete Wall Street'te dün yüzde 11 artan Dow Jones endeksinde, 1933'ten bu yana ilk kez böylesi bir yükseliş gözlendiğini belirtiyor.
'Piyasalara adrenalin enjekte edildi'
Daily Telegraph'ın ekonomi editörü Edmund Conway'a göre, haftalardır hatta aylardır ilk kez dün piyasalara adrenalin enjekte edildi. Conway'in deyimiyle, "Aniden tünelin sonunda ışık görüldü".
İngiltere'de dün ülkenin üç büyük bankası vergi mükelleflerinin cebinden çıkan 37 milyar sterlinle kısmen kamulaştırılmıştı. İngiltere Başbakanı Gordon Brown da bu olağanüstü adımın, İngiliz bankacılığını kurtaracağını söylemişti.
Dün 2008 Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanan Amerikalı iktisatçı Paul Krugman da Guardian gazetesi için bir yazı kaleme almış. İngiltere Başbakanı Gordon Brown'u öven Krugman, "Brown, günümüzün kahramanıdır" diyor.
Daily Telegraph yazarı Simon Heffer ise bu konuda Paul Krugman'la aynı görüşte değil.
Heffer, "Brown, Avrupa medyasında övgüler alabilir ama onun bu krizin yaratılmasındaki payını da unutmamalıyız" diyor.
Daily Telegraph'ın bugünkü manşeti, "Brown bankaların yönetimini ele alıyor". Gazete İngiltere hükümetinin dün açıkladığı üç bankayı kısmen kamulaştırma kararının, İskoçların bağımsızlık rüyasının son bulması anlamına gelebileceğini vurguluyor. Daily Telegraph bu duruma gerekçe olarak ise fililen İngiltere hükümetinin eline geçen bankalar Royal Bank of Scotland ve HBOS'un, İskoçya ekonomisinin iki temel direği olarak görülmesini gösteriyor.
Independent bugün ilk sayfasına, görevinden ayrılmaya zorlanan Royal Bank of Scotland'ın yönetim kurulu başkanı Sir Fred Goodwin'in resmini koymuş. Gazetenin manşeti ise Goodwin'e atfen, "Özür dilemeyecek bankacı".
Sir Fred Goodwin, 1 milyon 200 bin sterlinlk tazminatından feragat edeceğini söylemişti. Independent ise Goodwin'in yaşananlar nedeniyle özür dilememesini eleştiriyor, onun hala yılda 549 bin sterlin emeklilik ikramiyesi hakkı olduğunu belirtiyor.
'13 Ekim 2008, bankacılık tarihinin kara günlerinden'
Independent başyazısına ise "Bu tarihi hatırlayın. 13 Ekim 2008 Pazartesi tarihe, İngiltere'de bankacılığın en kara günlerinden biri olarak geçecek" cümleleriyle başlamış.
Yazının başlığı ise "Bankalar için kara bir gün ve yeni bir dönemin başlangıcı". Independent, bankaların mali yapılarının değiştirilmesinin, sorumsuz kapitalizm için "kara haber" anlamına geldiğini belirtiyor.
Gazeteye göre hükümetin dün açıkladığı kararla, İngiltere'de mali piyasaların az denetlendikleri 20 yıllık uzun bir dönem, nihai ve kederli bir şekilde son buldu.
Daily Telegraph ise başyazısında kamulaştırmanın bazı tehlikeleri de beraberinde getirdiğini belirtmiş. Gazeteye göre, vergi mükelleflerinin paralarının mümkün olan en kısa sürede iadesini temini ancak bankaların gerekli bağımsız kararları almasıyla mümkün.
Bankaların bu konuda ne kadar serbest olacakları belli değil" diyor Daily Telegraph. Gazete, İngiltere hükümetinin, bankaların yeniden özel sektöre dönmesi yolunda bir takvim açıklamamasını da eleştiriyor.
Times'ın başyazısının başlığında ise bir soru var: "Kapitalizm başarısız mı oldu?" Gazete, yaşanan mali krizin, kapitalizmin en önemli eksiklerini ortaya koyduğunu kabul ediyor.
"Ancak" diyor Times ve ekliyor: "Kapitalizm hala çok sayıda kişi için refah ve fırsat yaratmak için elimizdeki en iyi araç".
'Türkiye'nin borçlarını ödeyememe ihtimali yüzde 35'
Financial Times'ta David Oakley imzalı yazıda, artan borçları nedeniyle kaygı yaratanların başında, gelişmekte olan ülkelerin geldiği belirtiliyor.
Gazetenin Şirketler ve Piyasalar ekinin ilk sayfasında, mali kriz nedeniyle, İzlanda ekonomisinin çökmesine dikkat çekilmiş. Bunun gelişmekte olan ülkelere yatırımları engellediği vurgulanmış. azeteye göre kredi krizi nedeniyle bankacılık sistemleri baskı altında olan ülkeler; Pakistan, Arjantin, Ukrayna ve İzlanda.
Financial Times bu ülkelerin, borçlarını ödeyememe ihtimalinin, yüzde 80'den fazla olduğunu vurguluyor.
Gazetenin, çeşitli zorluklarla yüzleştiğini belirttiği ülkeler arasında, yüksek cari işlemler açığı nedeniyle Türkiye de var. Riskli gördüğü ülkelerin verilerini inceleyen Financial Times'a göre Türkiye'nin borçlarını ödeyememe ihtimali ise yüzde 35.
Fukuyama: ABD markası onarılmalı
Tartışma yaratan "Tarihin Sonu" teziyle bilinen John Hopkins Üniversitesi'nden siyaset bilimci Francis Fukuyama, Times gazetesindeki yazısında, yaşanan mali krizin ABD markasına zarar verdiğini, bu markanın onarıma ihtiyaç duyduğunu söylüyor.
Francis Fukuyama Amerikan siyasetinin iki temel yaklaşıma dayandığını belirtiyor; bunları hükümetin piyasaların işleyişi üzerindeki kontrolü kaldırma ve demokrasiyi yayma olarak sıralıyor. Fukuyama'ya göre mali kriz sonrası gelinen noktada