Dünya

İngiliz basınından 'Ferguson' yorumu: Yaşananlar Amerika'nın utancı!

İngiliz basını Ferguson olaylarının yanı sıra, nükleer savaş riskine ve Suriyeli mülteciler sorununa da dikkat çekti

08 Aralık 2014 09:50

Bugün İngiltere gazetelerinde, ABD'deki protestolara dair yorumlar, Suriye'deki mültecilerin durumuna ilişkin haberler ve nükleer kaygılara dair bir çağrı öne çıkıyor.Times gazetesi ABD'deki protestolara ve Ferguson olaylarına ilişkin olarak, "Yaşananlar Amerika'nın utancı" yorumunu yapıyor ve olayları değerlendiriyor.

Independent gazetesi de, baş sayfasında uzmanların 'nükleer savaş riskinin arttığı uyarısını' yaptıkları bir habere yer veriyor.

Bugün Viyana'da başlayan nükleer silahların insani etkileri konulu konferans öncesi uzmanların yazdığı bir mektupta 'nükleer savaş tehlikesinin dünya liderleri tarafından hafife alındığı veya yeterince anlaşılmadığı' uyarısı yapılıyor.

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz'a hitaben kaleme alınan mektupta nükleer güce sahip devletler ile Avrupa-Atlantik bölgesinde ve Güney, Doğu Asya'daki müttefikler arasında gerilimin tırmandığına dikkat çekiliyor ve 'daha iyi bir kriz yönetiminin olması', yeni güvenlik önlemlerinin alınması tavsiyelerinde bulunuluyor.

Times gazetesi, ABD'deki 'Nefes Alamıyorum' protestolarından yola çıkılarak ülkedeki ırkçılık ve polis faaliyetleri hakkında bir başyazı yayımlıyor.

 

'Kurumsal ırkçılık'

 

"Amerika'da ülke genelinde ırkçılık ve polis faaliyetleri konularında sorun var" denilen yazıda siyah Amerikalılar Eric Garner ve Michael Brown'u öldüren beyaz polislerin yargılanmama kararları ele alınıyor ve şu yorum yapılıyor:

"Garner ve Brown'un davaları Amerikan polisi faaliyetleriyle ilgili olarak biz İngiltere'dekilere siyah genç Stephen Lawrence'ın ölümü ve ardından gelen Macpherson raporundaki 'kurumsal olarak ırkçılık' tanımını hatırlatıyor."

İngiltere'de 1993 yılında otobüs durağında beklerken bir grup beyaz gencin saldırısına uğrayan siyah genç Stephen Lawrence, gruptakiler tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü.

Londra polisinin ilk aşamada açtığı cinayet soruşturması başarısızla sonuçlanmış, Lawrence'ın ailesi de öldürülen kişi siyah olduğu için polisi ilgisiz ve yetersiz kalmakla suçlamıştı.

Londra polisinin Lawrence olayını ele alış biçimi hakkında açılan ve 1999'da sonuçlanan bağımsız soruşturmada sonunda açıklanan raporda polisin 'kurumsal olarak ırkçı' davrandığı sonucuna varılmıştı.

Times gazetesi de İngiltere'deki bu olaya atıfla yaptığı başyazısına şöyle devam ediyor:

"Brown'un vurulduğu Ferguson'da durdurulan araçların yüzde 86'sı siyahlara ait (…) Geçen yıl New York'ta polis tarafından durdurulan ve üstleri aranan her 10 kişiden ise yalnızca biri beyaz."

"(…) İngiltere'de kurumsal olarak ırkçılığı tanımak bile bunu sonlandırmadı. Irkçılık konusunda daha çalkantılı bir geçmişi olan ve ayrımların daha yerleşik olduğu Amerika'nın sorunu ise yalnızca polislik kültürü değil, daha geniş bir kültür."

Times gazetesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın protestolar nedeniyle koltuğunu kaybetme derdi olmaması gerektiği yorumunu yapıyor. Obama'nın Ferguson olaylarının 'yalnızca Ferguson'un değil, Amerika'nın problemi olduğu' sözlerinin bölünen ülkeyi birleştirdiğini belirten gazete yaşananlar için "Amerika'nın utancı" diyor.

 

'Zengin ülkeler Suriyelilere kapılarını açsın'

 

Gazete iç sayfalarında yer alan bir haberde de, New York Belediye Başkanı Bill de Blasio'nun eyaletin polis memurlarının siyah gençlerle ilgili sorunlarda 'otomatik olarak ellerinin silaha gitmemesi' için yeniden eğitileceklerine dair sözleri yer alıyor.

Haberde şöyle deniyor: "Bill de Blasio, Eric Garner'ın ölümünden sonra polis güçlerinin azınlıklarla ilişkilerinde acil olarak değişime gidileceğini söyledi. "

Guardian gazetesinde yer alan bir haberde aralarında İngiltere'nin önde gelen yardım kuruluşlarının da bulunduğu koalisyonun 'zengin ülkelere Suriyeli mültecilere kapılarını açmaları çağrısı' aktarılıyor.

Oxfam, Uluslararası Af Örgütü, Save the Children'ın da dahil olduğu 36 uluslararası kuruluşun kurduğu koalisyonun çağrısında, Suriye'ye komşu ülkelerin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dünya tarihinin yaşadığı en büyük göç krizinin ağırlığını artık taşıyamadıkları belirtiliyor.

Guardian gazetesinin haberi şöyle devam ediyor: "İnsan hakları kuruluşlarına göre, 2015 yılı sonuna kadar Suriye'deki iç savaş nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan yaklaşık 3.6 milyon kişinin en az yüzde 5'ini diğer ülkeler kabul etmeli."

"2011'deki ayaklanmalardan sonra Suriye'den kaçanların büyük bir bölümünü, bölgedeki beş ülke Türkiye, Lübnan, Irak, Mısır ve Ürdün ağırladı. Bu ülkelerin kaynakları göçmen akını nedeniyle kısıtlı hale geldi. Af Örgütü'ne göre uluslararası toplum, mülteci sayısının yalnızca yüzde 1,7'sinin sığınma sundu."

"Avrupa'da, Almanya ve İsveç, Suriyeli mültecilerden yaklaşık 100 bin sığınmacı aldı. İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Polonya yalnızca 2 bin sığınmacı alma sözü verdi."