Gündem

'İnce' yazısıyla tepki çeken Bağdat: Kendime ihanet ettim, bir Ermeni olarak katillerimden af diledim

“Bugün, Türkiye Cumhuriyeti devletine bir kez daha teslim oldum"

31 Mayıs 2018 04:09

Yazar Hayko Bağdat, Ahval’de “Muharrem İnce'yi desteklemek Türkiye'ye ihanettir” başlığıyla yayımlanan yazısına yönelik tepkiler üzerine ikinci bir yazı kaleme aldı. Bağdat “Ben sıradan bir HDP seçmeniyim. Çevremdeki arkadaşlarıma da HDP’ye oy vermesini salık veririm hep. Ama şimdi durum parti kişiliğiyle ilgili değil elbet. İkinci turda sizi destekleyeceğim. Çevreme de bunu söyleyeceğim” sözleriyle başladığı yazısının ikinci bölümünde “Bugün kendime ihanet ettim, inanmadığım şu yukarıdaki yazıyı (Muharrem Bey’e olan bölüm) yazdım. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerleri karşısında yapmam gerektiği gibi bir Ermeni olarak katillerimden yeniden af diledim” ifadelerini kullandı.

“Bugün, Türkiye Cumhuriyeti devletine bir kez daha teslim oldum. Kendime ihanet ettiğim yazıyı Türkiye Cumhuriyeti devletinden korktuğum için yazmadım, arkadaşlarım üzülmüş, onlar daha üzülmesin diye yazdım” açıklamasında bulunan Bağdat, bir süreliğine HDP ve Demirtaş ile ilgili yazılarına son verdiğini bildirdi.

Bağdat, “Muharrem İnce'yi desteklemek Türkiye'ye ihanettir” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Biz HDP’liler şöyle düşünüyoruz; Hiçbir turda Muharrem İnce’ye ya da Meral Akşener’e ya da Temel Karamollaoğluna ya da Doğu Perinçek’e oy vermeyeceğiz. Tutsak olmayan hiçbir yöneticimiz sizlere bu sözü vermesinler çünkü kendi Eş Başkanımız Selahattin Demirtaş tutsakken başkasına oy vermeyeceğiz. Bir oyumuzla Muharrem İnce Başkan olacak olsa bile, Muharrem İnce ‘Saray’a çıkınca Kuran çarpsın iki saate serbest bıraktıracağım Başkan’ınızı’ dese de, Demirtaş’ın kendisi bunu bizden talep etse de, Abdullah Bey (Öcalan) soğuk tecrit duvarlarından bizlere fısıldasa da, Nurettin Demirtaş Dağ’dan ricada bulunsa da, Selahattin Demirtaş tutsakken başka bir yapıya koltuk değneği olmayacağız” 

Hayko Bağdat’ın Ahval’de “Tepkilere cevabımdır” başlığıyla (30 Mayıs 2018) yayımlanan yazısı şöyle:

“Muharrem Bey, Allah güç versin bu dönemde size. Elinizden geleni yapıyorsunuz ve performansınız çok iyi gidiyor. Hepimiz başarılarınızı umut ediyoruz neticede. Tayyip Bey, takdir edersiniz ki siyasette çok zor bir döneme soktu bizleri. Eminim ki el birliğiyle onu durdurabiliriz...

Ben sıradan bir HDP seçmeniyim. Çevremdeki arkadaşlarıma da HDP’ye oy vermesini salık veririm hep. Ama şimdi durum parti kişiliğiyle ilgili değil elbet. İkinci turda sizi destekleyeceğim. Çevreme de bunu söyleyeceğim.

Muharrem Bey, her ne kadar seçimlerde umutsuzluk yaymamak gerekiyorsa da bazı konulara dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu konuları önemli bulduğumdan olsa gerek... Bir süredir bazı toplumsal kesimler çok büyük zorluklar yaşıyor. Kürtler, Aleviler, Laikler, Azınlıklar, LGBT, kadınlar, işçiler vesaire...

Acı yarıştırılmaz ama galiba en kötü durumda olan Kürtler. BM raporu 2015’ten bu yana Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizden 500.000 sivil göç olduğunu rapor etti. 8-9 şehir/ilçe google’da bulunamıyor. On binlerce genç feci şekilde can verdi. Terörist olduğu gerekçesiyle tutuklanan çok HDP üyesi var. Hatta malumunuz Selahattin Demirtaş da hapiste. Onu ziyaret ettiğiniz için ayrıca müteşekkiriz...

Bu seçim sürecinde de korkularımız var. Sizlerin raporlarında okuduk. Tayyip Bey çok fazla sivile silah dağıtmış, bazı DAİŞ eylemlerine göz yummuş, mafya liderleriyle içli dışlı diyorsunuz. Bu adamlar seçimi kaybetme ihtimali olursa bir fenalık yapmasın? Çok fazla tehdit dolaşıyor ortalıkta.

İnanın benim gibi bir “Yetmez Ama Evetçi”yi bile ciddiye alıp 8-10 koruma ile yaşatıyorlar. Bunlar buralarda Ermeni ve Alevi öldürecekti. Osmanlı Ocakları mı ne bir yapı varmış. Almanlar Ermeniyim diye beni koruyor ama Aleviler, Kürtler, Paris CHP Bürosu falan hala korunmuyor. İnanın elimden geleni yapıyorum.

Ez cümle aman diyorum Muharrem Bey, tüm hızımızla çalışalım ama provokasyonlara karşı dikkatli olalım. Bu arada sizlerin de belirttiği gibi uluslararası camiada Tayyip Bey zor durumda kaldı. Yargılandığı ve belki yargılanacağı davalar var. Saray’daki devir teslim töreninde Tayyip Bey’i ikna etmeniz gerekebilir. Sorunsuzca o koltuğa oturmanız umudumdur. Yine de oy hırsızlığı, provokasyon vs hala can sıkıcı.

Ama bu ihtimalleri konuşmak zaman kaybı. Sizlerin önderliğinde demokrasi ve insan hakları şemsiyesinde buluştuk işte.”

“İkinci turda oylar Muharrem İnce’ye...”

“Umarım bir solcu olarak zor da olsa bir araya geldiğiniz sağ partiler yolunuza çıkmaz. Biliyorsunuz çok uzun zamandır demokrasi bekliyor Türk halkı. Elbette bu yıkımı düzeltmeniz kolay olmayacak...

Umarım yeni kabineyi en demokrat kesimlerin temsilcileriyle kurarsınız...

Muharrem Bey, bunca telaş arasında bir konuya daha dikkatinizi çekmek isterim. Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğü için azıcık daha yardımcı olabilir misiniz bizlere? Malumunuz HDP’nin barajı geçmesi Millet İttifakı için hayati önem taşıyor. Parlamento dengeleri için HDP şart.

Hem orada çoğunluk olacağız toplamda. Afrin, terörle mücadele, Soykırımlarla yüzleşme, LGBT-İ, kadın, çocuk gelin, iş cinayetleri, Cumartesi Anneleri, Sur, Cizre, Roboski, Hrant Dink cinayeti, Hacı Birlik gibi konularda beklentilerimiz artık canımızı yakıyor. Beraberce çalışırsınız HDP partisiyle belki. Dediğim gibi ben bir seçmenim sadece.

Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğü meselesi kişisel talebim değil. Bunca tehdit varken, provokasyon beklenirken can güvenliği sorunu yaşıyor olabilir. Tayyip Bey arada mafyaya böyle sözler söyletiyor. Allah korusun onun kaybı sizin, benim kaybımız gibi olmaz.

Kürt asıllı Türkiyeli gençleri sonsuza kadar kaybederiz, Umutları biter, terör örgütlerine yem olur onlar. O yüzden dikkatli ve ısrarcı olmalıyız. Ayrıca tabanınızın da pek çok konuda tecrübe edindiğini biliyoruz. Gerçekten zor günler geçiriyor Kemalist taban. Ülkeleriyle ilgili kaygıları var. HDP tabanıyla doğal bir bağ oluştu aralarında.

Buna özen gösterelim. Sizden ricam Selahattin Demirtaş için azıcık daha çaba gösterip Kürt meselesi başta çözüm bekleyen pek çok dert için kolları sıvamanızdır.

Destekçinizim...

Sevgili HDP’li dostlar.

Halimiz her zamanki gibi zordur. Bu günü 80’ler, 90’lar ile kıyaslayan büyüklerimiz bile şaşkın. Yeniden katliamlara uğruyor halklarımız. Yeniden seçilmişlerin tamamı tutsaktır. Yeniden çok büyük rakamlarla kayıp veriyoruz.

Türkiye’de özgürlük savunucusu kesimlerin en büyük şemsiyesi olduk. Millet İttifakı ile ilişkilerimiz, gerektiğinde daha üst seviyeye çekilebilir. Fakat bir yoldaşınız olarak diyorum ki elimizdeki oy oranı yükseldikçe halkımızı katliama uğratan Erdoğan diktatörlüğü tekrar bizleri hedef alabilir. Adayımızın sürdürdüğü çizgide kalalım.

Fakat ya onun can güvenliği risk altındaysa?

Benim bile direkten döndüğüm, halkımızın gözü önünde çelik yelekle gezdiğim, Garo Vekilimizin mecliste anlattığı gibi katiller yollara çıktıysa?

Millet İttifakı’na da baskı yapmalıyız. Muharrem İnce’yi ikinci turda desteklemek durumunda kalınca o kesimden yardım isteyelim.

Sizler ne düşünüyorsunuz? Tecrübeli abilerimiz mi haklıdır? Böylesi bir dönemde Selahattin Abi’nin adını öne çıkarmak moral mi bozar?

Ama ya Selahattin Abi’nin can güvenliği risk altındaysa?

Sevgili Günlük...

Bugün kendime ihanet ettim, inanmadığım şu yukarıdaki yazıyı (Muharrem Bey’e olan bölüm) yazdım. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu değerleri karşısında yapmam gerektiği gibi bir Ermeni olarak katillerimden yeniden af diledim.

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti devletine bir kez daha teslim oldum. Kendime ihanet ettiğim yazıyı Türkiye Cumhuriyeti devletinden korktuğum için yazmadım, arkadaşlarım üzülmüş, onlar daha üzülmesin diye yazdım.

Üzülen arkadaşlarımın hatırına içime sığmayan endişelerimi, fikirlerimi geri çekiyorum.

Üstelik Selahattin Demirtaş'ın can güvenliğini koruyan politik dengelere zarar verdiğim söylendi. Onlara katılmıyorum. Çok da kızgınım.

Ama yurtdışında yaşadığım için, yani ülkemde mücadele etmemin fiziki şartları olmadığı için bu kavgadan çekiliyorum. Bence ben haklıydım. Mesele fikirse, fikrim kötü diye her şey söylenebilirdi bana. Başlığa takılıp yanlış anladılar.

Erdoğan’a ülke teslim etmekten değil, etkin siyaset yapmaktan bahsediyordum. Erdoğan karşıtlarını dağıtmaktan değil, içine alınmadığımız blokları demokrasi yönünde kazanımlara zorlamaktan bahsediyordum. Kemalizm sözümü kesince HDP nedense peki dedi.

Hayır, savunma değil, ben derdi anlatamamışım, Türkçem yetmemiş falan filan işte...

“Çevrendeki herkesi kaybediyorsun” dedi zaten bana Belma...

Çok öfkeliymişim, yerimde duramıyormuşum...

İnsanlara fazla ve antipatik geliyormuşum bazen.

Çok haklı bence. Bir önceki yazı için Ahmet Şık bana neler dedi baksanıza?

Ama durduramıyorum kendimi...

Haftalardır aynı şeyi yazıp yazıp siliyorum...

Tüm yazılarım felaket tellalı...
Belki de gerçekten kafayı yedim. Şu twiti sabitlemişim sayfamın tepesine...

Canını sıkıyorum insanların, durmadan ölümden bahsediyorum...

Korkuyorum çünkü, kötü şeyler olacak diye ortalıkta gezinen bir uğursuzum ben. Kötü hikayeler duyarak büyüyen bir çocuğun karabasanlarıdır belki yazdıklarım. Karabasanıma vesile olan kimlikler şimdi birbirlerini öldürecekler.

Durduramıyoruz.

HDP’li yetkililer, insanlar kırılmış ya bir de bana.

Ben bir süre kalemimi durduruyorum.

En azından içinde HDP, Demirtaş olan yazılara son veriyorum.

Susmalıyım.

İnsanlara kötü geliyorum...

Biraz ara vermeliyim...

Yazabilecek halim olursa arada karalarım başka bir şeyler.

Hoşçakalın...”