Dünyanın en büyük imza kampanyası platformu ‘Change.org', küresel ağı sayesinde bireylerin dünyayı ve yaşadıkları toplumları dönüştürmelerine olanak sağlıyor. Aynı şekilde Türkçe olarak, Türkiye'de de faaliyet gösteren platform, başta Soma faciası olmak üzere Adalete Fener Yak, Özgür ve Lorin cezaevinde büyümesin gibi önemli kampanyalarla dikkat çekti. Hiç kimsenin çaresiz olmadığı ve değişimi gerçekleştirmenin günlük yaşamın bir parçası olduğu sloganı ile hareket eden Change.org'un, dünya genelinde 70 Milyon,Türkiye'de ise 2,8 Milyon kullanıcısı bulunuyor.
Türkiye'de imza kampanyalarının etkileri
Platformun Türkiye Direktörü Dr. Uygar Özesmi, Almanya'daki kullanıcı sayısının, Türkiye’deki kadar olduğunu belirterek, Türkiye'de Change.org ağının hızlı ve etkin bir şekilde yayıldığına dikkat çekiyor. Dünyada imza kampanyaları sayesinde pek çok somut değişimin gerçekleştiğini kaydeden Özesmi, bireysel girişimle başlayan ve kitlelere yayılan kampanyaların Türkiye’de de somut etkileri olduğunu aktarıyor.
“Soma son olsun, madenlerde güvenlik ve sağlık sözleşmesini imzalayın' adı altında bir kampanyamız var. Bu uluslararası bir anlaşma ve Türkiye henüz anlaşmayı imzalamış değil. Türkiye'nin de anlaşmayı imzalamasını talep eden bu kampanya, 257 bin 422 imza aldı. Nitekim bunun üzerine ilgili anlaşmanın imzalanacağına dair Başbakan'ın taahhütte bulunduğu haberleri medyada yer aldı. “ diyen Uygar Özesmi sözlerini şöyle sürdürüyor:”Yine 80 bin imza almış, ‘Özgür ve Lorin cezaevinde büyümesin' diye bir kampanya başarıyla yürütüldü. Kitap satan Mülkiye adlı bir kadın, yasadışı örgüte yardım ettiği gerekçesiyle ceza almış ve ikiz bebekleriyle birlikte hapse girmesi söz konusuydu. Fakat kampanyanın oluşturduğu güçlü tepkiden sonra, şu anda ki süreç, bunun gerçekleşmeyeceği yönünde devam ediyor. ”
‘Change.org demokratik katılıma ilham veriyor'
Change.org Türkiye Direktörü, fark yaratmayı kolaylaştırarak, dik durup açıkça söylenen bir fikrin katılımcı demokrasi için ilham verici olduğunu ifade ediyor. Yürütülen imza kampanyalarının insanları değişime ortak ettiğini ve demokrasinin bir parçası haline getirdiğini söyleyen Özesmi, bunun demokrasiyi toplumsal olarak içselleştirilme anlamına geldiğini vurguluyor: ”İnsanlar, kampanyalarımız yoluyla sandığa gitmekten çok daha geniş bir anlamda arzu ettiklerini, ülkede, toplumda ya da kanunlarda görmek istedikleri değişimi yaratmak üzere harekete geçiyorlar. Dolayısıyla bu, zaten kendi içerisinde son derece demokratik bir adım. Türkiye'de de vatandaşların bu olanağı büyük oranda ve başarıyla kullandığını söyleyebilirim.“
Çin'de olduğu gibi dünyanın bazı ülkelerindeki siyasi otoriteler tarafından mukavemet ya da yasaklarla da karşılaştıklarını ifade eden Özesmi, bunu demokrasiye yönelik bir tepki olarak değerlendirdiklerini kaydediyor:“Bu platform üzerinde belirli bir konuda belirli bir taleple yüz binlerce insan, harekete geçtiği takdirde devletlerin veya hükümetlerin bunu dinlememesi ya da buna karşı tepki duyması, demokrasiye karşı bir tepki anlamına gelir. Çünkü zaten insanların kendini ifade etme ve belirli taleplerle gelme hakları vardır. Bu kadar çok insan bir araya gelip, örgütlendiğine göre bu artık demokratik meşru bir taleptir. Dolayısıyla biz de hükümetlerin bu doğrultuda hareket etmelerini bekleriz.“